Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce Z Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
Z Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Zigzag (v) Zikzak yapmak, zikzak çizmek
  • Zone (n) Bölge, kuşak, mıntıka
  • Zonk out (phr.v) Hemen uykuya dalmak
  • Zonk out (phr.v) Hemen uykuya dalmak
Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce Y Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
Y Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Yawn (v) Esnemek, esneyerek söylemek
  • Yeast (n) Maya, köpük, coşku
  • Yield (v) Vermek, sağlamak, ürün vermek
Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce W Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
W Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Wait for (phr.v) Beklemek
  • Wait on (phr.v) Hizmet etmek, servis yapmak
  • Wait up (phr.v) Yatmayıp beklemek
  • Wake up (phr.v) Uyanmak, uyandırmak
  • Walk away (phr.v) Çekip gitmek , ayrılmak
  • Warehouse (n) Depo, ambar, büyük mağaza
  • Warp (v) Yamultmak, saptırmak
  • Wary (adj) Dikkatli, tedbirli, ihtiyatlı
  • Watch out (phr.v) Dikkat etmek, dikkatli olmak
  • Watch out for (phr.v) Dikkat etmek, dikkatli olmak
  • Wealthy (adj) Zengin, servet sahibi
  • Wear off (phr.v) Yavaş yavaş azalmak, aşındırmak
  • Wear out (phr.v) Eskitmek, yormak
  • Weave (v) Dokumak, örmek
  • Weed (n) Yabani ot
  • Welfare (adj) Refah, mutluluk, sağlık
  • Well-known (adj) Tanınmış, meşhur, tanınan
  • Whatsoever (adv) Ne, her ne, herhangi
  • Wheat (n) Buğday
  • Wheel (v) Tekerlek, direksiyon
  • Whence (adv) Nereli, nereden, neden
  • Whip (v) Kamçılamak, kırbaçlamak ,dövmek
  • Whirlwind (n) Hortum, kasırga, hızlı tip
  • Whistle (v) Islık çalmak
  • Widen (v) Genişlemek, bollaşmak, genişletmek
  • Wild (adj) Vahşi, yabani
  • Wilderness (n) Kır, çöl, sahra, el değmemiş yer
  • Willingly (adv) Seve seve, isteyerek
  • Win over (phr.v) İkna etmek, dostluğunu kazanmak
  • Wing (n) Kanat, burun kanadı, ek bina
  • Wipe (v) Silmek, kurulamak
  • Wipe out (phr.v) Yok etmek, silip temizlemek
  • Wire (n) Telden yapılmış, tel
  • Wisdom (n) Akıl, akıllılık, bilgelik
  • Wise (adj) Bilge, bilgili, akıllı, anlayışlı
  • Wit (n) Akıl, zeka, anlayış
  • Withdraw (v) Çekmek, almak, geri almak
  • Withstand (v) Dayanmak, direnmek, karşı koymak
  • Witness (v) Şahit olmak, tanık olmak, şahitlik etmek
  • Woefully (adv) Acıklı veya dertli bir şekilde, ne yazık ki
  • Wonder (v) Merak etmek, hayret etmek, şaşmak
  • Worship (v) Tapmak, tapınmak
  • Worthwhile (adj) Değer, zahmete değer, zamana değer
  • Wrap up (phr.v) Sarmak, sarıp sarmalamak
  • Wrath (n) Öfke, gazap, hiddet
  • Wreck (n) Enkaz
  • Write off (phr.v) Silmek (borç), iptal etmek
  • Write up (phr.v) Hikâyesini yazmak, kaleme almak
Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce V Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
V Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Vacant (adj) Boş, açık, terkedilmiş
  • Vaccinate (v) Aşı yapmak, aşılamak
  • Vaccine (n) Aşı
  • Vain (adj) Boş, faydasız, gururlu, nafile, gururlu
  • Valid (adj) Geçerli, geçer, yürürlükte
  • Validity (n) Geçerlik, yasallık, sağlamlık
  • Value (n) Değer, kıymet, önem
  • Vanish (v) Gözden kaybolmak
  • Vaporize (v) Buharlaşmak, buharlaştırmak
  • Variety (n) Çeşitlilik
  • Various (adj) Çeşitli, değişik, türlü
  • Vary (v) Çeşitlilik göstermek
  • Vast (adj) Çok geniş, engin, çok
  • Vehement (adj) Ateşli, coşkulu, hararetli
  • Vein (n) Toplardamar, damar
  • Vent (v) Açığa vurmak, belli etmek
  • Vent (v) Açığa vurmak, belli etmek
  • Ventilate (v) Havalandırmak, oksijen vermek
  • Venture (v) Tehlikeye atmak, cüret etmek
  • Verdict (n) Karar, yargı, hüküm, jüri kararı
  • Verge (n) Sınır, eşik, kenar
  • Verify (v) Doğrulamak
  • Versatile (adj) Çok yönlü
  • Versatility (adj) Çok yönlülük, beceriklilik
  • Version (adj) Hikâye, versiyon, uyarlama
  • Vertebrate (adj) Omurgalı
  • Vertical (adj) Dikey, düşey, dik
  • Vessel (n) Damar, kanal, gemi
  • Via (pre) Üzerinden, yolu ile
  • Viable (adj) Yaşayabilir, yaşar, geçerli
  • Vibrate (v) Titreşmek, titremek
  • Vicinity (n) Civar, çevre, etraf
  • Victory (n) Zafer, utku, galibiyet
  • View (v) Görüş, manzara
  • Vigorous (adj) Güçlü, kuvvetli, dinç, zinde
  • Violate (v) Bozmak, ihlal etmek
  • Violation (n) Bozma, ihlâl etme, riayet etmeme
  • Violence (n) Şiddet, zorbalık
  • Virtually (adv) Neredeyse, hemen hemen
  • Virtue (n) Fazilet, erdem
  • Visibility (n) Görünebilme, görünürlük, görüş mesafesi
  • Visible (adj) Görülebilir, görünür, görünen
  • Vision (n) Görme, vizyon, görme gücü
  • Visual (adj) Görme, görüş, görsel
  • Vital (adj) Hayati, çok önemli
  • Vitality (n) Yaşama gücü, dayanma gücü
  • Vivid (adj) Canlı, hayat dolu, parlak
  • Volatile (adj) Uçucu, buharlaşan, geçici
  • Volunteer (adj) Gönüllü
  • Voracious (adj) Obur, açgözlü, istekli
  • Vote (v) Oy vermek, oy kullanmak
  • Voyage (n) Yolculuk, seyahat, sefer
  • Vulnerable (adj) Yaralanabilir, kolay incinir, savunmasız
Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce U Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
U Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Ubiquitous (adj) Her yerde birden bulunan
  • Ultimate (adj) Son, en son, en uzak, esas
  • Unable (adj) Elinden gelmez
  • Unanimously (adv) Oybirliğiyle
  • Unbiased (adj) Tarafsız, objektif
  • Unconscious (adj) Baygın, bilinçsiz
  • Undeniably (adv) İnkâr edilmez bir şekilde
  • Undergo (v) Katlanmak, çekmek, geçirmek
  • Underlie (v) Altında yatmak, temelini oluşturmak
  • Underline (v) Altını çizmek, vurgulamak
  • Undermine (v) Küçümsemek, baltalamak
  • Undertake (v) Üstlenmek, yüklenmek
  • Unfortunately (adv) Maalesef, ne yazık ki
  • Unify (v) Birleştirmek
  • Union (n) Sendika, birlik
  • Unique (adj) Eşsiz, tek, benzersiz, biricik
  • Unite (v) Birleştirmek, bağlamak
  • Unity (n) Birlik, teklik, bütünlük
  • Unlimited (adj) Sınırsız, kısıtlamasız, şartsız
  • Unlimited (adj) Sınırsız, kısıtlamasız, şartsız
  • Unprepared (adj) Hazırlıksız, hazırlanmamış
  • Unusual (adj) Alışılmadık, nadir, ender
  • Update (v) Güncellemek
  • Upgrade (v) Yükselmek
  • Uphold (v) Desteklemek, onaylamak, uygun bulmak
  • Uproar (n) Şamata, curcuna, gürültü
  • Upset (v) Üzmek, nesesini kaçırmak
  • Upstream (adv) Akıntıya karşı, suyun kaynağına doğru
  • Uptake (n) Yükselme, kaldırma
  • Upwards (adv) Yukarı, yukarıya, itibaren
  • Urbanity (n) Kibarlık, nezaket, medenilik
  • Urbanization (n) Kentleşme, şehirleşme
  • Urge (v) Zorlamak, baskı yapmak, teşvik etmek
  • Urgent (adj) Acil, ivedi
  • Use up (phr.v) Harcamak, bitirmek, tüketmek
  • Useful (adj) Yararlı
  • Useless (adj) Yararsız
  • Usher (v) Getirmek, götürmek, yer göstermek
  • Utilize (v) Kullanmak, yararlanmak, istifade etmek
  • Utter (v) Söylemek, dile getirmek, ifade etmek
Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce T Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
T Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Tackle (v) Çaresine bakmak
  • Tactful (adj) Düşünceli, nazik
  • Tailor (n) Terzi
  • Take after (phr.v) Çekmek, benzemek
  • Take away (phr.v) Götürmek, alıp götürmek
  • Take back (phr.v) Sözünü geri almak
  • Take care of (phr.v) İlgilenmek, özen göstermek
  • Take down (phr.v) Not etmek, yazmak
  • Take in (phr.v) Anlamak
  • Take into account (phr.v) Dikkate almak, göz önüne almak
  • Take leave of (phr.v) Tatile gitmek, veda etmek
  • Take off (phr.v) Havalanmak, kalkmak, çıkartmak
  • Take on (phr.v) İş almak, üslenmek
  • Take out (phr.v) Çıkmak, çıkarmak, yormak, çekmek.
  • Take over (phr.v) Devralmak, üstlenmek
  • Take to (phr.v) Götürmek, gitmek, çıkmak
  • Take up with (phr.v) Arkadaslık kurmak
  • Tale (n) Hikaye, masal
  • Talent (n) Marifet, yetenek, kabiliyet
  • Talk over (phr.v) Tartışmak, görüşmek
  • Talkative (adj) Konuşkan, geveze, çenebaz
  • Tamper (v) Karışmak, kurcalamak
  • Tariff (n) Gümrük vergisi
  • Task (n) Görev, iş, külfet
  • Tear (v) Yırtmak, koparmak, yarmak
  • Tear up (phr.v) Yırtmak, parça pençik etmek
  • Technique (n) Teknik, yöntem, usul
  • Tedious (adj) Sıkıcı, can sıkıcı, bıktırıcı
  • Teem (v) Dolu olmak, bol olmak, kaynamak
  • Telepathic (adj) Telepatik, telepati ile ilgili
  • Tell off (phr.v) Azarlamak
  • Telltale (adj) Dedikoducu, ispiyoncu
  • Temper (n) Huy, ruh hali, keyif
  • Temple (n) Tapınak, şakak
  • Tenacious (adj) İnatçı, vazgeçmeyen, yapışkan
  • Tend (v) Yönelmek, eğilimi olmak
  • Tendency (n) Eğilim, meyil
  • Tentative (adj) Deneme niteliğinde, deneysel
  • Tentatively (adv) Deneme olarak, geçici
  • Term (n) Dönem, terim
  • Terrain (n) Yer, arazi
  • Terrestrial (adj) Karasal, yeryüzüne ait
  • Terrible (adj) Korkunç
  • Territory (n) Arazi, bölge, toprak
  • Testify (v) Şahitlik etmek, doğrulamak, tanıklık etmek
  • Testimony (n) Şahitlik, tanıklık, ifade verme
  • Textile (n) Tekstil, dokuma
  • Thereafter (adv) Ondan sonra, sonra
  • Thereby (adv) Suretiyle, o suretle
  • Thereupon (adv) Bunun üzerine, bunun sonucu olarak
  • Thesis (n) Tez, sav, önerme
  • Think over (phr.v) Derin derin düşünmek
  • Thorough (adj) Tam, eksiksiz, kusursuz,
  • Thoroughly (adv) Tamamen, adamakıllı, iyice
  • Thoroughness (n) Tamlık, mükemmellik, kusursuzluk
  • Threat (n) Korkutma, tehdit, gözdağı
  • Threshold (v) Eşik, eğik
  • Thrifty (adj) Tutumlu, idareli, kanaatkâr
  • Thrill (v) Heyecanlandırmak, etkilemek
  • Throughout (pre) Baştan başa, boyunca, süresince
  • Throw out (phr.v) Dışarı atmak, çıkarmak
  • Throw up (phr.v) Kusmak, istifra etmek
  • Thunderstorm (n) Sağanak, gök gürültülü fırtına
  • Tick off (phr.v) Azarlamak, paylamak
  • Tide (n) Cereyan, gelgit, met cezir
  • Tie in with (phr.v) İle alakası olmak, ilgisi olmak
  • Tight (adj) Sıkı, dar, gergin
  • Tightness (adj) Sıkılık, gerginlik, darlık
  • Tile (n) Kiremit, fayans, çini
  • Tilt (v) Eğmek, devirmek, yana yatırmak
  • Tissue (n) Doku, ince kumaş, ince kâğıt
  • Tomb (n) Kabir, mezar, lahit
  • Torch (n) Meşale, cep feneri, el feneri
  • Toss (v) Atmak, fırlatmak
  • Totally (adv) Bütün bütün, bütün olarak, tamamen
  • Toxic (adj) Zehirli, toksik
  • Toxin (n) Toksin
  • Track (n) İzlemek, izinden gitmek
  • Track down (phr.v) Araştırmak, aramak
  • Traditional (adj) Geleneksel
  • Tragedy (n) Trajedi, facia, felaket
  • Train (v) Eğitmek, yetiştirmek, alıştırmak
  • Trait (n) Özellik, kişisel özellik
  • Trample (v) Çiğnemek, ezmek, ayaklar altına almak
  • Transaction (n) İşlem, muamele, alakadar olmak
  • Transform (v) Dönüştürmek, haline gelmek
  • Transparent (adj) Şeffaf, saydam, transparan
  • Transplant (v) Nakletmek, başka yere dikmek
  • Transport (v) Tasımak, nakletmek, sürmek
  • Transverse (adj) Aykırı, çapraz, enine
  • Trap (v) Tuzağa düşürmek, kapana kıstırmak
  • Travel (v) Seyahat etmek
  • Treacherous (adj) Hain, güvenilmez, aldatıcı
  • Treasure (n) Hazine, define, servet
  • Treatment (n) Tedavi, davranış
  • Treatment (n) Tedavi, davranış
  • Treaty (n) Antlaşma, mukavele
  • Tremendous (adj) Kocaman, koskocaman, çok büyük
  • Trench (n) Hendek, çukur, siper
  • Trend (n) Eğilim, yön, gidiş
  • Tribe (n) Kabile, aşiret
  • Trick (v) Aldatmak, kandırmak
  • Trigger (v) Başlatmak, neden olmak
  • Triumph (n) Zafer, başarı, utku
  • Trivial (adj) Küçük, değersiz, önemsiz
  • Trouble (v) Rahatsız etmek, zahmet vermek
  • Trouble (v) Rahatsız etmek, zahmet vermek
  • Trust (v) Güvenmek, inancı olmak, itimat etmek
  • Truth (n) Gerçek, hakikat, doğruluk
  • Try on (phr.v) Denemek (elbise, prova etmek)
  • Try out (phr.v) Denemek
  • Turgid (adj) Şişmiş, abartılı, mübalağalı
  • Turn away (phr.v) Kovmak, defetmek, geri çevirmek
  • Turn back (phr.v) Geri dönmek, gerilemek
  • Turn into (phr.v) Dönüştürmek, dönüşmek
  • Turn off (phr.v) Kapatmak
  • Turn off (phr.v) Kapatmak
  • Turn on (phr.v) Açmak (radyo vs., çevirmek)
  • Turn out (phr.v) Olmak, sonuçlanmak
  • Turn up (phr.v) Çıka gelmek, ortaya çıkmak
  • Turn up (phr.v) Çıka gelmek, ortaya çıkmak
  • Turn upon (phr.v) Saldırmak, bağlı olmak
  • Tutor (v) Özel öğretmen, özel ders vermek
  • Tyranny (n) Zulüm, zorbalık, zorba yönetim
  • Tyrant (n) Zalim hükümdar, tiran
Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce S Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
S Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Sabotage (v) Sabote etmek, sabotaj yapmak
  • Sacred (adj) Kutsal, mübarek, mukaddes
  • Sacrifice (v) Kurban etmek, kıymak, feda etmek
  • Safeguard (v) Korumak, himaye etmek
  • Safety (n) Güven, güvenlik, emniyet
  • Saint (n) Aziz, evliya
  • Sake (n) Hatır
  • Sale (n) İndirim, satış
  • Salesman (n) Satış elemanı, satıcı
  • Salinity (n) Tuzluluk, tuzluluk oranı
  • Salvation (n) Kurtuluş, kurtulma
  • Sample (n) Örnek, eşantiyon, numune
  • Sanction (n) Yaptırım, onay
  • Sarcastic (adj) Alaylı, iğneli, iğneleyici
  • Satellite (n) Uydu
  • Satirical (n) Yerme, hicivli, mizah
  • Satisfaction (n) Tatmin, memnuniyet, hoşnutluk
  • Satisfactory (adj) Yeterli, tatminkâr, memnun edici
  • Satisfy (v) Memnun etmek, tatmin etmek
  • Saturate (v) Doyurmak, emdirmek, ıslatmak
  • Saucer (n) Çay tabağı, fincan tabağı
  • Saucer (n) Çay tabağı, fincan tabağı
  • Savage (n) Vahşi, yabani, ciddi
  • Save (v) Kurtarmak, kayda geçirmek
  • Scale (n) Ölçek, kefe, terazi gözü
  • Scarcely (adv) Nadiren, neredeyse hiç
  • Scare (v) Korkutmak, ürkütmek
  • Scatter (v) Saçmak, perişan etmek, saçıp savurmak
  • Scene (n) Olay yeri, sahne
  • Scent (n) Koku, esans, güzel koku
  • Sceptical (adj) Kuşkucu, şüpheci, inançsız
  • Schedule (n) Tarife, şift, program
  • Scheme (v) Tasarlamak, düzenlemek
  • Scholarship (n) Burs, öğrenim
  • Scientific (adj) Bilimsel, ilmi, kesin
  • Scientist (n) Bilim adamı
  • Scope (n) Olanak, niyet, amaç
  • Scornful (adj) Aşağılayıcı, küçümseyen
  • Scour (v) Köşe bucak aramak
  • Scour (v) Köşe bucak aramak
  • Scrape (v) Kazımak, kazıyarak temizlemek
  • Scratch (v) Tırmalamak
  • Screen (v) Kontrol etmek, test etmek, taramak
  • Script (n) El yazısı, senaryo
  • Scrutiny (n) Dikkatli inceleme
  • Sculpture (n) Heykel, heykelcik, heykeltıraşlık
  • Seal (v) Mühürlemek, damgalamak
  • Secession (n) Ayrılma, uzaklaşma, bölünme
  • Secret (adj) Gizli
  • Section (n) Bölge, bölüm
  • Sector (n) Sektör, işkolu, bölge
  • Secure (v) Korumak
  • Security (n) Güvenlik, emniyet
  • Sediment (n) Tortu, çökelti, telve
  • See through (phr.v) İç yüzünü anlamak
  • See to (phr.v) İlgilenmek, icabına bakmak
  • Seed (n) Tohum, çekirdek, tane
  • Seek (v) Aramak, aranmak, araştırmak, almak
  • Seemingly (adv) Görünüşte, görünürde, görünüşe göre
  • Seep (v) Sızmak, süzülmek
  • Segment (n) Parça, kesim
  • Segregation (n) Ayrılma, ayrım, ırkçılık
  • Seize (v) Yakalamak, ele geçirmek
  • Self-confidence (n) Kendine güven, özgüven
  • Selfish (adj) Bencil
  • Send for (phr.v) Çağırtmak, getirtmek
  • Send out (phr.v) Yaymak, göndermek, yollamak
  • Senior (adj) Kıdemli, daha yaşlı
  • Sensation (n) Duyu, duygu, his, algı, hissetme
  • Sensational (adj) Heyecan yaratan
  • Sensible (adj) Duyarlı, halden anlayan, hassas
  • Sensitive (adj) Duyarlı, hassas, alıngan
  • Sensuous (adj) Hissi, duygusal
  • Sentiment (n) Hassaslık, duyarlılık, duygusallık
  • Separate (v) Ayırmak, bölmek, dağılmak
  • Sequence (n) Dizi, seri, sıra, art arda sıralama
  • Serve (v) Hizmet etmek
  • Service (n) Servis, hizmet, görev
  • Set about (phr.v) Girişmek, koyulmak, başlamak
  • Set back (phr.v) Geciktirmek, engellemek
  • Set in (phr.v) Başlamak, girişmek, koyulmak
  • Set off (phr.v) Ateşlemek, başlatmak
  • Set on (phr.v) Saldırtmak
  • Set out (phr.v) Yola çıkmak, başlamak, koyulmak
  • Set up (phr.v) Kurmak, oluşturmak
  • Set up (phr.v) Kurmak, oluşturmak
  • Setback (n) Gerileme, kötüleşme, başarısızlık
  • Settle (v) Oturmak, yerleşmek
  • Settlement (n) Yerleşme, anlaşma
  • Several (adj) Birkaç
  • Severe (adj) Ağır, acı, şiddetli, keskin
  • Severely (adv) Sertçe, şiddetli bir şekilde
  • Sew (v) Dikmek, dikiş dikmek
  • Sewage (n) Lağım suyu, lağım pisliği, kanalizasyon
  • Shade (n) Gölge, gölgelik
  • Shake (v) Sallamak
  • Shame (v) Utandırmak, mahcup etmek
  • Shatter (v) Parçalamak, kırmak, harap etmek
  • Shear (v) Kırpmak, kırkmak, makasla kesmek
  • Shed (v) Dökmek, akıtmak, yaymak
  • Shell (n) Kabuk, deniz kabuğu
  • Shelter (v) Korumak, barındırmak
  • Shield (n) Kalkan, siper, zırh, koruma
  • Shift (v) Değiştirmek, değişmek
  • Shine (v) Parlamak
  • Shipwreck (n) Deniz kazası, gemi enkazı
  • Shock (v) Kalbini kırmak, şok etmek
  • Shoot (v) Ateş etmek
  • Shortcoming (n) Noksan, eksiklik, kusur
  • Shout (v) Bağırmak
  • Show off (phr.v) Gösteriş yapmak, hava atmak
  • Show up (phr.v) Ortaya çıkmak, ortaya koymak, yüz göstermek
  • Shrink (v) Çekmek, büzülmek, küçülmek
  • Shuttle (v) Mekik dokumak, gidip gelmek
  • Shy (adj) Utangaç
  • Siege (n) Kuşatma, çevresini sarma
  • Sight (n) Görme, görme yeteneği, görüş
  • Sightseeing (n) Gezi, gezip görme
  • Sign (v) İşaretlemek, imzalamak
  • Significant (adj) Önemli, anlamlı, manalı
  • Signify (v) Belirtmek, işareti olmak
  • Similar (adj) Benzer, benzeyen
  • Similarity (n) Benzerlik
  • Similarly (adv) Benzer bir şekilde, bunun gibi
  • Simulate (v) Yalandan yapmak, numarası yapmak, taklit etmek
  • Simultaneous (adj) Eşzamanlı, aynı zamanda olan
  • Sincerity (n) İçtenlik, samimiyet
  • Sinister (adj) Uğursuz, kötü, fena, kötü niyetli
  • Sink in (phr.v) Batmak, gömülmek, kafasına girmek, anlaşılmak
  • Sizeable (adj) Büyükçe, oldukça büyük
  • Skilful (adj) Yetenekli, becerikli, usta
  • Skill (n) Beceri, ustalık, hüner
  • Skill (n) Beceri, ustalık, hüner
  • Skin (n) Cilt, deri
  • Skirmish (n) Çarpışmak, çatışmak
  • Skull (n) Kafatası, kurukafa
  • Skyscraper (n) Gökdelen
  • Slaughter (v) Katliam yapmak, kesmek
  • Slave (n) Köle
  • Slender (adj) İnce, ince belli, narin
  • Slide (v) Kötü yola düşmek, kaymak
  • Slide (v) Kötü yola düşmek, kaymak
  • Slight (adj) Hafif, belli belirsiz, azıcık
  • Slightly (adv) Hafifçe, belli belirsiz, biraz
  • Slip up (phr.v) Hata yapmak, yanılmak, sürçmek
  • Slope (n) Yokuş, bayır, eğimli yer
  • Slow down (phr.v) Yavaşlamak, yavaşlatmak
  • Smallpox (n) Çiçek, çiçek hastalığı
  • Smart (adj) Zeki, akıllı, şık, kafası çalışan
  • Smelt (v) Eritmek, döküm yapmak
  • Smooth (adj) Düz
  • Smuggle (v) Kaçakçılık yapmak, gümrükten mal kaçırmak
  • Snack (n) Aperatif, meze
  • Snapshot (n) Şipşak, şipşak fotoğraf
  • Sneeze (v) Hapşırmak
  • Soak up (phr.v) Sünger gibi emmek
  • Soar (v) Uçmak, yüksekten uçmak
  • Soccer (n) Futbol
  • Soil (n) Toprak
  • Solar (adj) Güneş, solar
  • Solely (adj) Sırf, yalnızca, sadece, tek
  • Solid (n) Katı, sert, sağlam
  • Solidarity (n) Dayanışma, birlik, beraberlik
  • Solitary (adj) Kimsesiz, ıssız, yalnız
  • Solution (n) Çıkar yol, eriyik, çözüm
  • Solve (v) Çözmek, çözüm bul
  • Somehow (adv) Bir şekilde, her nasılsa, her nedense
  • Somewhat (adv) Birazcık, oldukça, bir miktar
  • Somewhat (adv) Birazcık, oldukça, bir miktar
  • Somewhere (adv) Bir yerde, bir yere, herhangi bir yerde
  • Soothe (v) Yatıştırmak, sakinleştirmek
  • Sophisticated (adj) Bilgili, içerikli, bilge
  • Sorrow (n) Acı, dert, keder, üzüntü
  • Sort (n) Tür, çeşit, sınıf
  • Soul (n) Ruh, can, gönül
  • Sound (adj) Sağlam, sapasağlam
  • Soundly (adv) Adamakıllı, selâmetle, sağ salim
  • Source (n) Kaynak, kaynakça, memba
  • Southerly (adv) Güneye doğru, güneye, güneyden
  • Southward (adv) Güneye doğru
  • Sovereign (n) Hükümdar, padişah, kral
  • Sovereignty (n) Egemenlik, bağımsızlık
  • Space (n) Mekân, aralık, mesafe, yer
  • Spacecraft (n) Uzay gemisi, uzay aracı
  • Spacious (adj) Geniş, ferah, havadar
  • Span (n) Mesafe, an, kısa süre
  • Spark (v) Harekete geçirmek
  • Sparse (adj) Seyrek, aralıklı
  • Specialist (n) Uzman doktor, uzman
  • Specialize (v) Uzmanlaşmak, ihtisas yapmak
  • Specially (adv) Özellikle, özel olarak, bilhassa
  • Species (n) Çeşit, tür, cins
  • Specific (adj) Spesifik, özel, belli, belirli
  • Specify (v) Belirtmek, belirlemek
  • Spectacle (n) Görünüş, gösteri, gözlük
  • Spectacular (adj) Göz alıcı, dikkat çekici, gösterişli
  • Spectrum (n) Spektrum, tayf
  • Speculate (v) Tahminde bulunmak
  • Speculative (adj) Spekülatif, şüpheli
  • Sphere (n) Küre, yuvarlak, yerküre
  • Spirit (n) Ruh, can, maneviyat
  • Spiteful (adj) Nispetçi, cadaloz, kinci, kindar
  • Splendid (adj) Görkemli, muhteşem
  • Splendid (adj) Görkemli, muhteşem
  • Splendour (adj) Parlaklık, görkem, ihtişam
  • Split (v) Ayrılmak, kopmak
  • Split (v) Ayrılmak, kopmak
  • Spoil (v) Şımartmak, bozmak
  • Spontaneous (adj) İçten gelen, kendiliğinden olan, doğal
  • Spore (n) Spor, kaynak, köken
  • Spot (n) Nokta, benek, leke
  • Spout (v) Fışkırtmak, püskürtmek
  • Spread (v) Yaymak, sürmek, sermek
  • Spring (v) Sıçramak, fırlamak, yay gibi fırlamak
  • Sprinter (n) Yarışçı, sürat koşucusu
  • Spy (v) Gözlemek, casusluk etmek
  • Square (n) Kare
  • Stabilize (v) Dengelemek, dengede tutmak
  • Stable (adj) Dengeli, istikrarlı, sarsılmaz
  • Staff (n) Personel, kadro, kurmay
  • Stagger (v) Bocalamak, sendelemek, tökezlemek
  • Stagnant (adj) Durgun, hareketsiz, tembel
  • Stagnation (n) Durgunluk, hareketsizlik, kesatlık
  • Stake (n) Ortaya konan para, bahis
  • Stalemate (n) Pata (satranç), çıkmaz
  • Stammer (v) Kekelemek, kekeleyerek söylemek
  • Stand by (phr.v) Destek olmak, yardım etmek, askıya almak
  • Stand in for (phr.v) Yerine çalışmak, vekâlet etmek
  • Stand out (phr.v) Göze çarpmak, öne çıkmak
  • Staple (adj) Temel, başlıca, ana, esas
  • Starchy (adj) Nişastalı, karbonhidratlı
  • Stare (v) Gözlerini dikmek, gözünü dikmek
  • Startle (v) Ürkütmek, korkutmak
  • Starvation (n) Açlık, açlıktan kıvranma
  • Starve (v) Açlıktan kıvranmak, açlıktan ölmek
  • State (v) Belirtmek, ifade etmek, söylemek
  • Stature (n) Endam, önem, kişilik
  • Statute (n) Kanun, statü, yasa
  • Statutory (adj) Kanuni, yasal, meşru, resmi
  • Steadily (adv) Düzenli bir şekilde
  • Steady (adj) Sağlam, daimi, devamlı
  • Steep(adj) Sarp, dik, yalçın
  • Stem (n) Sap, gövde
  • Step down (phr.v) İstifa etmek
  • Step up (phr.v) Artmak, çıkmak, yükselmek
  • Stereotype (n) Klişe, basmakalıp söz
  • Sterilize (v) Sterilize etmek, mikroplardan arındırmak
  • Sternly (adv) Sert bir biçimde, sert sert
  • Stewardess (n) Hostes
  • Stick (v) Katlanmak, sokmak
  • Stick up for (phr.v) Desteklemek, savunmak
  • Stiff (adj) Sert, katı, koyu, yoğun
  • Stimulate (v) Teşvik etmek, özendirmek
  • Stipulate (v) Şartları belirlemek, şart koşmak
  • Stir (v) Kımıldatmak, hareket ettirmek
  • Stomach (n) Mide, karın
  • Storage (n) Depo, ambar, depolama, saklama
  • Storey (n) Kat
  • Storm (n) Fırtına
  • Story (n) Makale, öykü, hikâye
  • Stout (adj) Tıknaz, yiğit, kahraman
  • Straight (adv) Düz, doğru, dümdüz
  • Straightaway (adv) Derhal, hemen
  • Strain (n) Özellik, soy, ırk, yük
  • Strangle (v) Boğmak, boğarak öldürmek
  • Strap (n) Kayış, kemer, tasma, şerit
  • Strategy (n) Strateji, taktik, savaş bilimi
  • Streak (n) Işın, şimşek, düzensiz çizgi, damar
  • Stream (n) Akarsu, çay, dere, akın
  • Strength (n) Güç, kuvvet, derman
  • Strengthen (v) Güçlendirmek, kuvvetlendirmek
  • Stress (v) Vurgulamak, önemle belirtmek
  • Strew (v) Yaymak, serpmek, saçmak
  • Strict (adj) Sert, katı, sıkı, müsamahasız
  • Strike (n) Vurmak
  • String (n) Bağ, ip, kordon, sicim
  • Stringent (adj) Sıkı, dar, zorlayıcı
  • Strive (v) Uğraşmak, çabalamak
  • Structure (n) Yapı, bünye, bina
  • Struggle (v) Mücadele etmek, çabalamak
  • Stuff (n) Şey, eşya, madde, hammadde
  • Stun (v) Sersemletmek, afallatmak
  • Sub (pre) Alt, ast, aşağı
  • Subconscious (n) Bilinçaltı
  • Subdivide (v) Bölmek, bir kez daha bölmek
  • Subject (v) Mecbur etmek, boyun eğdirmek, maruz bırakmak
  • Submarine (n) Denizaltı
  • Submissive (adj) Uysal, itaatkâr, boyun eğen
  • Submit (v) Teslim etmek, sunmak
  • Subscription (n) Abone ücreti, aidat
  • Subsequent (adj) Sonraki, daha sonraki, müteakip
  • Subsequently (adv) Sonradan, daha sonra, sonra
  • Subsequently (adv) Sonradan, daha sonra, sonra
  • Subside (v) Alçalmak, çökmek, çökelmek, yatışmak
  • Subsidy (n) Devlet desteği, para yardımı
  • Substance (n) Madde, cisim
  • Substantial (adj) Önemli, gerçek, mevcut
  • Substitute (n) Yerine geçirmek, yerini almak
  • Substitution (n) Yerine geçme, yer değiştirme, değişiklik
  • Substratum (n) Temel, alt tabaka, taban
  • Subtle (adj) Hoş, tatlı, ince, incelikli
  • Suburb (n) Banliyö, varoş, kenar mahalle
  • Suburb (n) Banliyö, varoş, kenar mahalle
  • Subversive (adj) Yıkıcı, huzur bozucu, tahrip edici
  • Succeed (v) Başarmak
  • Success (n) Başarı
  • Successful (adj) Başarılı
  • Successive (n) Üst üste olan, peş peşe, ardışık
  • Succinct (adj) Kısa, özlü, az ve öz
  • Suck (v) Emmek, soğurmak, içine çekmek
  • Suddenly (adv) Aniden, Ansızın, birdenbire
  • Suffer (v) Acı çekmek, zarar görmek
  • Sufficient (adj) Yeterli, kâfi, yeter
  • Suffocate (v) Boğmak, boğulmak
  • Suggest (v) Önermek, teklif etmek
  • Suicide (n) İntihar, intihar eden kimse
  • Suit (n) Takım elbise
  • Suit (n) Takım elbise
  • Sullen (adj) Somurtkan, suratsız, aksi
  • Sum (n) Toplam, tutar, adet, yekun
  • Summarize (v) Özetlemek, kısaltmak
  • Summary (n) Özet, kısaltma
  • Summon (v) Çağırmak, çağırtmak, celp etmek
  • Sunlight (n) Güneş ışığı
  • Sunset (n) Gün batımı, güneşin batışı
  • Superficial (adj) Yüzeysel, iki boyutlu
  • Superficial (adj) Yüzeysel, iki boyutlu
  • Superficially (adv) Yüzeysel olarak
  • Superior (adj) Üst, üstün, yüksek
  • Superpower (n) Süper devlet, süper güç
  • Supersede (v) Yerini almak, yerine geçmek
  • Superstition (n) Batıl inanç, hurafe
  • Supervise (v) Gözetmek, nezaret etmek
  • Supplement (n) Ek, ilave, tamamlayıcı
  • Support (v) Tutmak, desteklemek
  • Supporter (n) Destek, destekçi
  • Suppose (v) Farz etmek, varsaymak
  • Suppress (v) Bastırmak, zapt etmek, durdurmak
  • Supremacy (n) Üstünlük, büyüklük, egemenlik
  • Supreme (adj) En yüksek, en üstün, yüce
  • Surely (adv) Elbette, muhakkak
  • Surface (n) Yüzey, dış görünüş
  • Surge (n) Taşma, kabarma, dalgalanma
  • Surgeon (n) Cerrah, operatör
  • Surgery (n) Cerrahlık, ameliyathane
  • Surgical (adj) Tıbbi, cerrahi
  • Surpass (v) Geçmek, aşmak, üstün olmak
  • Surplus (adj) Fazla, fazla olan, artan
  • Surprise (v) Sürpriz yapmak, şaşırtmak
  • Surrender (v) Teslim olmak, teslim etmek
  • Surround (v) Etrafını çevirmek, sarmak
  • Surrounding (adj) Çevreleyen, kuşatan, etrafını saran
  • Surveillance (n) Gözetim, gözetleme, gözaltı
  • Survey (v) Bakmak, incelemek, araştırmak
  • Survive (v) Yaşamayı sürdürmek, hayatta kalmak
  • Susceptible (adj) Hassas, duyarlı, alıngan
  • Suspect (v) Şüphe etmek, kuşkulanmak
  • Suspend (v) Asmak, askıya almak, ertelemek
  • Suspicious (adj) Şüpheli, kuşkucu, kuşkulu
  • Sustain (v) Desteklemek, taşımak, çekmek
  • Swallow (v) Yutmak
  • Swamp (n) Bataklık
  • Swell (v) Şişmek, kabarmak, büyümek
  • Swift (adj) Çevik, hızlı, süratli, çabuk geçen
  • Sympathy (n) Sempati, sevgi, ilgi, acıma
  • Synthesis (n) Sentez, bireşim
Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce R Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
R Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Rabies (n) Kuduz
  • Race (n) Yarış, ırk
  • Radiant (adj) Parlak, ışık saçan, ışıl ışıl
  • Radiate (v) Yaymak, saçmak, ışın yaymak
  • Radiation (n) Işın, yayılma, radyasyon
  • Radical (adj) Radikal, kökten, köklü, Köksel
  • Raft (adj) Yığın, büyük miktar, sal
  • Rag (v) Paçavra, çaput
  • Rage (n) Öfke, gazap
  • Raid (v) Hücum etmek, baskın yapmak
  • Raise (v) Yükseltmek, büyütmek
  • Random (adj) Rasgele, gelişigüzel, tesadüfi
  • Range (n) Sıra, dizi, mesafe
  • Ransom (n) Fidye, fidye ile kurtulma, kefaret
  • Rapid (adj) Çabuk, hızlı, seri
  • Rare (adj) Bulunmaz, nadir, ender
  • Rash (adj) Düşüncesiz, aceleci, sabırsız
  • Rate (n) Oran, kur, rayiç
  • Ratify (v) Onaylamak, tasdik etmek
  • Ration (n) İstihkak, yiyecek payı
  • Rational (adj) Mantıklı, oranlı, akla yatkın
  • Ravage (v) Mahvetmek, yıkmak
  • Ray (n) Işın, ışık huzmesi, iz
  • Reach (v) Ulaşmak, erişmek
  • React (v) Tepki vermek, tepkimek
  • Reaction (n) Tepki, reaksiyon
  • Reality (n) Gerçeklik, realite, gerçek
  • Rear (v) Büyütmek, kaldırmak, yetiştirmek
  • Reason (v) Düşünmek, muhakeme etmek
  • Reasonable (adj) Akla yatkın, mantıklı, makul
  • Reasonably (adv) Oldukça, makul bir şekilde
  • Rebel (v) İsyan etmek, başkaldırmak
  • Rebellious (adj) Asi, isyankâr, isyancı
  • Rebuke (v) Azarlamak, paylamak
  • Rebut (v) Çürütmek, aksini ispat etmek
  • Recall (v) Anımsamak, hatırlatmak
  • Receipt (n) Alındı, makbuz
  • Receive (v) Almak, teslim almak, kabul etmek
  • Recent (adj) Yeni, son, son günlerdeki
  • Recently (adv) Son zamanlarda, geçenlerde
  • Recession (n) Gerileme, durgunluk
  • Recipient (n) Alıcı, alan kimse
  • Reciprocate (v) Karşılık vermek, karşılıklı olmak
  • Recital (n) Resital, solist konseri
  • Recite (v) Ezberden okumak, ezbere anlatmak
  • Reckless (adj) Kayıtsız, pervasız, düşüncesiz
  • Reclaim (v) İadesini istemek, geri istemek, geri çağırmak
  • Recognize (v) Tanımak, farkına varmak
  • Recommend (v) Tavsiye etmek, önermek
  • Reconcile (v) Barıştırmak, arabuluculuk etmek
  • Reconnaissance (n) Keşif, arama
  • Record (n) Kayıt, kaset, rekor
  • Recover (v) İyileşmek, düzelmek, toplamak
  • Recovery (n) İyileşme, düzelme
  • Recreate (v) Canlandırmak
  • Recruit (v) İşe almak, askere almak, toplamak
  • Rectify (v) Düzeltmek, doğrultmak
  • Recurrent (adj) Tekrarlayan, yinelenen
  • Recycle (v) Geri dönüşümünü sağlamak
  • Redundant (adj) İhtiyaç fazlası, gereğinden fazla, gereksiz
  • Refer (v) Atıfta bulunmak, kastetmek, ima etmek
  • Refine (v) Rafine etmek, arıtmak
  • Reflect (v) Yansıtmak, aksettirmek
  • Reform (v) Reform yapmak, düzeltmek
  • Refrain (v) Kendini tutmak, kaçınmak, sakınmak
  • Refugee (n) Mülteci
  • Refute (v) Çürütmek, aksini ispatlamak
  • Regard (v) Dikkate almak, hesaba katmak, düşünülmek
  • Regime (n) Rejim, yönetim şekli, düzen
  • Region (n) Bölge, yöre
  • Register (v) Kayda geçirmek, kaydetmek
  • Regression (n) Geri çekilme, dönüş, gerileme
  • Regret (v) Üzülmek, pişman olmak
  • Regretful (adj) Pişman, üzgün, müteessir
  • Regular (adj) Düzenli
  • Regulate (v) Düzenlemek, düzenleme yapmak
  • Regulation (n) Düzenleme, düzene sokma, ayarlama
  • Regulatory (adj) Düzenleyici
  • Rehearse (v) Prova yapmak, tekrarlamak
  • Reign (v) Hüküm sürmek, egemen olmak
  • Reinforce (v) Güçlendirmek, takviye etmek
  • Reinforcement (n) Takviye, destek, güçlendirme
  • Reiterate (v) Tekrarlamak, yeniden yapmak
  • Reject (v) Reddetmek, geri çevirmek
  • Rejuvenate (v) Gençleştirmek, yenilemek
  • Relate (v) Bağlı olmak, ilgili olmak
  • Related to (phr.v) Ait , ile ilgili
  • Relation (n) İlişki, bağlantı, akraba
  • Relationship (n) İlişki, ilgi, bağ
  • Relative (n) Akraba, yakın, hısım
  • Relatively (adv) Nispeten
  • Relax (v) Rahatlamak, gevşemek, dinlenmek
  • Relay (v) Naklen yayın yapmak
  • Release (v) Serbest bırakmak, salıvermek
  • Relentless (adj) İnsafsız, acımasız, merhametsiz
  • Relevance (adj) İlgi, ilişki, alâka, uygunluk
  • Relevant (adj) Konu ile ilgili, alâkalı, uygun
  • Reliance (n) Güven, inanç, itimat
  • Relic (n) Kalıntı, eski eser, yadigâr
  • Relic (n) Kalıntı, eski eser, yadigâr
  • Relief (n) Rahatlama, sıkıntıdan kurtulma
  • Relieve (v) Rahatlatmak, dindirmek, hafifletmek
  • Religion (n) Din, inanç
  • Religious (adj) Dindar, inançlı, sofu
  • Relish (v) Tadına varmak, beğenmek
  • Reluctant (adj) İsteksiz, gönülsüz, ağırdan alan
  • Rely (v) İnanmak, güvenmek, itimat etmek
  • Rely on (phr.v) İnanmak, güvenmek, itimat etmek
  • Remain (v) Kalmak, durmak, geriye kalmak
  • Remark (v) Belirtmek, söylemek
  • Remarkable (adj) Dikkat çekici, göze çarpan
  • Remarkably (adv) Dikkate değer biçimde
  • Remedy (n) İlaç, tedavi, deva, çare
  • Remember (v) Hatırlamak, anımsamak
  • Remind (v) Hatırlatmak, andırmak
  • Reminiscent (adj) Hatırlayan, anan, hatırlatan
  • Remnant (n) Artık, kalıntı, bakiye
  • Remote (adj) Uzak, çok eski, çok uzak
  • Remove (v) Kaldırmak, çıkarmak
  • Render (v) Vermek, çevirmek, yorumlamak
  • Renovate (v) Yenilemek, tamir etmek, onarmak
  • Renown (n) Ün, şöhret, şan
  • Repeat (v) Tekrarlamak, tekrar etmek
  • Repetitive (adj) Tekrarlayan, tekrarlı
  • Replace (v) Değiştirmek, yerine koymak
  • Replica (n) Kopya, tıpatıp aynı, eşi
  • Replicate (v) Kopya etmek, aynını yapmak, tekrarlamak
  • Reply (v) Cevap vermek
  • Reportedly (adv) Söylendiğine göre
  • Represent (v) Temsil etmek
  • Reproduce (v) Çoğaltmak, kopyasını çıkarmak
  • Reptile (n) Sürüngen
  • Repulsive (adj) İtici, antipatik, iğrenç
  • Reputation (n) Ün, ad, şöhret, itibar
  • Repute (n) Ün, şöhret, ad, isim
  • Request (v) Rica etmek, istemek, talep etmek
  • Require (v) Gerektirmek, istemek
  • Rescue (v) Kurtarmak, muaf tutmak
  • Resemble (v) Benzemek
  • Resent (v) Alınmak, içerlemek, gücenmek
  • Reservation (n) Rezervasyon, yer ayırtma
  • Reserve (v) Tutmak, ayırtmak, rezerve ettirmek
  • Resident (n) Oturan, ikamet eden kimse
  • Residue (n) Artık, kalan, kalıntı
  • Resign (v) İstifa etmek
  • Resist (v) Direnmek, göğüs germek
  • Resistant (adj) Dirençli, dayanıklı
  • Resolutely (adv) Azimle, tereddütsüz
  • Resolve (v) Karar vermek, karara bağlamak
  • Resort (n) Dinlenme yeri, mesire, tatil yeri
  • Resource (n) Kaynak, çare
  • Respect (v) Saygı göstermek, saymak
  • Respond (v) Cevap vermek, yanıtlamak
  • Responsibility (n) Sorumluluk, mesuliyet, yükümlülük
  • Rest (v) Dinlenmek, mola vermek
  • Restless (adj) Huzursuz, kıpır kıpır
  • Restore (v) Yenileştirmek, eski haline getirmek
  • Restraint (n) Baskı, kısıtlama, engel
  • Restrict (v) Sınırlamak, kısıtlamak
  • Retail (n) Perakende satış, perakendecilik
  • Retain (v) Alıkoymak, tutmak, sürdürmek
  • Retard (v) Gelişmemek, geciktirmek
  • Retire (v) Emekli olmak
  • Retrieve (v) Geri almak, kavuşmak, telâfi etmek
  • Return (v) Dönmek, geri dönmek
  • Reuse (v) Tekrar kullanmak
  • Revelation (n) Açığa çıkarma, vahiy
  • Revenge (v) Öcünü almak, hıncını almak
  • Revenue (n) Gelir, devlet geliri
  • Reverberate (v) Yansımak, yankılanmak
  • Revert (v) Eski haline dönüştürmek
  • Revive (v) Canlandırmak, hayata döndürmek
  • Revoke (v) Yürürlükten kaldırmak, iptal etmek
  • Revolt (v) Başkaldırmak, isyan etmek
  • Revolution (n) Devir, devrim, ihtilal
  • Revolve (v) Dönmek, düşünüp taşınmak
  • Reward (n) Ödül, mükâfat
  • Rich (adj) Paralı, zengin, varlıklı
  • Rid (v) Kurtarmak, temizlemek
  • Ridicule (v) Alay etmek, gülmek
  • Ridiculous (adj) Gülünç, komik
  • Rife (adj) Yaygın, çok bulunan, salgın
  • Rigid (adj) Sert, katı, eğilmez
  • Rigorous (adj) Sert, sıkı, şiddetli
  • Rip off (phr.v) Kazıklamak, soymak
  • Ripe (adj) Olgun, olmuş, dinlendirilmiş
  • Rise (v) Kalkmak, yükselmek
  • Risk (v) Tehlikeye atmak, göze almak
  • Ritual (n) Dinsel tören, dini tören
  • Rival (n) Rakip, hasım
  • Rivalry (n) Rekabet, yarışma, çekişme
  • Rob (v) Soymak
  • Robbery (n) Hırsızlık, soygun
  • Robust (adj) Dinç, dirençli, kuvvetli
  • Role (n) Rol
  • Roof (n) Çatı, dam, motor kapağı
  • Roof (n) Çatı, dam, motor kapağı
  • Rotate (v) Dönmek, döndürmek
  • Rotten (adj) Çürümüş, çürük, bozuk
  • Round (adj) Yuvarlak, daire seklinde, küresel
  • Round off (phr.v) Tamamlamak, sonunu iyi bitirmek
  • Route (n) Rota, yol, hat, güzergâh
  • Row (n) Sıra, dizi ,tartışma
  • Rubbish (adj) Saçma, aptalca, kalitesiz, çöp
  • Ruin (v) Mahvetmek, bozmak
  • Rule (v) Yönetmek, hükmetmek
  • Rule out (phr.v) Kabul etmemek, çıkarmak, almamak
  • Run down (phr.v) Kötülemek, küçük düşürmek
  • Run in (phr.v) Uğramak
  • Run off (phr.v) Kaçmak, firar etmek
  • Run on (phr.v) Devam etmek, ilerlemek
  • Run out (phr.v) Bitirmek, tüketmek
  • Run out of (phr.v) Kalmamak , tükenmek
  • Run through (phr.v) Ayrıntılar üzerinde durmak
  • Run up (phr.v) Birden artmak, borcu artmak
  • Run up against (phr.v) Karşılaşmak, yüz yüze gelmek; tecrübe etmek
  • Rural (adj) Kırsal, köy yaşamına ait
  • Rush (v) Acele etmek, koşturmak
  • Rust (v) Paslanmak, pas lekesi olmak
  • Rustle (v) Gıcırdamak, hışırdamak
  • Ruthless (adj) Acımasız, merhametsiz, insafsız
Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce Q Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
Q Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Quake (v) Sarsılmak, sallanmak
  • Qualified (adj) Nitelikli, kısıtlı, vasıflı
  • Quality (n) Nitelik, kalite, vasıf
  • Quantity (n) Nicelik, miktar, sayı
  • Quarantine (n) Karantina
  • Quarrel (v) Kavga etmek, atışmak, çekişmek
  • Quarter (n) Çeyrek, dörtte birlik bölüm
  • Queen (n) Kraliçe, sultan, sevgili,
  • Query (v) Sorgulamak, sorguya çekmek
  • Quest (n) Arama, araştırma, soruşturma
  • Questionnaire (n) Anket, soru kâğıdı, soruşturma
  • Quick (adj) Çabuk, hızla, hızlı, şipşak
  • Quiet (adj) Sessiz, gürültüsüz, sakin
  • Quintessence (n) Öz, en özlü kısım, özünün özü
  • Quite (adv) Oldukça, epey
  • Quota (n) Kota, kontenjan, pay
  • Quote (v) Alıntı yapmak, aktarmak
Kategoriler
Toefl Sınav Kelimeleri

İngilizce P Harfi İle Başlayan Toefl Sınav Kelimeleri

TOEFL SINAV KELİMELERİ
P Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Pact (n) Pakt, anlaşma, sözleşme
  • Pan out (phr.v) Sonuç vermek, başarmak
  • Paradise (n) Cennet, Aden
  • Paradox (n) Mantıkla çelişen ama doğru olan söz, paradox
  • Paralyse (v) Felç etmek, aksatmak
  • Paralyze (v) Felç etmek, durdurmak, aksatmak
  • Parcel (n) Paket, koli, parsel
  • Partially (adv) Kısmen
  • Participant (n) Katılımcı, iştirakçi
  • Participate (v) Katılmak, ortak olmak, pay almak
  • Particle (n) Tanecik, molekül, parçacık
  • Particular (adj) Belli, belirli, özel, özgü
  • Particular (adj) Belli, belirli, özel, özgü
  • Particularly (adv) Özellikle, bilhassa, ayrıntılı olarak
  • Partition (n) Bölme, ayırma, taksim etme
  • Partly (adv) Kısmen
  • Pass away (phr.v) Vefat etmek, ölmek
  • Pass on (phr.v) İletmek, transfer etmek, aktarmak
  • Pass out (phr.v) Bayılmak
  • Pass over (phr.v) Görmezden gelmek
  • Passion (n) Hırs, ihtiras, tutku
  • Passionate (adj) Tutkulu, ihtiraslı, hırslı
  • Path (n) Yol, patika
  • Patient (adj) Sabırlı, hoşgörülü, dayanıklı
  • Pattern (n) Örnek, eşantiyon, şablon
  • Pay for (phr.v) Bir şeyin parasını ödemek
  • Peace (n) Barış, sulh, huzur, rahat
  • Peak (n) Zirve, doruk, tepe
  • Pearl (n) İnci, sedef
  • Peasant (n) Köylü
  • Peculiar (adj) Has, özgün, özel, acayip
  • Pedestrian (n) Yaya
  • Peel (v) Kabuğunu soymak, soymak
  • Penalty (n) Ceza, para cezası, penaltı
  • Penetrate (v) İçine girmek, sokulmak
  • Perceive (v) Algılamak, hissetmek, sezmek
  • Perception (n) Algılama, idrak, algı
  • Perch (v) Tünemek, konmak, oturmak
  • Perfect (adj) Mükemmel, kusursuz
  • Periodical (n) Dergi, mecmua
  • Perish (v) Ölmek, can vermek, çürümek
  • Permanent (adj) Sürekli, kalıcı, daimi
  • Permanently (adv) Daimi olarak, temelli olarak
  • Permit (v) İzin vermek, olanak vermek
  • Pernicious (adj) Zararlı, muzır, ölümcül
  • Perpetrate (v) Suç işlemek
  • Perpetual (adj) Sürekli, aralıksız, daimi
  • Perplex (v) Kafa karıştırmak, şaşırtmak
  • Persecute (v) Eziyet etmek, acı çektirmek
  • Persist (v) Devam etmek, sürdürmek, ısrar etmek
  • Persistent (adj) Devamlı, sürekli, kalıcı
  • Pert (adj) Şımarık, arsız
  • Pertain (v) Ait olmak, dair olmak, ilgili olmak
  • Pervade (v) Yayılmak, yaygınlaşmak
  • Pervasive (adj) Nüfuz eden, yaygın
  • Pesticide (n) Böcek zehri, zararlı bitki zehri
  • Phase (n) Safha, evre, faz, aşama
  • Phenomenon (n) Olgu, fenomen, algılanabilen şey
  • Phrase (n) Deyiş, ifade, tabir
  • Pick (v) Toplamak, koparmak, yolmak
  • Pick on (phr.v) Sataşmak, uğraşmak
  • Pick out (phr.v) Seçmek
  • Pick up (phr.v) Toplamak, koparmak, yolmak
  • Pile (v) Yığmak, istif etmek
  • Pilgrimage (n) Hac, hacılık, hac yolculuğu
  • Pin down (phr.v) Mecbur etmek, zorunlu kılmak
  • Pioneer (v) Çığır açmak, öncü olmak
  • Pistol (n) Tabanca
  • Pity (n) Merhamet, acıma, acınacak şey, üzücü
  • Plaintiff (n) Davacı, şikâyetçi
  • Plant (v) Dikmek, ekmek, koymak
  • Plausible (adj) Akla yakın, makul, mantıklı
  • Play back (phr.v) Banttan çalmak, kayıttan dinlemek
  • Play down (phr.v) Önemsememek
  • Play out (phr.v) Tükenmek, bitirmek
  • Play up (phr.v) Vurgulamak, üzerinde durmak
  • Pliable (adj) Bükülebilir, katlanır, esnek
  • Plot (n) Komplo, entrika, fesat
  • Pluck (v) Çekmek, sürüklemek
  • Plunder (v) Yağmalamak, talan etmek
  • Plunge (v) Daldırmak, batırmak, saplamak
  • Poignant (adj) Acı, dokunaklı, keskin
  • Point (v) Göstermek, işaret etmek
  • Point out (phr.v) Göstermek, işaret etmek
  • Pointless (adj) Anlamsız, manasız, saçma
  • Poison (v) Zehirlemek, zehir katmak
  • Poisonous (adj) Zehirli, fesat, kötü niyetli
  • Polar (adj) Kutup, kutupsal
  • Polish (v) Cilalamak, parlatmak, boyamak
  • Politician (n) Politikacı, devlet adamı
  • Poll (v) Oy vermek, kamuoyu yoklaması yapmak
  • Pollutant (n) Çevre kirliliğine yol açan madde
  • Pollute (v) Kirletmek, bozmak
  • Populate (v) İnsan yerleştirmek (doldurmak)
  • Population (n) Nüfus
  • Populous (n) Yoğun nüfuslu, kalabalık
  • Pore (n) Gözenek
  • Port (n) Liman
  • Portable (adj) Portatif, seyyar, taşınabilir
  • Portion (n) Porsiyon, pay, hisse, parça
  • Portray (v) Portresini yapmak, tasvir etmek
  • Pose (v) Poz vermek, tavır takınmak
  • Posit (v) Yerleştirmek, yerine koymak, öne sürmek
  • Possess (v) Sahip olmak, elinde bulundurmak
  • Possibility (n) Olasılık, ihtimal, olanak
  • Possible (adj) Olası, mümkün
  • Posterity (n) Gelecek kuşaklar, soy, nesil
  • Postpone (v) Ertelemek, tecil etmek
  • Postulate (v) Varsaymak, farz etmek
  • Postwar (adv) Savaş sonrası, savaştan sonraki
  • Potential (adj) Potansiyel, olası
  • Potentially (adv) Olabilir, mümkün olarak, potansiyel olarak
  • Pouch (n) Kese, torba, torbacık
  • Poverty (n) Yoksulluk, fakirlik
  • Poverty (n) Yoksulluk, fakirlik
  • Practically (adv) Hemen hemen, neredeyse
  • Practice (v) Uygulamak, pratik yapmak
  • Practitioner (n) Pratisyen, doktor
  • Prairie (n) Çayır, kır
  • Praise (v) Övmek, methetmek, şükretmek
  • Precarious (adj) Güvenilmez, belirsiz, tutarsız
  • Precaution (n) Önlem, tedbir
  • Precede (v) Önce gelmek, önce olmak
  • Precipitous (adj) Dik, sarp, aceleci, çabuk
  • Precise (adj) Tam, kesin, belirli, belli
  • Preconceive (v) Peşin hüküm vermek, önyargılı olmak
  • Predict (v) Önceden haber vermek, tahmin etmek
  • Predict (v) Önceden haber vermek, tahmin etmek
  • Predominant (adj) Üstün, baskın, ağır basan, hakim
  • Preface (n) Önsöz
  • Prefer (v) Tercih etmek, yeğlemek
  • Preferable (adj) Daha iyi, tercih edilir
  • Preference (n) Tercih, yeğ tutma
  • Pregnant (adj) Gebe, hamile, yaratıcı
  • Prehensile (adj) Kavrayabilen, tutma yeteneği olan
  • Prehistoric (adj) Tarih öncesi, tarih öncesine ait
  • Prehistoric (adj) Tarih öncesi, tarih öncesine ait
  • Prejudice (n) Önyargı, peşin hüküm
  • Preliminary (adj) Ön, ilk, başlangıç
  • Premium (n) Prim, ödül, ikramiye, kâr payı
  • Prepare (v) Hazırlamak, hazırlık yapmak
  • Preposterous (adj) Akıl almaz, mantıksız, akılsız
  • Prescribe (v) İlaç yazmak (doktor), reçete yazmak
  • Presence (n) Varlık, varoluş, tavır
  • Present (v) Sunmak, takdim etmek
  • Preserve (v) Korumak, muhafaza etmek
  • Preside (v) Başkanlık etmek, yönetmek
  • President (n) Başkan, cumhurbaşkanı
  • Press (v) Baskı yapmak, sıkıştırmak, bastırmak
  • Pressure (n) Baskı, zorlama, sıkıntı
  • Prestige (n) Prestij, saygınlık, itibar
  • Prestigious (adj) Prestijli, saygın, tanınmış
  • Presumably (adv) Herhalde, galiba, muhtemelen
  • Presume (v) Varsaymak, farz etmek, tahmin etmek
  • Pretend (v) Yalandan yapmak, numara yapmak
  • Pretty (adv) Epeyce, bayağı, çok
  • Prevail (v) Galip gelmek, yenmek, hüküm sürmek
  • Prevent (v) Önlemek, engel olmak
  • Previous (adj) Önceki, eski, evvelki
  • Prey (n) Hayvanın avı
  • Price (n) Fiyat, bedel, paha, eder
  • Pride (n) Gurur, kibirlilik
  • Primarily (adv) İlk olarak, öncelikle, başlıca
  • Prime (adj) En önemli, başlıca, asal
  • Primeval (adj) İlkel, ilk çağa ait
  • Primeval (adj) İlkel, ilk çağa ait
  • Primitive (adj) İlk, ilkel, ilk çağa ait
  • Prince (n) Prens, şehzade, hükümdar
  • Principal (adj) Baş, ana, asıl, esas
  • Principle (n) Prensip, ana, esas
  • Prior (adj) Önceki, eski, önce
  • Priority (n) Kıdem, öncelik
  • Privacy (n) Mahremiyet, kişiye özellik
  • Private (adj) Özel, kişisel, şahsi
  • Privately (adv) Özel olarak
  • Privately (adv) Özel olarak
  • Privilege (n) Ayrıcalık, imtiyaz, dokunulmazlık
  • Prize (n) Ödül, mükâfat, ikramiye
  • Probability (n) Olasılık, ihtimal
  • Probable (adj) Olası, mümkün, muhtemel
  • Probably (adv) Muhtemelen, olasılıkla, galiba
  • Probe (v) Deşmek, soruşturmak, araştırmak
  • Procedure (n) Prosedür, işlem, usul, muamele
  • Proceed (v) İlerlemek, devam etmek
  • Process (n) Yöntem, işlem, süreç
  • Proclaim (v) İlan etmek, duyurmak, bildirmek
  • Prodigious (adj) Müthiş, şaşılacak, olağanüstü
  • Produce (v) Üretmek
  • Production (n) Üretme, üretim, yapım
  • Productive (adj) Üretken, yaratıcı, verimli
  • Profession (n) İş, uzmanlık alanı, meslek
  • Profile (n) Profil, yüzün yandan görünüsü, kesit
  • Profit (n) Kâr, kazanç, getiri
  • Profound (adj) Derin, çok derin, bilge
  • Progress (v) İlerlemek, ileri gitmek
  • Prohibit (v) Yasaklamak, menetmek, yasak etmek
  • Prohibition (n) Yasaklama, yasak
  • Project (n) Proje, tasarı, plan
  • Proliferation (n) Çoğalma, üreme, tomurcuktan üreme
  • Prolific (adj) Doğurgan, çabuk üreyen
  • Prolong (v) Uzatmak, sürdürmek
  • Prominent (adj) Belirgin, belli, göze çarpan
  • Promote (v) Yükseltmek, terfi ettirmek
  • Prompt (v) Harekete geçirmek, teşvik etmek
  • Prone (adj) Eğimli, meyilli, yatkın
  • Proof (n) Kanıt, delil, ispat
  • Proper (adj) Tam, doğru dürüst, uygun
  • Property (n) Eşya, emlâk, mal, mülk
  • Proposal (n) Öneri, teklif, evlenme teklifi
  • Propose (v) Önermek, teklif etmek
  • Proprietor (n) Sahip, mal sahibi, mülk sahibi
  • Prosecute (v) Dava açmak, yürütmek, takip etmek
  • Prosecutor (n) Savcı
  • Prospect (n) Beklenti, olasılık, umut
  • Prosper (v) Başarılı olmak, başarmak
  • Prosperity (n) Zenginlik, refah, bolluk
  • Prosperous (adj) Başarılı, zengin, refah
  • Protagonist (n) Kahraman (hikâye), elebaşı
  • Protest (v) İtiraz etmek, protesto etmek
  • Provide (v) Sağlamak, karşılamak, temin etmek
  • Province (n) İl, vilâyet, uzmanlık alanı
  • Provocative (adj) Kışkırtan, tahrik eden
  • Provoke (v) Kışkırtmak, tahrik etmek, kızıştırmak
  • Prowl (v) Sinsice dolaşmak, fırsat kollamak
  • Proximity (n) Yakınlık, yakın olma
  • Psyche (n) Ruh, akıl
  • Psychology (n) Psikoloji, ruhbilim
  • Publication (n) Yayınlama, yayın, neşriyat
  • Publicity (n) Tanıtım, tanıtma, reklâm
  • Publicly (adv) Alenen, herkesin içinde
  • Publish (v) Yayınlamak, basmak
  • Pull (v) Çekmek, asılmak, yolmak
  • Pull down (phr.v) Sağlığını bozmak, yok etmek
  • Pull off (phr.v) Başarmak, elde etmek
  • Pull off (phr.v) Başarmak, elde etmek
  • Pull out (phr.v) Çekip çıkarmak, dışarı çekmek
  • Pull out of (phr.v) Çekip çıkarmak, dışarı çekmek
  • Pull over (phr.v) Arabayı kenara çekmek
  • Pull through (phr.v) Şifa bulmak, iyileşmek
  • Pull up (phr.v) Kısa bir süre durmak
  • Pulley (n) Makara, palanga, kasnak
  • Pulse (n) Nabız, nabız atışı
  • Pump (v) Pompalamak, şişirmek
  • Puncture (v) Patlatmak, delmek
  • Punish (v) Cezalandırmak, ceza vermek
  • Pure (adj) Saf, arı, katıksız
  • Purify (v) Arıtmak, temizlemek, saf hale getirmek
  • Purity (n) Saflık, temizlik, namus
  • Pursue (v) İzlemek, peşinde koşmak
  • Push (v) İtmek, itelemek, kakmak, zorlamak
  • Put across (phr.v) Taşımak, iletmek, götürmek
  • Put away (phr.v) Kenara koymak, biriktirmek, kaldırmak
  • Put down (phr.v) Rezil etmek, fırçalamak
  • Put forward (phr.v) Öne sürmek, iddia etmek
  • Put in (phr.v) Katmak, ilave etmek, eklemek
  • Put in for (phr.v) Başvurmak
  • Put off (phr.v) Ertelemek
  • Put on (phr.v) Giymek, takmak
  • Put out (phr.v) Söndürmek
  • Put out of (phr.v) Dışında bırakmak, hariç bırakmak
  • Put over (phr.v) Ertelemek, tecil etmek
  • Put pressure on (phr.v) Baskı yapmak, sıkıştırmak
  • Put through (phr.v) Telefonu bağlamak, bağlamak
  • Put up (phr.v) Misafir etmek, ağırlamak
  • Put up with (phr.v) Katlanmak, dayanmak, tahammül etmek
  • Puzzle (v) Şaşırtmak, kafasını karıştırmak