Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English P Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 5000
P Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
  • page (n) sayfa, yaprak
  • paint (n) boya
  • paint (v) boyamak
  • painting (n) portre, tablo, resim
  • pair (n) eş, çift, ikili
  • paper (n) kağıt; gazete
  • paragraph (n) paragraf
  • parent (n) anne baba
  • park (n) park
  • park (v) park etmek
  • part (n) kısım, bölüm, parça
  • partner (n) ortak, eş
  • party (n) parti, eğlence; taraf, grup
  • passport (n) pasaport
  • past (adj) geçmiş, bitmiş
  • past (n) geçmis, geçmis zaman
  • past (prep) …yı geçince, …dan sonra, …dan daha ötede
  • pay (v) ödemek, ödeme yapmak
  • pen (n) dolma kalem
  • pencil (n) kurşun kalem
  • people (n) insanlar; halk
  • pepper (n) biber
  • perfect (adj) mükemmel, kusursuz, ideal
  • period (n) süre, dönem
  • person (n) kişi, birey
  • personal (adj) kişisel
  • phone (n) telefon
  • phone (v) telefon etmek, aramak
  • photo (n) fotoğraf
  • photograph (n) fotoğraf
  • phrase (n) deyiş, ifade, tabir, tamlama
  • piano (n) piyano
  • picture (n) resim, görüntü
  • piece (n) parça, tane, bir parça, kısım,eser
  • pig (n) domuz
  • pink (adj) pembe
  • pink (n) pembe
  • place (n) yer, konum
  • plan (n) plan, tasarı
  • plan (v) planlamak, tasarlamak
  • plane (n) uçak
  • plant (n) bitki; fabrika
  • play (n) oyun
  • play (v) oynamak; (müzik aleti) çalmak
  • player (n) oyuncu
  • please (excl) lütfen
  • point (n) nokta; husus, sorun
  • police (n) polis (teşkilatı)
  • policeman (n) polis
  • pool (n) havuz, gölcük, gölet
  • poor (adj) fakir; kötü, vasıfsız; zavallı
  • popular (adj) ünlü, popüler
  • positive (adj) faydalı , yararlı, olumlu
  • possible (adj) olası, mümkün
  • post (n) posta; iş
  • post (v) postalamak
  • potato (n) patates
  • pound (n) pound, sterlin
  • practice (n) çalışma, uygulama, idman, pratik
  • practise (v) alıştırma yapmak, uygulamak, uygulama yapmak, çalısmak
  • prefer (v) tercih etmek, yeğlemek
  • prepare (v) hazırlamak, hazırlanmak, hazırlık yapmak
  • present (adj) şu anki; var, mevcut, bulunan
  • present (n) hediye; bugün, şu an
  • pretty (adj) hoş, güzel, sevimli
  • pretty (adv) oldukça, epey
  • price (n) fiyat; bedel
  • probably (adv) muhtemelen, olasılıkla, galiba
  • problem (n) sorun, mesele
  • product (n) ürün, mahsul, sonuç
  • programme (n) program
  • project (n) proje, tasarı, plan
  • purple (adj) mor
  • purple (n) mor rengi
  • put (v) koymak
A2 Seviyesi Kelimeler
  • pack (v) paketlemek, sarmak, toplanmak, doluşmak
  • pain (n) ağrı, acı, azap
  • painter (n) ressam
  • palace (n) palas, saray
  • pants (n) pantolon
  • parking (n) araç park etme, araç parkı
  • particular (adj) belli, belirli, özel, özgü, özel
  • pass (v) geçmek, başarmak
  • passenger (n) yolcu
  • past (adv) …dan geçip giderek, geçe (saat), kullanım tarihi geçmiş
  • patient (n) hasta
  • pattern (n) örnek, eşantiyon, şablon, tarz, şekil
  • pay (n) ödeme; maaş
  • peace (n) barış, sulh, huzur, rahat
  • penny (n) peni, sent
  • per (prep) her biri, başına
  • per cent (adj) yüzde, …lik
  • per cent (adv) yüzde, yüzdelik, yüzde olarak
  • per cent (n) yüzde, oran
  • perform (v) yapmak, yerine getirmek, uygulamak, sergilemek
  • perhaps (adv) belki, muhtemelen
  • permission (n) izin, müsaade
  • personality (n) kişilik, karakter
  • pet (n) ev hayvanı, evcil hayvan
  • petrol (n) benzin
  • photograph (v) fotoğraf çekmek
  • physical (adj) fiziki, bedensel
  • physics (n) fizik
  • pick (v) toplamak, koparmak, yolmak, seçmek
  • pilot (n) pilot
  • planet (n) gezegen
  • plant (v) dikmek, yerleştirmek
  • plastic (adj) plastik
  • plastic (n) plastik
  • plate (n) tabak, levha
  • platform (n) sahne, platform
  • please (v) memnun etmek
  • pleased (adj) mutlu, memnun
  • pocket (n) cep, göz, kısım
  • polite (adj) kibar, nazik, terbiyeli, ince
  • pollution (n) kirlenme, kirletme, kirlilik
  • pop (adj) pop
  • pop (n) pop müziği
  • population (n) nüfus
  • position (n) durum, konum, yer
  • possession (n) mal mülk, sahip olma
  • possibility (n) olasılık, ihtimal, olanak
  • poster (n) afiş
  • power (n) güç, kuvvet; yetki, iktidar
  • predict (v) önceden haber vermek, tahmin etmek
  • present (v) sunmak, vermek
  • president (n) başkan, cumhurbaşkanı
  • prevent (v) önlemek, engel olmak, alıkoymak
  • print (v) basmak, yayımlamak
  • printer (n) yazıcı, matbaacı
  • prison (n) hapishane, cezaevi, kodes
  • prize (n) ödül, mükâfat, ikramiye
  • process (n) yöntem, işlem, süreç
  • produce (v) üretmek, yapmak, neden olmak
  • professional (adj) mesleki, profesyonel
  • professor (n) profesör
  • profile (n) profil, biyografi, yüzün yandan görünüsü, kesit
  • program (n) program
  • progress (n) gelişme, ilerleme
  • promise (n) söz, vaat; gelecek
  • promise (v) söz vermek, vaat etmek
  • pronounce (v) telâffuz etmek, sesletmek
  • protect (v) korumak, gözetmek
  • provide (v) sağlamak, karşılamak, temin etmek
  • pub (n) meyhane, bar
  • public (adj) umumi, ortak
  • public (n) kamu, kamusal, halk
  • publish (v) yayınlamak, basmak
  • pull (v) çekmek, asılmak
  • purpose (n) amaç, maksat, niyet
  • push (v) itmek, zorlamak
B1 Seviyesi Kelimeler
  • pack (n) kutu, paket; sürü
  • package (n) bohça, paket, koli, kutu
  • painful (adj) acıtan, ağrıtan, eziyetli, ağrılı
  • pale (adj) sararmış, soluk, solgun, uçuk
  • pan (n) tencere, tava
  • participate (v) katılmak, ortak olmak, pay almak
  • particularly (adv) özellikle, bilhassa, ayrıntılı olarak
  • pass (n) geçiş, pas
  • passion (n) hırs, ihtiras, tutku, merak
  • path (n) patika, yol, rota
  • payment (n) ödeme, ücret
  • peaceful (adj) huzurlu, sakin, barıssever, barışcıl
  • percentage (n) yüzde, yüzdesi, oran
  • perfectly (adv) kusursuzca, tamamen
  • performance (n) gösteri, oyun, performans
  • personally (adv) şahsen, kişisel olarak, bana göre
  • persuade (v) ikna etmek, razı etmek, kandırmak
  • photographer (n) fotoğrafçı
  • photography (n) fotoğrafçılık sanatı
  • pin (n) dikiş iğnesi, toka
  • pin (v) iğnelemek, iliştirmek
  • pipe (n) boru; pipo
  • place (v) koymak, yerleştirmek
  • planning (n) planlama
  • pleasant (adj) hoş, güzel, iç açıcı
  • pleasure (n) keyif, zevk, memnuniyet
  • plenty (pron) bol, çok, yeterli, bolca
  • plot (n) konu, komplo, entrika, fesat
  • plus (prep) artı, ilaveten, artı olarak; fazladan
  • poem (n) şiir
  • poet (n) şair
  • poetry (n) şiir
  • point (v) göstermek, işaret etmek
  • poison (n) zehir
  • poison (v) zehirlemek
  • poisonous (adj) zehirli, fesat, kötü niyetli
  • policy (n) politika, siyaset, plan
  • political (adj) politik, siyasal, siyasi
  • politician (n) politikacı, siyasetçi
  • politics (n) politika, siyaset
  • port (n) liman, iskele
  • portrait (n) portre, resim, vesikalık fotoğraf
  • possibly (adv) muhtemelen
  • pot (n) kap, çömlek
  • pour (v) dökmek, akıtmak, boşaltmak
  • poverty (n) yoksulluk, fakirlik
  • powder (n) toz, pudra
  • powerful (adj) etkili, güçlü
  • practical (adj) uygulamalı, kullanışlı
  • pray (v) dua etmek
  • prayer (n) dua
  • prediction (n) tahmin
  • prepared (adj) hazır
  • presentation (n) sunum, sergileme
  • press (n) basın, matbaa
  • press (v) basmak, bastırmak, baskı yapmak, sıkıştırmak; üstelemek, zorlamak
  • pressure (n) baskı, zorlama, sıkıntı, basınç
  • pretend (v) yalandan yapmak, numara yapmak, gibi davranmak, taslamak
  • previous (adj) önceki, eski, evvelki
  • previously (adv) eskiden, önceden
  • priest (n) papaz
  • primary (adj) ilk, biri, başlıca, ana, temel, asıl
  • prince (n) prens, şehzade, hükümdar
  • princess (n) prenses
  • printing (n) matbaacılık, baskıcılık
  • prisoner (n) mahkûm, hükümlü
  • private (adj) özel, gizli, şahsi, kişisel
  • producer (n) üretici, yapımcı
  • production (n) üretme, üretim, yapım
  • profession (n) iş, uzmanlık alanı, meslek
  • profit (n) kâr, kazanç, getiri, fayda
  • program (v) (bilgisayar) programlamak, program yapmak
  • promote (v) yükseltmek, terfi ettirmek, ilerletmek
  • proper (adj) tam, doğru dürüst, uygun, yerinde, düzgün
  • properly (adv) düzgün bir şekilde, doğru dürüst, güzelce
  • property (n) eşya, emlâk, mal, mülk, özellik
  • protest (n) protesto
  • protest (v) itiraz etmek, protesto etmek
  • proud (adj) gururlu, onurlanmış, gurur verici
  • prove (v) kanıtlamak, ispat etmek
  • pull (n) çekiş, çekim
  • punish (v) cezalandırmak, ceza vermek
  • punishment (n) ceza, cezalandırma, sert davranma
  • push (n) itiş kakış, itme, itekleme
B2 Seviyesi Kelimeler
  • pace (n) hız, sürat
  • pace (v) hızını ayarlamak
  • package (v) paketlemek
  • packet (n) paket, bohça, çıkın
  • palm (n) avuç içi; palmiye
  • panel (n) panel, levha, pano
  • panic (n) panik, korku
  • parade (n) geçit töreni
  • parallel (adj) benzer, paralel
  • parallel (n) benzerlik, paralellik
  • parliament (n) parlamento
  • part-time (adj) yarım günlük, part time
  • participant (n) katılımcı, iştirakçi
  • participation (n) katılım
  • partly (adv) kısmen
  • partnership (n) ortaklık, işbirliği
  • passage (n) geçiş, bölüm
  • passionate (adj) tutkulu, ihtiraslı, hırslı
  • password (n) parola, şifre
  • patience (n) sabır, tahammül
  • patient (adj) sabırlı, hoşgörülü, dayanıklı
  • pause (n) duraklama
  • pause (v) ara / fasıla vermek, durmak, duraklamak
  • peer (n) eş, akran
  • penalty (n) ceza, para cezası, penaltı
  • pension (n) emekli maaşı, emekli
  • perceive (v) algılamak, hissetmek, sezmek
  • perception (n) algılama, idrak, algı
  • permanent (adj) sürekli, kalıcı, daimi
  • permanently (adv) daimi olarak, temelli olarak, kalıcı bir şekilde
  • permit (n) izin, ruhsat
  • permit (v) izin vermek, olanak vermek
  • perspective (n) bakış açısı, çizim
  • phase (n) safha, evre, faz, aşama
  • phenomenon (n) olgu, fenomen, algılanabilen şey, olay
  • philosophy (n) felsefe
  • pick (n) murç, kazma
  • picture (v) kafasında canlandırmak
  • pile (n) yığın, küme
  • pile (v) yığmak, istif etmek, birikmek
  • pill (n) hap, ilaç
  • pitch (n) spor sahası, derece, aşama, perde, saha
  • pity (n) merhamet, acıma, acınacak şey, üzücü
  • placement (n) yerleştirme
  • plain (adj) yalın, sade, düz, açık
  • plot (v) komplo kurmak
  • plus (adj) ve üstü
  • plus (conj) ayrıca, ve de
  • plus (n) artı, fazlalık
  • pointed (adj) sivri, sivri uçlu
  • popularity (n) popülarite, rağbet
  • portion (n) porsiyon, pay, hisse, parça
  • pose (v) poz vermek, tavır takınmak, sebep olmak, teşkil etmek
  • position (v) yerleştirmek, koymak
  • positive (n) pozitif
  • possess (v) sahip olmak, elinde bulundurmak
  • potential (adj) muhtemel, potansiyel, olası
  • potential (n) güç, potansiyel
  • potentially (adv) imkan dahilinde, olabilir, mümkün olarak, potansiyel olarak
  • power (v) güç sağlamak
  • praise (n) övgü, yüceltme
  • praise (v) övmek, methetmek, şükretmek, yüceltmek
  • precede (v) -den önce gelmek, önce olmak
  • precious (adj) kıymetli, değerli
  • precise (adj) tam, kesin, belirli, belli
  • precisely (adv) tam olarak
  • predictable (adj) tahmin edilebilir
  • preference (n) tercih, yeğ tutma
  • pregnant (adj) gebe, hamile, yaratıcı
  • preparation (n) hazırlık
  • presence (n) varlık, var olma, varoluş, tavır
  • preserve (v) korumak, muhafaza etmek
  • price (v) fiyatlandırmak
  • pride (n) gurur, kibirlilik, övünç
  • primarily (adv) ilk olarak, öncelikle, başlıca
  • prime (adj) en önemli, başlıca, asal, birinci
  • principal (adj) baş, ana, asıl, esas
  • principle (n) ilke, prensip, ana, esas
  • print (n) baskı; iz
  • prior (adj) -den önce, önceki, eski, önce
  • priority (n) kıdem, öncelik
  • privacy (n) mahremiyet, kişiye özellik, özel hayat, gizlilik
  • probability (n) olasılık, ihtimal
  • probable (adj) olası, mümkün, muhtemel
  • procedure (n) prosedür, işlem, usul, muamele, yol, yöntem
  • proceed (v) ilerlemek, devam etmek
  • process (v) işlemek
  • produce (n) ürün, mahsül
  • professional (n) profesyonel
  • programming (n) programlama
  • progress (v) gelişmek, ilerlemek, ileri gitmek
  • progressive (adj) gelişen, ilerleyen
  • prohibit (v) yasaklamak, menetmek, yasak etmek
  • project (v) tasarlamak
  • promising (adj) umut vaadeden
  • promotion (n) reklâm, tanıtım, terfi, artırma, ilerleme
  • prompt (v) sebep olmak, harekete geçirmek, teşvik etmek
  • proof (n) kanıt, delil, ispat
  • proportion (n) oran, nispet, pay, kesim
  • proposal (n) öneri, teklif, evlenme teklifi
  • propose (v) önermek, teklif etmek, sunmak
  • prospect (n) beklenti, olasılık, umut, ihtimal
  • protection (n) koruma, muhafaza, himaye
  • protein (n) protein
  • protester (n) protestocu
  • psychological (adj) psikolojik, ruhsal
  • psychologist (n) psikolog, ruh bilimci
  • psychology (n) psikoloji, ruhbilim
  • publication (n) yayınlama, yayın, neşriyat
  • publicity (n) tanıtım, tanıtma, reklâm
  • publishing (n) yayıncılık
  • punk (n) pank, pank müziği
  • pupil (n) öğrenci
  • purchase (n) satın alma
  • purchase (v) satın almak, elde etmek, kazanmak
  • pure (adj) saf, arı, katıksız, katkısız
  • purely (adv) tamamen, sadece
  • pursue (v) izlemek, peşinde koşmak, takip etmek
  • pursuit (n) kovalama, takip, araştırma
  • puzzle (n) bulmaca
C1 Seviyesi Kelimeler
  • pad (n) bloknot; tampon
  • parameter (n) parametre
  • parental (adj) anne babaya ilişkin
  • parish (n) kilise bölgesi
  • parliamentary (adj) parlamentoya ait
  • partial (adj) kısmi, tam olmayan, taraflı
  • partially (adv) kısmen
  • passing (n) geçiş, geçme, intikal; ölüm, vefat
  • passive (adj) pasif
  • pastor (n) protestan kilisesi papazı, pastör
  • patch (n) yama
  • patent (n) buluş belgesi
  • pathway (n) patika, yaya geçidi
  • patrol (n) devriye
  • patrol (v) devriye gezmek
  • patron (n) patron, efendi
  • peak (n) zirve, doruk, tepe, en üst seviye, zirve
  • peasant (n) köylü, çiftçi
  • peculiar (adj) has, özgün, özel, acayip, tuhaf, garip
  • persist (v) devam etmek, sürdürmek, ısrar etmek, sürmek
  • persistent (adj) devamlı, sürekli, kalıcı, ısrarcı
  • personnel (n) kadro, personel
  • petition (n) dilekçe
  • philosopher (n) filozof
  • philosophical (adj) felsefi
  • physician (n) hekim, doktor
  • pioneer (n) öncü
  • pioneer (v) çığır açmak, öncü olmak
  • pipeline (n) boru hattı
  • pirate (n) korsan
  • pit (n) çukur, delik
  • plea (n) (mahkeme) davalı beyanı, yalvarma, yakarma, rica
  • plead (v) (mahkeme) iddia etmek, beyan etmek; yalvarmak, rica etmek
  • pledge (n) söz, taahhüt
  • pledge (v) söz vermek, yemin etmek
  • plug (n) priz, tıpa, tıkaç, fiş
  • plug (v) fişe takmak
  • plunge (v) daldırmak, batırmak, saplamak, düşmek
  • pole (n) kutup
  • poll (n) anket, araştırma
  • pond (n) gölet, gölcük, havuz
  • pop (v) patlatmak
  • portfolio (n) çalışmaların bir arada toplandığı dosya/klasör/koleksiyon
  • portray (v) portresini yapmak, tasvir etmek, betimlemek, canlandırmak
  • post-war (adj) savaş sonrası
  • postpone (v) ertelemek, tecil etmek
  • practitioner (n) pratisyen, doktor, avukat
  • preach (v) öğüt vermek, vaaz vermek
  • precedent (n) örnek, emsal
  • precision (n) doğruluk, tamlık
  • predator (n) yırtıcı hayvan
  • predecessor (n) selef, önceki kişi
  • predominantly (adv) çoğunlukla
  • pregnancy (n) hamilelik
  • prejudice (n) önyargı, peşin hüküm
  • preliminary (adj) başlangıç, giriş, ön, ilk
  • premier (adj) en iyi ve en önemli olan; ilk, baş, birinci, asıl
  • premise (n) varsayım, hipotez
  • premium (n) prim, ödül, ikramiye, kâr payı, ek ödeme
  • prescribe (v) ilaç yazmak (doktor), reçete yazmak
  • prescription (n) reçete, ilaç yazma, emir
  • presently (adv) şu anda
  • preservation (n) koruma, muhafaza
  • preside (v) başkanlık etmek, yönetmek
  • presidency (n) başkanlık
  • presidential (adj) başkanlıkla ilgili
  • prestigious (adj) prestijli, saygın, tanınmış, itibarlı
  • presumably (adv) herhalde, galiba, muhtemelen, tahminen
  • presume (v) varsaymak, farz etmek, tahmin etmek, sanmak
  • prevail (v) galip gelmek, yenmek, hüküm sürmek, yaygın olmak
  • prevalence (n) yaygınlık
  • prevention (n) önlem, koruma
  • prey (n) hayvanın avı, av
  • principal (n) müdür
  • privatization (n) özelleştirme
  • privilege (n) ayrıcalık, imtiyaz, dokunulmazlık
  • probe (n) sonda, araştırma, soruşturma, tetkik, inceleme
  • probe (v) araştırmak, soruşturmak, tetkik etmek
  • problematic (adj) sorunlu, tartışmalı
  • proceeding (n) konferans, gidiş, muamele
  • proceeds (n) kazanç, hasılat, gelir
  • processing (n) işlem
  • processor (n) işlemci
  • proclaim (v) ilan etmek, duyurmak, bildirmek
  • productive (adj) üretken, yaratıcı, verimli
  • productivity (n) üretkenlik
  • profitable (adj) kârlı
  • profound (adj) derin, çok derin, bilge, şiddetli
  • projection (n) tasarlama, tasarım, tahmin, yansıma, gösterim, projeksiyon
  • prominent (adj) belirgin, belli, göze çarpan, önemli, seçkin
  • pronounced (adj) belirgin, belli, açık, bariz, ortada
  • propaganda (n) propaganda
  • proposition (n) teklif, öneri
  • prosecute (v) dava açmak, yürütmek, takip etmek
  • prosecution (n) dava, kovuşturma
  • prosecutor (n) savcı
  • prospective (adj) beklenen, olası
  • prosperity (n) zenginlik, refah, bolluk
  • protective (adj) koruyucu
  • protocol (n) protokol
  • province (n) il, vilâyet, uzmanlık alanı
  • provincial (adj) taşralı
  • provision (n) temin, koşul
  • provoke (v) kışkırtmak, tahrik etmek, kızıştırmak
  • psychiatric (adj) psikiyatrik
  • pulse (n) nabız, nabız atışı
  • pump (n) pompa
  • pump (v) pompalamak, şişirmek
  • punch (n) yumruk, yumruklama
  • punch (v) yumruklamak, zımbalamak