Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce D Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
D Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Dairy (n ) Süthane, mandıra
  • Dam (n ) Baraj, hazne, engel
  • Damp (adj ) Nemli, rutubetli, ıslak
  • Dangerous (adj ) Tehlikeli
  • Dare (v ) Cüret etmek, cesaret etmek, kalkışmak
  • Date (v ) Flört etmek, buluşmak, çıkmak
  • Daunt (v ) Yıldırmak, cesaretini kırmak
  • Dawn (n ) Şafak, şafak vakti
  • Deadline (n ) Son teslim tarihi, zaman sınırı
  • Deaf (adj ) Sağır, ağır işiten, duyarsız
  • Deal (n ) Anlaşma, davranış, pazarlık
  • Dean (n ) Dekan
  • Debatable (adj ) Tartışılabilir, soruşturulabilir, kuşkulu
  • Debate (v ) Çekişmek, tartışmak
  • Debit (n ) Borç, zimmet
  • Debris (n ) Enkaz, döküntü, yıkıntı
  • Debt (n ) Borç, borçlu olma
  • Decay (v ) Çürütmek, çürümek, bozmak
  • Decay (v ) Çürütmek, çürümek, bozmak
  • Deceit (n ) Yalan, hilekârlık, düzenbazlık
  • Deceive (v ) Aldatmak, kandırmak
  • Decelerate (v ) Yavaşlatmak, yavaşlamak
  • Decently (adv ) Terbiyeli bir biçimde, hoşgörüyle
  • Deception (n ) Kandırma, aldatma, dalavere
  • Deceptively (adv ) Aldatarak
  • Deceptively (adv ) Aldatarak
  • Decidedly (adv ) Kesinlikle, şüphesiz, karalı bir şekilde
  • Deciduous (n ) Dökülen, yaprak döken
  • Decipher (v ) Deşifre etmek, çözmek
  • Decipher (v ) Deşifre etmek, çözmek
  • Decision (n ) Karar, hüküm
  • Decisive (adj ) Kesin, belirleyici, kararlı
  • Declare (v ) Açıklamak, beyan etmek, ifade vermek
  • Decline (v ) Azalmak, düşmek, geri çevirmek
  • Decorate (v ) Süslemek, bezemek, dekore etmek
  • Decrease (v ) Küçülmek, azaltmak, eksiltmek
  • Dedicate (v ) Adamak, vermek, tahsis etmek
  • Dedicated (adj ) Adamış, bağlı
  • Deduce (v ) Anlamak, sonuç çıkarmak
  • Deed (n ) İş, eylem, fiil
  • Defect (n ) Eksiklik, kusur, noksan, özür
  • Defend (v ) Savunmak, korumak, müdafaa etmek
  • Defer (v ) Ertelemek, tecil etmek
  • Deficiency (n ) Eksiklik
  • Deficit (n ) Hesap açığı, açık, eksiklik
  • Definite (adj ) Kesin, şüphesiz, kuşkusuz
  • Definitely (adv ) Kesinlikle
  • Deforestation (n ) Ağaçları yok etme, ormansızlaştırma
  • Deformation (n ) Biçimsizleştirme; bozulma, sakatlık
  • Deformity (n ) Şekil bozukluğu, biçimsizlik
  • Defy (v ) Meydan okumak, karşı gelmek
  • Degenerate (v ) Yozlaşmak
  • Degree (n ) Derece, lisans, diploma, ünvan
  • Deity (n ) Tanrı, ilah
  • Delay (v ) Geciktirmek, ertelemek
  • Delegate (n ) Delege, vekil, temsilci
  • Delete (v ) Silmek, çıkarmak, kazımak
  • Deliberate (adj ) Planlanmış, kasıtlı, kasti, tasarlanmış
  • Deliberately (adv ) Kasten, kasıtlı olarak
  • Delicate (adj ) Nazik, narin, ince, düşünceli
  • Delicious (adj ) Lezzetli
  • Delight (v ) Memnun etmek, sevindirmek
  • Delightful (adj ) Hoş, zevkli, tatlı
  • Deliver (v ) Dağıtmak, teslim etmek, götürmek
  • Delude (v ) Aldatmak, kandırmak, ayartmak
  • Delusion (n ) Hayal, kuruntu, vesvese, yanılgı
  • Demand (v ) İstemek, talep etmek
  • Demise (v ) Vasiyetle devretmek; bırakmak
  • Democracy (n ) Demokrasi
  • Demolish (v ) Yıkmak, tahrip etmek, imha etmek
  • Denote (v ) Göstermek, belirtmek, ifade etmek
  • Denounce (v ) İhbar etmek, kınamak
  • Dense (adj ) Sıkışık, yoğun
  • Density (n ) Yoğunluk, sıkışıklık; kalınlık
  • Depend (v ) E bağlı olmak, güvenmek
  • Dependable (adj ) Güvenilir, güvenilebilir
  • Dependent (adj ) Bağlı, tabi, bağımlı
  • Depict (n ) Resmetmek, betimlemek
  • Deplete (v ) Tüketmek, bitirmek
  • Depletion (n ) Azaltma, boşaltma, tüketme
  • Deplore (v ) Acımak, üzülmek, teessüf etmek
  • Deposit (n ) Depozito, teminat, emanet
  • Depressing (adj ) İç karartıcı, moral bozucu
  • Deprive (v ) Mahrum etmek, yoksun bırakmak
  • Deputy (n ) Temsilci, vekil, delege
  • Derelict (adj ) Terkedilmiş, sahipsiz; harabe
  • Derive (v ) Türetmek, kaynaklanmak
  • Desalination (n ) Tuzdan arındırma
  • Descend (v ) İnmek, alçalmak, saldırmak
  • Descendant (n ) Torun, oğul
  • Describe (v ) Tanımlamak, tarif etmek
  • Deserve (v ) Hak etmek, lâyık olmak
  • Design (v ) Tasarlamak, dizayn etmek
  • Designate (v ) Göstermek, işaret etmek
  • Desirable (adj ) Çekici, beğenilen, hoş
  • Desire (v ) İstemek, şiddetle arzu etmek
  • Desolate (adj ) Boş, ıssız, terk edilmiş
  • Despair (n ) Çaresizlik, umutsuzluk
  • Desperate (adj ) Çaresiz, umutsuz, her şeyi göze almış
  • Despise (v ) Hor görmek, küçümsemek
  • Despite (pre ) Karşın, rağmen
  • Despot (n ) Zorba, acımasız
  • Destination (n ) İstikamet, varış yeri
  • Destiny (n ) Kader, alın yazısı, kısmet
  • Detach (v ) Çözmek, ayırmak, sökmek, yırtmak
  • Detail (n ) Ayrıntı, detay, detaylar
  • Detain (v ) Alıkoymak, mahrum etmek
  • Detector (n ) Detektör, bulucu
  • Detention (n ) Alıkoyma; gözaltına alma, tutuklama
  • Deter (v ) Yıldırmak, caydırmak
  • Deteriorate (v ) Kötüleşmek, bozulmak, bozmak
  • Determine (v ) Kararlaştırmak, belirlemek
  • Detonator (n ) Ateşleyici parça, patlatıcı, fitil
  • Detrimental (adj ) Zararlı
  • Devastate (v ) Mahvetmek, tahrip etmek
  • Devastating (adj ) Ezici, tahrip edici, yıkıcı
  • Develop (v ) Gelişmek, ilerlemek
  • Deviate (v ) Sapmak, ayrılmak, yoldan çıkmak
  • Device (n ) Alet, hile, oyun; arma
  • Devise (v ) Tasarlamak, planlamak
  • Devote (v ) Adamak, ayırmak
  • Diagnose (v ) Teşhis etmek, tanımlamak
  • Diagnostic (adj ) Teşhisle ilgili
  • Dialect (n ) Lehçe, ağız, diyalekt
  • Dictate (v ) Dikte etmek, söyleyerek yazdırmak
  • Die out (phr.v ) Nesli tükenmek, tükenmek
  • Diffuse (v ) Yaymak, dağıtmak, dağılmak
  • Dig (v ) Anlamak, hoşlanmak, kazmak
  • Digest (v ) Sindirmek, hazmetmek
  • Dilute (v ) Seyreltmek, sulandırmak
  • Dim (adj ) Loş, bulanık, anlayışsız, sönük
  • Diminish (v ) Azaltmak, eksiltmek, azalmak
  • Dire (adj ) Korkunç, dehşetli; müthiş
  • Direct (v ) Yönetmek, yönlendirmek
  • Dirty (adj ) Kirli, pis
  • Disagree (v ) Aynı fikirde olmamak, uyuşmamak
  • Disappear (v ) Gözden kaybolmak, yok olmak
  • Disaster (n ) Felâket, facia, yıkım
  • Discard (v ) Ayırmak, bir köşeye atmak
  • Discharge (v ) Boşaltmak, tahliye etmek, ifa etmek
  • Disclose (v ) Açığa vurmak, açmak, ifşa etmek
  • Discomfort (n ) Sıkıntı, rahatsızlık, huzursuzluk
  • Discount (n ) İndirim, ıskonto, azaltma
  • Discover (v ) Keşfetmek, ortaya çıkarmak
  • Discovery (n ) Keşif, buluş
  • Discredit (v ) İtibarını sarsmak, gözden düşürmek
  • Discreet (adj ) Tedbirli, ihtiyatlı, ağzı sıkı
  • Discretion (n ) İhtiyat, tedbir ,takdir
  • Discrimination (n ) Ayrıcalık yapma, fark gözetme,
  • Disdain (v ) Hafife almak, küçümsemek
  • Disease (n ) Hastalık, rahatsızlık
  • Disfavor (n ) Beğenilmeme, hoşlanılmama
  • Disgrace (v ) Utandırmak, rezil etmek
  • Disgust (v ) İğrendirmek, nefret ettirmek
  • Disgusting (adj ) Mide bulandırıcı, iğrençi bıktırıcı, nefret uyandıran
  • Disintegrate (v ) Parçalara ayırmak, parçalamak
  • Dismal (adj ) Kasvetli, loş ve sıkıntı verici, kederli
  • Dismantle (v ) Sökmek, parçalamak
  • Dismiss (v ) Bırakmak, işten atmak, işten çıkarmak
  • Disorder (n ) Keşmekeş, kargaşa, karışıklık
  • Disparate (adj ) Bambaşka, tamamen farklı
  • Dispatch (v ) Göndermek, sevk etmek
  • Dispel (v ) Gidermek, defetmek
  • Disperse (v ) Dağıtmak, gidermek, yaymak
  • Displace (v ) Yerinden çıkarmak, yerinden etmek
  • Display (v ) Sergilemek, göstermek
  • Dispose (v ) Atmak, kurtulmak
  • Dispose of (phr.v ) Elden çıkarmak, den kurtulmak
  • Dispute (v ) Tartışmak, çekişmek, münakaşa etmek
  • Disregard (v ) Aldırmamak, önemsememek
  • Disrepute (n ) Kötü şöhret, adı çıkmışlık, itibarsızlık
  • Disrupt (v ) Dağıtmak, parçalamak, ayırmak
  • Disruption (n ) Kesilme, bozulma, parçalanma
  • Dissipate (v ) Dağıtmak, yaymak; boşa harcamak
  • Dissolve (v ) Sona erdirmek, feshetmek
  • Dissuade (v ) Vazgeçirmek, caydırmak
  • Distant (adj ) Uzak, ırak, uzakta
  • Distaste (n ) Sevmeme, hoşlanmama, tiksinme
  • Distill (v ) Ayrıştırmak, damıtmak, saflaştırmak
  • Distinct (adj ) Ayrı, farklı, başka, belirgin
  • Distinctive (adj ) Ayırıcı, belirgin, özel
  • Distinguish (v ) Ayırt etmek, ayırmak
  • Distort (v ) Saptırmak, çarpıtmak
  • Distract (v ) Dikkatini dağıtmak
  • Distribute (v ) Dağıtmak, vermek
  • District (n ) Bölge, havali, ilçe, semt
  • Distrust (v ) Güvenmemek, inanmamak
  • Disturb (v ) Rahatsız etmek, huzursuz etmek
  • Dive (v ) Dalmak, atlamak, dalış yapmak
  • Diverse (adj ) Çeşitli farklı, değişik
  • Diversify (v ) Farklılaştırmak, çeşitlendirmek
  • Diversity (n ) Farklılık, başkalık, çeşitlilik
  • Divine (adj ) Tanrısal, ilahi, Tanrı’ya adanmış
  • Divorce (v ) Boşanmak, boşamak, ayrılmak
  • Do in (phr.v ) Yormak, yok etmek, mahvetmek
  • Do over (phr.v ) Sil baştan yapmak
  • Do up (phr.v ) Güzelleştirmek, tamir etmek
  • Do without (phr.v ) Vazgeçmek, olmadan yapmak
  • Domestic (adj ) Evcil, aile ile ilgili, evcimen
  • Dominate (v ) Egemen olmak, hakim olmak
  • Donate (v ) Bağışta bulunmak, bağışlamak
  • Donor (n ) Bağışta bulunan kimse, verici
  • Doom (n ) Kör talih, kader, alın yazısı
  • Dormancy (n ) Uyku hali, uyuşukluk
  • Dormitory (n ) Yatakhane, koğuş, yurt
  • Doubt (n ) Şüphe, kuşku, tereddüt
  • Doubtfully (adv ) Kuşkuyla, şüpheyle
  • Downfall (n ) Çökme, düşme, yıkılma
  • Dozen (n ) Düzine, çok sayı
  • Draft (n ) Müsvedde, taslak
  • Drag on (phr.v ) Bitmek bilmemek, uzadıkça uzamak
  • Drain (v ) Akıtmak, kurutmak
  • Drastic (adj ) Şiddetli, sert, zorlayıcı
  • Draught (n ) Cereyan, hava akımı
  • Draw out (phr.v ) Para çekmek
  • Draw up (phr.v ) Düzenlemek, yazmak
  • Draw up (phr.v ) Düzenlemek, yazmak
  • Dreadful (adj ) Berbat, iğrenç, kötü, korkunç
  • Dried (adj ) Kurumuş, kurutulmuş, kuru
  • Drift (v ) Sürüklenmek, sürüklemek
  • Drill (v ) Çalıştırmak, talim yapmak,
  • Droop (v ) Sarkmak, eğilmek, sarkıtmak
  • Drop by (phr.v ) Şöyle bir uğramak
  • Drop in (phr.v ) Habersiz ziyaret etmek
  • Drown (v ) Boğmak, suda boğulmak
  • Drug (n ) İlaç
  • Dub (v ) İsim vermek, ad tatmak
  • Dubious (adj ) Belirsiz, şüpheli, kararsız
  • Duct (n ) Tüp, boru, kanal
  • Due to (pre ) Dolayı, yüzünden
  • Dull (adj ) Sıkıcı, donuk, renksiz, soluk
  • Dump (v ) Dökmek, boşaltmak
  • Duplicate (v ) Kopyasını yapmak, eşini yapmak
  • Durability (n ) Devamlılık, dayanıklılık, sağlamlık
  • Durable (adj ) Uzun ömürlü, dayanıklı
  • Duration (n ) Süreç, süre, süreklilik, devam
  • Dusk (n ) Alaca karanlık, akşam karanlığı
  • Dust (n ) Toz, toz toprak
  • Duty (n ) Vazife, görev, nöbet
  • Dwarf (adj ) Cüce, bodur, bücür
  • Dwell (v ) İkamet etmek, oturmak
  • Dwindle (v ) Azalmak, küçülmek
  • Dwindle (v ) Azalmak, küçülmek
  • Dye (n ) Boya
  • Dynasty (n ) Hanedan, sülale