İçeriğe atla
P Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
- page (n) sayfa, yaprak
- paint (n) boya
- paint (v) boyamak
- painting (n) portre, tablo, resim
- pair (n) eş, çift, ikili
- paper (n) kağıt; gazete
- paragraph (n) paragraf
- parent (n) anne baba
- park (n) park
- park (v) park etmek
- part (n) kısım, bölüm, parça
- partner (n) ortak, eş
- party (n) parti, eğlence; taraf, grup
- passport (n) pasaport
- past (adj) geçmiş, bitmiş
- past (n) geçmis, geçmis zaman
- past (prep) …yı geçince, …dan sonra, …dan daha ötede
- pay (v) ödemek, ödeme yapmak
- pen (n) dolma kalem
- pencil (n) kurşun kalem
- people (n) insanlar; halk
- pepper (n) biber
- perfect (adj) mükemmel, kusursuz, ideal
- period (n) süre, dönem
- person (n) kişi, birey
- personal (adj) kişisel
- phone (n) telefon
- phone (v) telefon etmek, aramak
- photo (n) fotoğraf
- photograph (n) fotoğraf
- phrase (n) deyiş, ifade, tabir, tamlama
- piano (n) piyano
- picture (n) resim, görüntü
- piece (n) parça, tane, bir parça, kısım,eser
- pig (n) domuz
- pink (adj) pembe
- pink (n) pembe
- place (n) yer, konum
- plan (n) plan, tasarı
- plan (v) planlamak, tasarlamak
- plane (n) uçak
- plant (n) bitki; fabrika
- play (n) oyun
- play (v) oynamak; (müzik aleti) çalmak
- player (n) oyuncu
- please (excl) lütfen
- point (n) nokta; husus, sorun
- police (n) polis (teşkilatı)
- policeman (n) polis
- pool (n) havuz, gölcük, gölet
- poor (adj) fakir; kötü, vasıfsız; zavallı
- popular (adj) ünlü, popüler
- positive (adj) faydalı , yararlı, olumlu
- possible (adj) olası, mümkün
- post (n) posta; iş
- post (v) postalamak
- potato (n) patates
- pound (n) pound, sterlin
- practice (n) çalışma, uygulama, idman, pratik
- practise (v) alıştırma yapmak, uygulamak, uygulama yapmak, çalısmak
- prefer (v) tercih etmek, yeğlemek
- prepare (v) hazırlamak, hazırlanmak, hazırlık yapmak
- present (adj) şu anki; var, mevcut, bulunan
- present (n) hediye; bugün, şu an
- pretty (adj) hoş, güzel, sevimli
- pretty (adv) oldukça, epey
- price (n) fiyat; bedel
- probably (adv) muhtemelen, olasılıkla, galiba
- problem (n) sorun, mesele
- product (n) ürün, mahsul, sonuç
- programme (n) program
- project (n) proje, tasarı, plan
- purple (adj) mor
- purple (n) mor rengi
- put (v) koymak
A2 Seviyesi Kelimeler
- pack (v) paketlemek, sarmak, toplanmak, doluşmak
- pain (n) ağrı, acı, azap
- painter (n) ressam
- palace (n) palas, saray
- pants (n) pantolon
- parking (n) araç park etme, araç parkı
- particular (adj) belli, belirli, özel, özgü, özel
- pass (v) geçmek, başarmak
- passenger (n) yolcu
- past (adv) …dan geçip giderek, geçe (saat), kullanım tarihi geçmiş
- patient (n) hasta
- pattern (n) örnek, eşantiyon, şablon, tarz, şekil
- pay (n) ödeme; maaş
- peace (n) barış, sulh, huzur, rahat
- penny (n) peni, sent
- per (prep) her biri, başına
- per cent (adj) yüzde, …lik
- per cent (adv) yüzde, yüzdelik, yüzde olarak
- per cent (n) yüzde, oran
- perform (v) yapmak, yerine getirmek, uygulamak, sergilemek
- perhaps (adv) belki, muhtemelen
- permission (n) izin, müsaade
- personality (n) kişilik, karakter
- pet (n) ev hayvanı, evcil hayvan
- petrol (n) benzin
- photograph (v) fotoğraf çekmek
- physical (adj) fiziki, bedensel
- physics (n) fizik
- pick (v) toplamak, koparmak, yolmak, seçmek
- pilot (n) pilot
- planet (n) gezegen
- plant (v) dikmek, yerleştirmek
- plastic (adj) plastik
- plastic (n) plastik
- plate (n) tabak, levha
- platform (n) sahne, platform
- please (v) memnun etmek
- pleased (adj) mutlu, memnun
- pocket (n) cep, göz, kısım
- polite (adj) kibar, nazik, terbiyeli, ince
- pollution (n) kirlenme, kirletme, kirlilik
- pop (adj) pop
- pop (n) pop müziği
- population (n) nüfus
- position (n) durum, konum, yer
- possession (n) mal mülk, sahip olma
- possibility (n) olasılık, ihtimal, olanak
- poster (n) afiş
- power (n) güç, kuvvet; yetki, iktidar
- predict (v) önceden haber vermek, tahmin etmek
- present (v) sunmak, vermek
- president (n) başkan, cumhurbaşkanı
- prevent (v) önlemek, engel olmak, alıkoymak
- print (v) basmak, yayımlamak
- printer (n) yazıcı, matbaacı
- prison (n) hapishane, cezaevi, kodes
- prize (n) ödül, mükâfat, ikramiye
- process (n) yöntem, işlem, süreç
- produce (v) üretmek, yapmak, neden olmak
- professional (adj) mesleki, profesyonel
- professor (n) profesör
- profile (n) profil, biyografi, yüzün yandan görünüsü, kesit
- program (n) program
- progress (n) gelişme, ilerleme
- promise (n) söz, vaat; gelecek
- promise (v) söz vermek, vaat etmek
- pronounce (v) telâffuz etmek, sesletmek
- protect (v) korumak, gözetmek
- provide (v) sağlamak, karşılamak, temin etmek
- pub (n) meyhane, bar
- public (adj) umumi, ortak
- public (n) kamu, kamusal, halk
- publish (v) yayınlamak, basmak
- pull (v) çekmek, asılmak
- purpose (n) amaç, maksat, niyet
- push (v) itmek, zorlamak
B1 Seviyesi Kelimeler
- pack (n) kutu, paket; sürü
- package (n) bohça, paket, koli, kutu
- painful (adj) acıtan, ağrıtan, eziyetli, ağrılı
- pale (adj) sararmış, soluk, solgun, uçuk
- pan (n) tencere, tava
- participate (v) katılmak, ortak olmak, pay almak
- particularly (adv) özellikle, bilhassa, ayrıntılı olarak
- pass (n) geçiş, pas
- passion (n) hırs, ihtiras, tutku, merak
- path (n) patika, yol, rota
- payment (n) ödeme, ücret
- peaceful (adj) huzurlu, sakin, barıssever, barışcıl
- percentage (n) yüzde, yüzdesi, oran
- perfectly (adv) kusursuzca, tamamen
- performance (n) gösteri, oyun, performans
- personally (adv) şahsen, kişisel olarak, bana göre
- persuade (v) ikna etmek, razı etmek, kandırmak
- photographer (n) fotoğrafçı
- photography (n) fotoğrafçılık sanatı
- pin (n) dikiş iğnesi, toka
- pin (v) iğnelemek, iliştirmek
- pipe (n) boru; pipo
- place (v) koymak, yerleştirmek
- planning (n) planlama
- pleasant (adj) hoş, güzel, iç açıcı
- pleasure (n) keyif, zevk, memnuniyet
- plenty (pron) bol, çok, yeterli, bolca
- plot (n) konu, komplo, entrika, fesat
- plus (prep) artı, ilaveten, artı olarak; fazladan
- poem (n) şiir
- poet (n) şair
- poetry (n) şiir
- point (v) göstermek, işaret etmek
- poison (n) zehir
- poison (v) zehirlemek
- poisonous (adj) zehirli, fesat, kötü niyetli
- policy (n) politika, siyaset, plan
- political (adj) politik, siyasal, siyasi
- politician (n) politikacı, siyasetçi
- politics (n) politika, siyaset
- port (n) liman, iskele
- portrait (n) portre, resim, vesikalık fotoğraf
- possibly (adv) muhtemelen
- pot (n) kap, çömlek
- pour (v) dökmek, akıtmak, boşaltmak
- poverty (n) yoksulluk, fakirlik
- powder (n) toz, pudra
- powerful (adj) etkili, güçlü
- practical (adj) uygulamalı, kullanışlı
- pray (v) dua etmek
- prayer (n) dua
- prediction (n) tahmin
- prepared (adj) hazır
- presentation (n) sunum, sergileme
- press (n) basın, matbaa
- press (v) basmak, bastırmak, baskı yapmak, sıkıştırmak; üstelemek, zorlamak
- pressure (n) baskı, zorlama, sıkıntı, basınç
- pretend (v) yalandan yapmak, numara yapmak, gibi davranmak, taslamak
- previous (adj) önceki, eski, evvelki
- previously (adv) eskiden, önceden
- priest (n) papaz
- primary (adj) ilk, biri, başlıca, ana, temel, asıl
- prince (n) prens, şehzade, hükümdar
- princess (n) prenses
- printing (n) matbaacılık, baskıcılık
- prisoner (n) mahkûm, hükümlü
- private (adj) özel, gizli, şahsi, kişisel
- producer (n) üretici, yapımcı
- production (n) üretme, üretim, yapım
- profession (n) iş, uzmanlık alanı, meslek
- profit (n) kâr, kazanç, getiri, fayda
- program (v) (bilgisayar) programlamak, program yapmak
- promote (v) yükseltmek, terfi ettirmek, ilerletmek
- proper (adj) tam, doğru dürüst, uygun, yerinde, düzgün
- properly (adv) düzgün bir şekilde, doğru dürüst, güzelce
- property (n) eşya, emlâk, mal, mülk, özellik
- protest (n) protesto
- protest (v) itiraz etmek, protesto etmek
- proud (adj) gururlu, onurlanmış, gurur verici
- prove (v) kanıtlamak, ispat etmek
- pull (n) çekiş, çekim
- punish (v) cezalandırmak, ceza vermek
- punishment (n) ceza, cezalandırma, sert davranma
- push (n) itiş kakış, itme, itekleme
B2 Seviyesi Kelimeler
- pace (n) hız, sürat
- pace (v) hızını ayarlamak
- package (v) paketlemek
- packet (n) paket, bohça, çıkın
- palm (n) avuç içi; palmiye
- panel (n) panel, levha, pano
- panic (n) panik, korku
- parade (n) geçit töreni
- parallel (adj) benzer, paralel
- parallel (n) benzerlik, paralellik
- parliament (n) parlamento
- part-time (adj) yarım günlük, part time
- participant (n) katılımcı, iştirakçi
- participation (n) katılım
- partly (adv) kısmen
- partnership (n) ortaklık, işbirliği
- passage (n) geçiş, bölüm
- passionate (adj) tutkulu, ihtiraslı, hırslı
- password (n) parola, şifre
- patience (n) sabır, tahammül
- patient (adj) sabırlı, hoşgörülü, dayanıklı
- pause (n) duraklama
- pause (v) ara / fasıla vermek, durmak, duraklamak
- peer (n) eş, akran
- penalty (n) ceza, para cezası, penaltı
- pension (n) emekli maaşı, emekli
- perceive (v) algılamak, hissetmek, sezmek
- perception (n) algılama, idrak, algı
- permanent (adj) sürekli, kalıcı, daimi
- permanently (adv) daimi olarak, temelli olarak, kalıcı bir şekilde
- permit (n) izin, ruhsat
- permit (v) izin vermek, olanak vermek
- perspective (n) bakış açısı, çizim
- phase (n) safha, evre, faz, aşama
- phenomenon (n) olgu, fenomen, algılanabilen şey, olay
- philosophy (n) felsefe
- pick (n) murç, kazma
- picture (v) kafasında canlandırmak
- pile (n) yığın, küme
- pile (v) yığmak, istif etmek, birikmek
- pill (n) hap, ilaç
- pitch (n) spor sahası, derece, aşama, perde, saha
- pity (n) merhamet, acıma, acınacak şey, üzücü
- placement (n) yerleştirme
- plain (adj) yalın, sade, düz, açık
- plot (v) komplo kurmak
- plus (adj) ve üstü
- plus (conj) ayrıca, ve de
- plus (n) artı, fazlalık
- pointed (adj) sivri, sivri uçlu
- popularity (n) popülarite, rağbet
- portion (n) porsiyon, pay, hisse, parça
- pose (v) poz vermek, tavır takınmak, sebep olmak, teşkil etmek
- position (v) yerleştirmek, koymak
- positive (n) pozitif
- possess (v) sahip olmak, elinde bulundurmak
- potential (adj) muhtemel, potansiyel, olası
- potential (n) güç, potansiyel
- potentially (adv) imkan dahilinde, olabilir, mümkün olarak, potansiyel olarak
- power (v) güç sağlamak
- praise (n) övgü, yüceltme
- praise (v) övmek, methetmek, şükretmek, yüceltmek
- precede (v) -den önce gelmek, önce olmak
- precious (adj) kıymetli, değerli
- precise (adj) tam, kesin, belirli, belli
- precisely (adv) tam olarak
- predictable (adj) tahmin edilebilir
- preference (n) tercih, yeğ tutma
- pregnant (adj) gebe, hamile, yaratıcı
- preparation (n) hazırlık
- presence (n) varlık, var olma, varoluş, tavır
- preserve (v) korumak, muhafaza etmek
- price (v) fiyatlandırmak
- pride (n) gurur, kibirlilik, övünç
- primarily (adv) ilk olarak, öncelikle, başlıca
- prime (adj) en önemli, başlıca, asal, birinci
- principal (adj) baş, ana, asıl, esas
- principle (n) ilke, prensip, ana, esas
- print (n) baskı; iz
- prior (adj) -den önce, önceki, eski, önce
- priority (n) kıdem, öncelik
- privacy (n) mahremiyet, kişiye özellik, özel hayat, gizlilik
- probability (n) olasılık, ihtimal
- probable (adj) olası, mümkün, muhtemel
- procedure (n) prosedür, işlem, usul, muamele, yol, yöntem
- proceed (v) ilerlemek, devam etmek
- process (v) işlemek
- produce (n) ürün, mahsül
- professional (n) profesyonel
- programming (n) programlama
- progress (v) gelişmek, ilerlemek, ileri gitmek
- progressive (adj) gelişen, ilerleyen
- prohibit (v) yasaklamak, menetmek, yasak etmek
- project (v) tasarlamak
- promising (adj) umut vaadeden
- promotion (n) reklâm, tanıtım, terfi, artırma, ilerleme
- prompt (v) sebep olmak, harekete geçirmek, teşvik etmek
- proof (n) kanıt, delil, ispat
- proportion (n) oran, nispet, pay, kesim
- proposal (n) öneri, teklif, evlenme teklifi
- propose (v) önermek, teklif etmek, sunmak
- prospect (n) beklenti, olasılık, umut, ihtimal
- protection (n) koruma, muhafaza, himaye
- protein (n) protein
- protester (n) protestocu
- psychological (adj) psikolojik, ruhsal
- psychologist (n) psikolog, ruh bilimci
- psychology (n) psikoloji, ruhbilim
- publication (n) yayınlama, yayın, neşriyat
- publicity (n) tanıtım, tanıtma, reklâm
- publishing (n) yayıncılık
- punk (n) pank, pank müziği
- pupil (n) öğrenci
- purchase (n) satın alma
- purchase (v) satın almak, elde etmek, kazanmak
- pure (adj) saf, arı, katıksız, katkısız
- purely (adv) tamamen, sadece
- pursue (v) izlemek, peşinde koşmak, takip etmek
- pursuit (n) kovalama, takip, araştırma
- puzzle (n) bulmaca
C1 Seviyesi Kelimeler
- pad (n) bloknot; tampon
- parameter (n) parametre
- parental (adj) anne babaya ilişkin
- parish (n) kilise bölgesi
- parliamentary (adj) parlamentoya ait
- partial (adj) kısmi, tam olmayan, taraflı
- partially (adv) kısmen
- passing (n) geçiş, geçme, intikal; ölüm, vefat
- passive (adj) pasif
- pastor (n) protestan kilisesi papazı, pastör
- patch (n) yama
- patent (n) buluş belgesi
- pathway (n) patika, yaya geçidi
- patrol (n) devriye
- patrol (v) devriye gezmek
- patron (n) patron, efendi
- peak (n) zirve, doruk, tepe, en üst seviye, zirve
- peasant (n) köylü, çiftçi
- peculiar (adj) has, özgün, özel, acayip, tuhaf, garip
- persist (v) devam etmek, sürdürmek, ısrar etmek, sürmek
- persistent (adj) devamlı, sürekli, kalıcı, ısrarcı
- personnel (n) kadro, personel
- petition (n) dilekçe
- philosopher (n) filozof
- philosophical (adj) felsefi
- physician (n) hekim, doktor
- pioneer (n) öncü
- pioneer (v) çığır açmak, öncü olmak
- pipeline (n) boru hattı
- pirate (n) korsan
- pit (n) çukur, delik
- plea (n) (mahkeme) davalı beyanı, yalvarma, yakarma, rica
- plead (v) (mahkeme) iddia etmek, beyan etmek; yalvarmak, rica etmek
- pledge (n) söz, taahhüt
- pledge (v) söz vermek, yemin etmek
- plug (n) priz, tıpa, tıkaç, fiş
- plug (v) fişe takmak
- plunge (v) daldırmak, batırmak, saplamak, düşmek
- pole (n) kutup
- poll (n) anket, araştırma
- pond (n) gölet, gölcük, havuz
- pop (v) patlatmak
- portfolio (n) çalışmaların bir arada toplandığı dosya/klasör/koleksiyon
- portray (v) portresini yapmak, tasvir etmek, betimlemek, canlandırmak
- post-war (adj) savaş sonrası
- postpone (v) ertelemek, tecil etmek
- practitioner (n) pratisyen, doktor, avukat
- preach (v) öğüt vermek, vaaz vermek
- precedent (n) örnek, emsal
- precision (n) doğruluk, tamlık
- predator (n) yırtıcı hayvan
- predecessor (n) selef, önceki kişi
- predominantly (adv) çoğunlukla
- pregnancy (n) hamilelik
- prejudice (n) önyargı, peşin hüküm
- preliminary (adj) başlangıç, giriş, ön, ilk
- premier (adj) en iyi ve en önemli olan; ilk, baş, birinci, asıl
- premise (n) varsayım, hipotez
- premium (n) prim, ödül, ikramiye, kâr payı, ek ödeme
- prescribe (v) ilaç yazmak (doktor), reçete yazmak
- prescription (n) reçete, ilaç yazma, emir
- presently (adv) şu anda
- preservation (n) koruma, muhafaza
- preside (v) başkanlık etmek, yönetmek
- presidency (n) başkanlık
- presidential (adj) başkanlıkla ilgili
- prestigious (adj) prestijli, saygın, tanınmış, itibarlı
- presumably (adv) herhalde, galiba, muhtemelen, tahminen
- presume (v) varsaymak, farz etmek, tahmin etmek, sanmak
- prevail (v) galip gelmek, yenmek, hüküm sürmek, yaygın olmak
- prevalence (n) yaygınlık
- prevention (n) önlem, koruma
- prey (n) hayvanın avı, av
- principal (n) müdür
- privatization (n) özelleştirme
- privilege (n) ayrıcalık, imtiyaz, dokunulmazlık
- probe (n) sonda, araştırma, soruşturma, tetkik, inceleme
- probe (v) araştırmak, soruşturmak, tetkik etmek
- problematic (adj) sorunlu, tartışmalı
- proceeding (n) konferans, gidiş, muamele
- proceeds (n) kazanç, hasılat, gelir
- processing (n) işlem
- processor (n) işlemci
- proclaim (v) ilan etmek, duyurmak, bildirmek
- productive (adj) üretken, yaratıcı, verimli
- productivity (n) üretkenlik
- profitable (adj) kârlı
- profound (adj) derin, çok derin, bilge, şiddetli
- projection (n) tasarlama, tasarım, tahmin, yansıma, gösterim, projeksiyon
- prominent (adj) belirgin, belli, göze çarpan, önemli, seçkin
- pronounced (adj) belirgin, belli, açık, bariz, ortada
- propaganda (n) propaganda
- proposition (n) teklif, öneri
- prosecute (v) dava açmak, yürütmek, takip etmek
- prosecution (n) dava, kovuşturma
- prosecutor (n) savcı
- prospective (adj) beklenen, olası
- prosperity (n) zenginlik, refah, bolluk
- protective (adj) koruyucu
- protocol (n) protokol
- province (n) il, vilâyet, uzmanlık alanı
- provincial (adj) taşralı
- provision (n) temin, koşul
- provoke (v) kışkırtmak, tahrik etmek, kızıştırmak
- psychiatric (adj) psikiyatrik
- pulse (n) nabız, nabız atışı
- pump (n) pompa
- pump (v) pompalamak, şişirmek
- punch (n) yumruk, yumruklama
- punch (v) yumruklamak, zımbalamak