İçeriğe atla
V Harfi İle Başlayan Kelimeler
- vaccinate (verb) aşı yapmak
- vaccination (noun) aşılama, aşı
- vaccine (noun) aşı
- vacuum (noun) vakum; boşluk, eksiklik, yokluk
- vacuum (verb) elektrik süpürgesiyle temizlemek
- vague (adjective) belirsiz, bulanık, flu; kafası dağınık, dalgın
- valid (adjective) mantıklı, akla uygun, makul; geçerli, muteber, hâlâ kullanılabilir
- validity (noun) geçerlilik
- valuable (adjective) (eşya) değerli, kıymetli; (bilgi, yardım, tavsiye vb.) faydalı, kıymetli, değerli
- value (noun) değer, kıymet, eder; önem, yarar
- value (verb) değer vermek, önemsemek; kıymetlisi olmak; değer biçmek, fiyat/değer belirlemek
- vaporize (verb) buharlaş(tır)mak, buğulaşmak
- vapour (noun) buhar, buğu
- variable (adjective) sıkça değişen, değişken
- variable (noun) değişken
- variation (noun) değişiklik, fark; değişim, değişme, değişiklik
- varied (adjective) değişik, çeşitli, türlü türlü
- variety (noun) çeşitlilik, değişiklik; çeşit çeşit bir yığın, farklı farklı bir sürü
- various (adjective) muhtelif, bir çok farklı biçim ve türlerde
- vary (verb) değişik olmak, farklı olmak; değişmek, değişim göstermek; değiştirmek
- vegetation (noun) bitkiler, bitki örtüsü
- vehicle (noun) araç, vasıta, taşıt, taşıt aracı, vesait
- vein (noun) damar, kan damarı; damar
- verbal (adjective) sözlü; sözlü, sözcüklerle ve kullanımıyla ilgili
- verdict (noun) jüri kararı; kanı, düşünce, hüküm, karar, yargı
- verification (noun) doğrulama
- verify (verb) doğrulamak, teyit etmek
- versatile (adjective) elinden her iş gelen, becerikli; on parmağında on marifet olan; çok amaçlı, çok yönlü; birden çok faydası/kullanımı olan
- versatility (noun) beceriklilik
- verse (noun) kıta, beyit, mısra, dize, ayet, bölüm; şiir, nazım
- versus (preposition) …a / e karşı; …a / e karşı
- vertical (adjective) dikey
- vertically (adverb) dikine bir şekilde
- veto (noun) veto, reddetme yetkisi / hakkı
- veto (verb) reddetmek, veto etmek
- viability (noun) tutarlılık, verimlilik
- viable (adjective) uygulanabilir, pratik
- victim (noun) kurban
- view (noun) görüş, düşünce, fikir; manzara, görünüm, görünüş; görüş, görme; görünüm, görüntü, görüş
- view (verb) kafasında olmak, tasarlamış olma; bakmak
- viewpoint (noun) görüş / bakış açısı
- violate (verb) ihlal etmek, bozmak, çiğnemek; saygısızlık etmek, kutsallığını bozmak, kutsalına söz etmek
- violation (noun) ihlal
- violence (noun) şiddet, sertlik kaba kuvvet kullanma; şiddet, zor, zorbalık
- violent (adjective) şiddetli, zorlu, sert; tecavüzkâr, sert, saldırgan, zora başvuran; anî ve hasar veren, güçlü, şiddetli; can yakan, acı veren, şiddet uygulayan; kızgınlık gösteren
- violently (adverb) vahşi bir şekilde
- viral (adjective) virüsle ilgili / virüs tarafından neden olunan
- virtual (adjective) âdeta, gerçekte; sanal
- virtually (adverb) hemen hemen, neredeyse, âdeta
- virus (noun) virüs; bilgisayar virüsü
- vision (noun) hayal gücü, hülya, sanı, düş, tasavvur, kuruntu; görme yeteneği, görüş; ileri görüş, geleceği tasarlama, seziş; sanrı, vecit
- vital (adjective) hayatî, çok önemli; enerji dolu, canlı, capcanlı
- vitally (adverb) hayatî derecede
- vivid (adjective) canlı ve ayrıntılı, sanki canlı gibi; canlı, parlak, pırıl pırıl
- vividly (adverb) net, berrak şekilde olan
- vocabulary (noun) kelime hazinesi, sözcük dağarcığı; bir dildeki sözcüklerin tümü; belli bir konuyu tartışmada kullanılan sözcüklerin tamamı; sözcükler ve anlamlar listesi
- vocational (adjective) meslekî
- volatile (adjective) dengesiz, havaî, kaypak, gelgeç; dengesiz, kararsız, değişken
- volatility (noun) sinirlenme, ani değişiklik gösterme
- volcanic (adjective) volkanik
- volcano (noun) yanardağ, volkan
- volt (noun) volt
- voltage (noun) voltaj
- volume (noun) ses ayarı / seviyesi; yüklü sayı / miktar; hacim; cilt
- voluntarily (adverb) istekli bir şekilde
- voluntary (adjective) gönüllü; isteğe bağlı, ihtiyarî
- volunteer (adjective) gönül rızası ile yapılan; gönüllülerden oluşan
- volunteer (noun) gönüllülük; gönüllü, gönüllü kişi
- volunteer (verb) gönüllü yapmak / olmak; orduya gönüllü kaydolmak / katılmak; istenilmeden bilgi vermek
- vote (noun) oy; oylama
- vote (verb) oy kullanmak / vermek
- voter (noun) seçmen, oy kullanan kimse
- vulnerability (noun) kırılganlık, kırılabilirlik