İçeriğe atla
C Harfi İle Başlayan Kelimeler
- Cable (n ) Kablo, telgraf
- Cage (n ) Kafes, kuş kafesi
- Calculate (v ) Hesap yapmak, hesap etmek, hesaplamak
- Call at (phr.v ) Uğramak, ziyaret etmek
- Call for (phr.v ) Gerektirmek, istemek, çağırmak
- Call off (phr.v ) İptal etmek, feshetmek, durdurmak
- Call on (phr.v ) Ziyaret etmek, uğramak
- Call up (phr.v ) Telefon etmek, askere çağırmak
- Calm down (phr.v ) Sakinleşmek, sakinleştirmek
- Calorific (adj ) Isıtan, ısı veren
- Came across (phr.v ) Karşılaşmak, rastlamak
- Cancel (v ) İptal etmek
- Cancel (v ) İptal etmek
- Candidate (n ) Aday
- Candle (n ) Mum, kandil
- Canister (n ) Teneke kutu
- Canopy (n ) Kubbe, örtü, paraşüt
- Canyon (n ) Kanyon, vadi
- Canyon (n ) Kanyon, vadi
- Capability (n ) Kapasite, yetenek, kabiliyet
- Capable (adj ) Kabiliyetli, ehliyetli, yetenekli
- Capacity (n ) Kapasite, hacim, verim
- Capitalize (v ) Sermayeleştirmek, fayda sağlamak
- Captive (n ) Esir, tutsak
- Capture (v ) Yakalamak, ele geçirmek
- Cardboard (n ) Mukavva, karton
- Cardiac (adj ) Kalp ile ilgili, kalp
- Cardiac (adj ) Kalp ile ilgili, kalp
- Care (n ) İlgi, itina, bakım
- Care (n ) İlgi, itina, bakım
- Care for (phr.v ) Bakmak, bakımını üstlenmek
- Careless (adj ) Dikkatsiz
- Carol (n ) Şarkı, ilahi
- Carry (v ) Taşımak, götürmek
- Carry away (phr.v ) Coşturmak, heyecanlandırmak
- Carry off (phr.v ) Kazanmak, hakkından gelmek
- Carry out (phr.v ) Uygulamak, yerine getirmek
- Carry through (phr.v ) Gerçeklestirmek, yerine getirmek
- Cartridge (n ) Fişek; hartuç, kartuş
- Carve (v ) Kazımak, oymak
- Cast (n ) Oyuncu kadrosu
- Cast aside (phr.v ) Oyuncu kadrosu
- Castle (n ) Kale
- Catastrophe (n ) Felaket
- Catch on (phr.v ) Tutulmak, moda olmak
- Catch up (phr.v ) Aynı seviyeye ulaşmak, yetişmek
- Catch up with (phr.v ) Aynı seviyeye ulaşmak, yetişmek
- Caution (n ) Dikkat, ikaz, uyarı
- Cautious (adj ) Tedbirli, ihtiyatlı, dikkatli
- Cavity (n ) Oyuk, çukur, boşluk
- Celebrate (v ) Kutlamak, anmak, övmek
- Celebrity (n ) Ün, ünlü kimse, tanınmış kimse
- Celestial (adj ) Gökyüzü ait, göksel, cennetsel
- Cement (n ) Çimento
- Census (n ) Nüfus sayımı, sayım
- Certainly (adv ) Kesinlikle, elbette
- Certify (v ) Onaylamak, tasdik etmek
- Cessation (n ) Durma, kesilme, ara, fasıla
- Chairman (n ) Başkan, reis
- Challenge (v ) Düelloya davet etmek, meydan okumak
- Chance (n ) Olasılık, ihtimal, şans
- Change over (phr.v ) Yöntem değiştirmek
- Changeover (n ) Yöntem değiştirme, geçiş
- Chaos (n ) Kaos
- Chapter (n ) Bölüm
- Characterize (v ) Canlandırmak, karakterize etmek
- Charge (n ) Sorumluluk, yükleme, suçlama
- Charm (v ) Cezbetmek, hayran bırakmak, büyülemek
- Chart (n ) Çizelge, grafik, tablo
- Chase (v ) Kovalamak, takip etmek, peşinde olmak
- Cheat (v ) Hile yapmak, dolandırmak, kandırmak, kopya çekmek
- Check in (phr.v ) Girmek, kaydetmek
- Check off (phr.v ) Kontrol isareti koymak
- Check off (phr.v ) Kontrol isareti koymak
- Cheer up (phr.v ) Alkışlamak, keyiflendirmek, neşelendirmek
- Cherish (v ) Şefkat göstermek, gütmek
- Chew (v ) Çiğnemek
- Chew out (phr.v ) Azarlamak
- Chicken out (phr.v ) Çekinmek, kaçınmak
- Chief (adj ) Baş, ana, en üst rütbeli
- Chip in (phr.v ) Katkıda bulunmak, birlikte ödemek
- Chronic (adj ) Kronik, sürekli, müzmin
- Chronicle (n ) Kronolojik yazılmış tarih, kronik
- Chunk (n ) Yığın, külçe, topak
- Circle (v ) Çevrelemek, kuşatmak, daire çizmek
- Circulate (v ) Dolaşmak, yayılmak
- Circulatory (adj ) Dolaşım ile ilgili, dolaşımı sağlayan
- Circumstance (n ) Koşul, durum, olay
- Cite (v ) Alıntı yapmak, bahsetmek
- Citrus (n ) Narenciye, turunçgillerden meyve
- Civilize (v ) Uygarlaştırmak, medenileştirmek
- Clad (adj ) Örtülü, sarılmış
- Clam up (phr.v ) Susmak, konuşmayı bırakmak
- Clamp (v ) Sıkıştırmak, kenetlemek
- Clarify (v ) Açıklamak, aydınlığa kavuşturmak
- Clarity (n ) Açıklık, berraklık, duruluk
- Classify (v ) Sınıflandırmak, sınıflamak, ayırmak
- Clay (n ) Kil, toprak, çamur
- Cleanse (v ) Temizlemek, arındırmak
- Clear away (phr.v ) Kaldırmak, toplamak
- Clear off (phr.v ) Gözden kaybolmak, toz olmak
- Clear up (phr.v ) Gerekli açıklamalar yapmak, anlatmak, gidermek
- Clearly (adv ) Açıkça, anlaşılır biçimde
- Cliché (n ) Klişe, basmakalıp söz
- Cliff (n ) Kayalık, uçurum, yar
- Climate (n ) İklim, hava, bölge
- Climax (n ) Doruk, zirve, dönüm noktası
- Climb (v ) Tırmanmak
- Cling (v ) Yapışmak, sarılmak, bağlanmak
- Cloak (n ) Pelerin, palto, manto
- Clockwise (adv ) Saat yönünde
- Clog (v ) Doldurmak, tıkamak, tıkanmak
- Clone (v ) Çoğaltmak (eşeysiz)
- Close (v ) Çoğaltmak (eşeysiz)
- Close down (phr.v ) Sonlandırmak, kapatmak
- Close in (phr.v ) Yaklaşmak
- Clot (v ) Pıhtılaşmak, kesilmek
- Cloudy (adj ) Bulutlu, kapalı
- Clue (n ) İpucu, iz, işaret, anahtar
- Clumsy (adj ) Sakar, beceriksiz
- Cluster (n ) Salkım, demet, grup
- Clutch (v ) Kavramak, yakalamak, tutmak
- Coalesce (v ) Birleşmek, bir araya gelmek
- Coast (n ) Sahil, deniz kenarı, deniz kıyısı
- Code (v ) Kodlamak, şifrelemek
- Code (v ) Kodlamak, şifrelemek
- Cognitive (adj ) Kavrama ile ilgili, idrak ile ilgili
- Coincide (v ) Rastlamak, denk gelmek, uymak
- Coincidence (n ) Denk gelme, tesadüf, rastlantı
- Collaborate (v ) İşbirliği yapmak, birlik olmak
- Collapse (v ) Çökmek, düşmek, yıkılmak
- Collect (v ) Biriktirmek, toplamak
- Colonize (v ) Sömürge kurmak, sömürgeye yerleştirmek
- Column (n ) Kolon, sütun
- Columnist (n ) Köşe yazarı
- Combat (n ) Savaş, mücadele, çarpışma
- Combustion (n ) Yanma, tutuşma
- Come about (phr.v ) Meydana gelmek, doğmak, çıkmak
- Come across (phr.v ) Karşılaşmak, rastlamak
- Come along (phr.v ) Birlikte gelmek, eşlik etmek
- Come apart (phr.v ) Dağılmak, parçalanmak
- Come around (phr.v ) Kendine gelmek, şuurun yerine gelmesi
- Come down to (phr.v ) Şeklinde sonuçlanmak
- Come in for (phr.v ) Uğramak, eleştiri almak
- Come into (phr.v ) Mirasa konuvermek
- Come off (phr.v ) Planlandığı gibi meydana gelmek
- Come over (phr.v ) Başına gelmek, olmak
- Come to (phr.v ) Kendine gelmek, ayılmak
- Come up (phr.v ) Görüşmek, tartışmak
- Come up against (phr.v ) Yüzleşmek, yüz yüze gelmek
- Come up to (phr.v ) Ulaşmak, gelmek, denk olmak
- Come up with (phr.v ) Ortaya bir düşünce atmak, üretmek
- Comeback (n ) Dönüş, yeniden ortaya çıkma
- Comet (n ) Kuyrukluyıldız
- Comfort (v ) Rahatlatmak, teselli etmek
- Command (v ) Emir vermek, emretmek
- Commence (v ) Başlamak, başlatmak
- Commendable (adj ) Övgüye değer, övülmeye lâyık
- Comment (v ) Yorumlamak, değerlendirmek
- Commentary (n ) Yorum, açıklama
- Commentator (n ) Yorumcu, maç spikeri
- Commerce (n ) Ticaret, iş, alım satım
- Commercial (adj ) Ticari
- Commission (n ) Komisyon, görev, vazife
- Commodity (n ) Eşya, mal, emtia
- Common (adj ) Ortak, müşterek, sıradan
- Commonly (adv ) Çoğunlukla, bayağıca, alelâde
- Commonplace (adj ) Sıradan, alelâde, olağan
- Communal (adj ) Toplumsal, halk, halkın malı olan
- Communicate (v ) İletişim kurmak, haberleşmek
- Community (n ) Cemiyet, cemaat, topluluk
- Compact (adj ) Sıkı, yoğun; özlü
- Company (n ) Şirket, arkadaş
- Comparable (adj ) Kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir
- Comparatively (adv ) Orantılı olarak, nispeten
- Compass (n ) Pusula
- Compatibility (n ) Uygunluk, bağdaşma
- Compatible (adj ) Uygun, uyumlu, bağdaşan
- Compel (v ) Zorlamak, mecbur etmek
- Compensate (v ) Karşılamak, telâfi etmek, eşitlemek
- Compete (v ) Yarışmak, rekabet etmek
- Competently (adv ) Ustaca
- Competently (adv ) Ustaca
- Competition (n ) Yarışma, rekabet
- Competitive (adj ) Rekabete dayanan
- Compile (v ) Derlemek, toplamak
- Complacent (adj ) Halinden memnun, rahat, ilgisiz
- Complain (v ) Şikâyet etmek, söylenmek, yakınmak
- Complement (v ) Tamamlamak
- Complete (v ) Tamamlamak, bitirmek
- Complex (adj ) Bileşik, karmaşık, karışık
- Complexity (n ) Güçlük, zorluk, karışıklık
- Compliance (adj ) Uyma, itaat, rıza
- Complicate (v ) Karıştırmak, güçleştirmek
- Complicated (adj ) Karışık, karmaşık, anlaşılması zor
- Complication (n ) Karmaşa, zorluk, komplikasyon
- Compliment (v ) Övmek, iltifat etmek
- Comply (v ) Razı olmak, uymak, boyun eğmek
- Component (n ) Parça, eleman, bileşen
- Composite (n ) Bileşik, karma, karışık
- Compound (n ) Bileşen
- Comprehend (v ) Anlamak, kavramak, algılamak
- Comprehension (n ) Anlayış, kavrama, idrak, kavrayış
- Comprehension (n ) Anlayış, kavrama, idrak, kavrayış
- Comprehensively (adv ) Kapsamlı
- Compress (v ) Bastırmak, sıkıştırmak
- Comprise (v ) Kapsamak, içermek, içine almak
- Compulsive (adj ) Zorlayıcı, dürtü etkisiyle yapılan
- Compulsory (adj ) Zorunlu, mecburi, zorlayıcı
- Compute (v ) Hesaplamak, hesap etmek
- Conceal (v ) Gizlemek, saklamak, örtbas etmek
- Conceit (n ) Kibir, kurum, kendini beğenme
- Conceive (v ) Aklı almak, anlamak, kavramak
- Concentrate (v ) Yoğunlaşmak, bir yerde toplamak
- Concentric (adj ) Merkezleri bir, ortak merkezli
- Concept (n ) Fikir, görüş, kavram
- Concern (n ) İlgi, alâka
- Concerned (adj ) İlgilenen, ilgili, meşgul, endişeli
- Concise (adj ) Kısa, özlü, veciz
- Conclusive (adj ) Son, kesin, kati, inandırıcı
- Concrete (adj ) Somut, elle tutulur, gerçekten var olan
- Condemn (v ) Kınamak, ayıplamak, suçlamak
- Conductivity (n ) İletkenlik
- Confer (v ) Vermek, sunmak, danışmak
- Confess (v ) İtiraf etmek, kabullenmek
- Confidence (n ) Güven, inanç, itimat, kendine güven
- Confident (adj ) Güvenli, emin, kuşkusuz
- Configure (v ) Düzenlemek, ayarlamak
- Confine (v ) Sınırlamak, tutmak, hapsetmek
- Conform (v ) Uymak, uyumlu olmak
- Confront (v ) Yüz yüze getirmek, yüzleştirmek
- Confrontation (n ) Yüzleşme, karşılaşma
- Confuse (v ) Şaşırtmak, kafasını karıştırmak, karıştırmak
- Confusion (n ) Kafa karışıklığı
- Congenital (adj ) Yaradılıştan olan, doğuştan
- Congestion (n ) Kalabalık, izdiham, tıkanıklık
- Congratulate (adj ) Tebrik etmek, kutlamak
- Congress (n ) Toplantı, kongre
- Conjecture (v ) Varsaymak; sanmak
- Conjointly (adv ) Birleşik olarak, müşterek
- Conjunction (n ) Bağlaç
- Connect (v ) Bağlamak, bitiştirmek
- Connect with (phr.v ) Bağlamak, bitiştirmek
- Connotation (n ) Yan anlam, çağrışım
- Conquer (v ) Fethetmek, almak
- Conscience (n ) Vicdan, inanç
- Conscious (adj ) Bilinçli, farkında, kasti
- Consciously (adv ) Bile bile, bilinçli olarak, kasten
- Consecutive (adj ) Birbirini izleyen, artarda
- Consecutively (adv ) Birbirini izleyerek, artarda olarak
- Consensus (n ) Fikir birliği, ortak görüş, oybirliği
- Consent (v ) Razı olmak, kabul etmek, izin vermek
- Consequence (n ) Sonuç
- Conserve (v ) Korumak, muhafaza etmek
- Considerable (adj ) Önemli, hatırı sayılır ölçüde
- Considerably (adv ) Oldukça, epeyce
- Considerate (adj ) Saygılı, düşünceli, nazik
- Consist (v ) Oluşmak, meydana gelmek
- Consistency (n ) Tutarlılık
- Consistent (adj ) Tutarlı, bağıntılı, istikrarlı
- Consistently (adv ) Tutarlı bir şekilde
- Console (v ) Avutmak, teselli etmek, avunmak
- Consolidate (v ) Sağlamlaştırmak, pekiştirmek
- Conspicuous (adj ) Belli, bariz, apaçık, göze çarpan
- Conspiracy (n ) Komplo, gizli anlaşma, suikast
- Constant (adj ) Daimi, sürekli, değişmez
- Constantly (adv ) Sıkça, sık sık, sürekli
- Consternation (n ) Şaşkınlık, hayret, afallama
- Constipation (n ) Kabızlık, kabız, peklik
- Constituent (n ) Bileşen, oluşturan parçalardan her biri
- Constitute (v ) Kurmak, teşkil etmek, oluşturmak
- Constraint (n ) Zorlama, baskı, zor
- Construct (v ) İnşa etmek, yapmak
- Constructive (adj ) Yapıcı
- Consult (v ) Danışmak, başvurmak
- Consume (v ) Tüketmek, harcamak, bitirmek
- Consumption (n ) Tüketim, bitirme, harcama
- Contact (v ) İlişki kurmak, irtibat kurmak
- Contagious (adj ) Bulaşıcı, salgın, hastalık bulaştıran
- Contain (v ) Kapsamak, içermek
- Contaminate (v ) Kirletmek, bozmak, bulaştırmak
- Contemplate (v ) Niyet etmek, düşünmek
- Contemporary (adj ) Çağdaş, modern
- Context (n ) Bağlam, sözün gelişi, kaynak
- Continent (n ) Kıta, anakara
- Continually (adv ) Sürekli olarak, boyuna
- Continue (v ) Devam etmek, sürmek
- Continuous (adj ) Devamlı, sürekli, aralıksız
- Continuously (adv ) Sürekli olarak, durmadan
- Contour (n ) Eşyükselti eğrisi, dış çizgiler
- Contract (v ) Bir hastalık kapmak, yakalanmak
- Contradictory (adj ) Çelişkili, tutarsız, aykırı, karşıt
- Contrary (adj ) Zıt, karşı, ters, aksi
- Contrast (n ) Kontrast, zıtlık, tezat, çelişki
- Contribute (v ) Katkıda bulunmak, vermek
- Control (v ) Kontrol etmek, idare etmek
- Controversial (adj ) Tartışmalı, tartışmaya yol açan
- Controversy (n ) Tartışma, çekişme, anlaşmazlık
- Convection (n ) Konveksiyon, ısı yayma
- Convene (v ) Toplamak, toplantıya çağırmak
- Convenient (adj ) Kullanışlı, uygun, pratik
- Conventional (adj ) Basmakalıp, alelade
- Conversation (n ) Konuşma, görüşme, söyleşi
- Converse (adj ) Ters, zıt, karşıt
- Conversion (n ) Değiştirme, dönüştürme
- Convey (v ) Taşımak, nakletmek, iletmek
- Convey (v ) Taşımak, nakletmek, iletmek
- Convict (v ) Mahkum etmek, suçlu bulmak
- Convince (v ) İkna etmek, inandırmak
- Cool (adj ) Serin, hoş
- Cooperate (v ) İşbirliği etmek, işbirliği yapmak
- Coordinate (v ) Koordine etmek, düzenlemek
- Cope (v ) Başa çıkmak, üstesinden gelmek
- Cope with (phr.v ) Başa çıkmak, üstesinden gelmek
- Corporation (n ) Şirket, kurum
- Correct (adj ) Doğru, yanlışsız
- Correlate (v ) İlişiği olmak, bağlantı kurmak
- Correlation (n ) Bağıntı, ilişki, korelasyon
- Correspond (v ) Uymak, yaramak, benzemek
- Corroborate (v ) Doğrulamak, onaylamak
- Corrode (v ) Aşındırmak, yıpratmak
- Corrosive (adj ) Aşındırıcı, çürütücü, yıpratıcı
- Corruption (n ) Bozulma, çürüme, yozlaşma, yolsuzluk
- Cost (v ) Mal olmak
- Costly (adj ) Pahalı, değerli, pahalıya mal olan
- Couch (v ) İfade etmek, söylemek
- Council (n ) Meclis, kurul, konsey, yönetim kurulu
- Counsel (v ) Nasihat etmek, akıl vermek
- Count (v ) Saymak, hesaba katmak
- Count on (phr.v ) Güvenmek
- Counter (v ) Karşılık vermek, karşı koymak
- Counteract (v ) Karşılık vermek, tersini yapmak
- Counterbalance (v ) Karşılamak, eşit güçle karşı koymak
- Counterfeit (v ) Sahtesini yapmak, taklit etmek
- Countermeasure (n ) Önlem, karşı önlem
- Countless (adj ) Sayısız, çok
- Countryside (n ) Kırsal bölge
- County (n ) İlçe, il, vilâyet
- Courage (n ) Cesaret, yüreklilik, yiğitlik
- Courageous (adj ) Cesur, yürekli, korkusuz
- Courageous (adj ) Cesur, yürekli, korkusuz
- Court (n ) Mahkeme
- Courteous (adj ) Kibar, nazik, ince, saygılı
- Covenant (n ) Anlaşma, antlaşma, sözleşme
- Cover (v ) Kapamak, örtmek, kaplamak
- Covert (adj ) Gizli, saklı, örtülü
- Covet (v ) Gıpta etmek, imrenmek, gözü kalmak
- Crack (v ) Çatlamak, çatlatmak
- Crack down on (phr.v ) Çatlamak, çatlatmak
- Cradle (n ) Beşik, başlangıç
- Craftsman (n ) Usta, sanatçı, sanatkâr
- Crash (v ) Kırılmak, parçalanmak, çarpmak
- Create (v ) Oluşturmak, yaratmak, yapmak
- Credibility (n ) Güvenilirlik
- Credible (adj ) Güvenilir, inanılır, inandırıcı
- Credit (n ) Kredi, geri ödenme
- Credit (n ) Kredi, geri ödenme
- Creep (v ) Sürünmek, emeklemek, sokulmak
- Cretaceous (n ) Tebeşirli, mezozoik
- Crevice (n ) Çatlak, yarık, gedik
- Crew (n ) Mürettebat
- Crick (n ) Adale kasılması, tutulma
- Crime (n ) Suç, cinayet
- Criminal (n ) Suçlu, sabıkalı
- Cripple (v ) Sakatlamak, kötürüm bırakmak, felce uğramak
- Crippled (adj ) Sakat, kötürüm, topal, arızalı
- Crisis (n ) Buhran, kriz, bunalım
- Critical (adj ) Kritik, hassas, ciddi, eleştiri
- Crop up (phr.v ) Ortaya çıkmak, boy göstermek
- Cross off (phr.v ) Listeden çıkartmak, silmek
- Cross out (phr.v ) Üstünü çizmek, silmek
- Crucial (adj ) Çok önemli, kritik
- Crude (adj ) Kaba, nezaketsiz, ilkel
- Crumble (v ) Ufalamak; parçalamak
- Crust (n ) Kabuk, kuru ekmek; tortu
- Cue (n ) İşaret, başlama işareti, replik
- Culmination (n ) Doruk, zirve
- Culmination (n ) Doruk, zirve
- Culprit (n ) Suçlu, zanlı, sanık
- Cultivate (v ) İşlemek, ekip biçmek
- Cure (v ) İyileştirmek, tedavi etmek
- Curiosity (n ) Merak, ilgi, ilginç şey
- Curious (adj ) İlgili, meraklı
- Current (adj ) Bugünkü, geçer, geçerli
- Currently (adv ) Halen, şu anda
- Curricula (n ) Müfredat, öğretim programı
- Curriculum (n ) Müfredat, öğretim programı
- Curtail (v ) Kısaltmak, kısmak
- Cushion (n ) Minder, yastık, tampon
- Custody (n ) Gözaltı, tutukluluk, velayet
- Customize (v ) Müşteri isteğine göre değiştirmek
- Cut down (phr.v ) Azaltmak
- Cut down on (phr.v ) Kısmak, azaltmak
- Cut off (phr.v ) Ayırmak, koparmak
- Cut out (phr.v ) Kesmek, bırakmak
- Cutback (n ) Eksiltme, azaltma, kesme