İçeriğe atla
L Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
- land (n) arazi, toprak, kara; ülke
- language (n) lisan, dil
- large (adj) büyük, geniş, kocaman
- last (det) geçen, önceki
- late (adj) geç; son, sonları; rahmetli
- late (adv) son zamanlarda, geç
- later (adv) daha sonra
- laugh (n) gülüş, kahkaha
- laugh (v) gülmek
- learn (v) öğrenmek
- leave (v) ayrılmak, terk etmek; bırakmak, yanına almamak
- left (adj) sol, soldaki; arta kalan
- left (adv) sola doğru, sol tarafta
- left (n) sol taraf
- leg (n) bacak
- lesson (n) ders
- let (v) bırakmak, izin vermek
- letter (n) harf, mektup
- library (n) kütüphane
- lie 1 (v) yatmak, uzanmak
- life (n) yaşam, hayat
- light (adj) hafif; açık (renk)
- light (n) ışık, lamba; ateş
- like (prep) benzer, gibi
- like (v) hoşlanmak, sevmek
- line (n) çizgi, hat, sıra
- lion (n) aslan
- list (n) liste
- list (v) listelemek
- listen (v) dinlemek, kulak vermek
- little (adj) azıcık, küçük
- little (det) az
- little (pron) biraz, az şey
- live (v) yaşamak, ikamet etmek
- local (adj) yerel, yöresel, yerli
- long (adj) uzun
- long (adv) uzun süre, epey zaman
- look (v) bakmak; …gibi görünmek
- lose (v) kaybetmek
- lot (adv) çok fazla, çok sık
- lot (det) birçok, çok
- lot (pron) birçok, çok
- love (n) aşk, sevgi
- love (v) sevmek, aşık olmak
- lunch (n) öğle yemeği
A2 Seviyesi Kelimeler
- lab (n) laboratuvar
- lady (n) hanım efendi
- lake (n) göl
- lamp (n) lamba, fener
- land (v) (uçak) inmek, karaya çıkmak
- laptop (n) diz üstü bilgisayar
- last (adv) son olarak, son kez
- last (n) son
- last (v) sürmek, devam etmek
- later (adj) daha sonra, en son
- laughter (n) kahkaha
- law (n) yasa, kanun; hukuk
- lawyer (n) avukat
- lazy (adj) tembel, uyuşuk
- lead (v) başında olmak, yol göstermek, öncülük etmek, götürmek
- leader (n) önder, lider
- learning (n) öğrenme, öğrenim
- least (adv) en az derece, en az
- least (det) en az
- least (pron) en az
- lecture (n) konferans, ders; öğüt
- lecture (v) konferans vermek; öğüt vermek
- lemon (n) limon
- lend (v) ödünç vermek
- less (adv) daha az
- less (det) daha da az
- less (pron) daha az
- level (n) seviye, düzey
- lifestyle (n) yaşam tarzı
- lift (n) asansör; yükselme
- lift (v) kaldırmak, aşırmak, yükseltmek
- light (v) hafif, açık
- likely (adj) muhtemel, olası
- link (n) bağlantı, hat
- link (v) bağlamak, birleştirmek
- listener (n) dinleyici
- little (adv) azıcık, az miktar
- lock (n) kilit
- lock (v) kilitlemek
- look (n) bakış; görünüş
- lorry (n) kamyon
- lost (adj) kayıp, kaybolmuş; ne yapacağını bilmeyen
- loud (adj) yüksek sesli, gürültülü
- loud (adv) yüksek sesle, gürültüyle
- loudly (adv) gürültüyle
- lovely (adj) hoş, güzel, çekici, sevecen
- low (adj) düşük, alçak, az
- low (adv) düşük, alçak, aşağıda, aşağıya
- luck (n) şans, talih
- lucky (adj) şanslı, talihli
B1 Seviyesi Kelimeler
- label (n) etiket
- label (v) etiketlemek, etiket yapıştırmak
- laboratory (n) laboratuvar
- lack (n) eksiklik, noksan, yokluk
- lack (v) yoksun olmak
- latest (adj) en son, en yeni, en geç
- lay (v) koymak, yerleştirmek, sermek
- layer (n) tabaka, katman
- lead (n) önderlik; kurşun
- leading (adj) önde gelen, önemli
- leaf (n) yaprak, sayfa
- leather (n) deri
- legal (adj) yasal, hukuk, kanuni
- leisure (n) boş vakit, uygun zaman
- length (n) uzunluk, boy, süre
- level (adj) düz, yatay, seviyeli
- lie (n) yalan, aslı astarı olmayan söz / yazı
- lie 2 (v) yalan söylemek, kandırmak
- like (n) benzeri, benzerini, böyle / öyle bir şey
- limit (n) sınır
- limit (v) kısıtlamak, sınırlandırmak
- lip (n) dudak
- liquid (adj) sıvı, akıcı
- liquid (n) sıvı, akıcı
- literature (n) yazın, edebiyat, literatür
- live (adj) canlı, yaşayan
- live (adv) naklen, canlı
- living (adj) canlı, yaşayan
- living (n) kazanç, geçim, yaşam
- local (n) yerli
- locate (v) yerini belirlemek, yerleşmek, oturmak
- located (adj) bulunan, saptanan, konumlanmış
- location (n) yer, konum
- lonely (adj) yalnız, ıssız, yapayalnız
- loss (n) kayıp, kaybetme, zarar
- luxury (adj) lüks yaşayan
- luxury (n) lüks, konfor
B2 Seviyesi Kelimeler
- labour (n) çalışma, iş, emek, hizmet, işgücü
- ladder (n) merdiven
- landing (n) iniş, karaya çıkma
- landscape (n) manzara
- lane (n) patika, keçi yolu, dar yol, serit
- largely (adv) büyük ölçüde
- lately (adv) son zamanlarda
- latest (n) en sonuncu, en yenisi, en geç
- launch (n) başlangıç
- launch (v) başlatmak, girişmek, fırlatmak
- leadership (n) liderlik, önderlik
- leaflet (n) kitapçık, broşür
- league (n) küme, lig
- lean (v) yaslanmak, dayamak
- leave (n) izin, dinlenme
- legend (n) efsane, destan
- lens (n) mercek, büyüteç
- level (v) düzleştirmek, yıkmak
- licence (n) lisans, ruhsat, ehliyet
- lifetime (n) yaşam süresi
- lighting (n) ışıklandırma, aydınlatma, şimşek, yıldırım
- likewise (adv) ayni şekilde
- limitation (n) sınırlama, kısıtlama
- limited (adj) sınırlı
- line (v) yana yana dizilmek, bir hizada olmak, hat oluşturmak
- literally (adv) kelimenin tam anlamıyla
- literary (adj) bilgili, okuryazar, edebi
- litre (n) litre
- litter (n) çöp, döküntü, sedye, tahtırevan
- lively (adj) canlı, hareketli, neşeli
- load (n) yük
- load (v) yüklemek, doldurmak, yük olmak
- loan (n) ödünç verilen şey, borç, ödünç para, kredi
- logical (adj) mantıklı
- logo (n) amblem, arma, sembol
- long-term (adj) uzun vadeli
- long-term (adv) uzun bir süre boyunca
- loose (adj) gevşek, bol, serbest
- lord (n) lord, mal sahibi; tanrı
- lottery (n) piyango
- low (n) en düşük düzey/seviye; alt seviye/düzey
- lower (v) indirmek, azaltmak
- loyal (adj) sadık, vefalı, bağlı
- lung (n) akciğer, ciğer
- lyric (n) lirik şiir
C1 Seviyesi Kelimeler
- lad (n) erkek çocuk, delikanlı
- landlord (n) ev sahibi
- landmark (n) dönüm noktası
- lap (n) süre, ara
- large-scale (adj) büyük ölçekte / ölçüde / çapta / çaplı
- laser (n) lazer
- latter (adj) ikinci, son
- latter (n) ikincisi, sonuncusu
- lawn (n) çimenlik
- lawsuit (n) dava
- layout (n) düzenleme, düzen, plan
- leak (n) sızıntı, kaçak
- leak (v) sızmak, kaçak yapmak, akmak
- leap (n) ani / beklenmedik gelişme / artış; hamle, sıçrama, uzun atlama
- leap (v) sıçramak, hoplamak, zıplamak
- legacy (n) kalıt, miras
- legendary (adj) efsanevi
- legislation (n) yasalar, yasama, yasama, kanun yapma, mevzuat
- legislative (adj) yasamayla ilgili
- legislature (n) yasama meclisi
- legitimate (adj) yasal, meşru, mantıklı
- lengthy (adj) uzun, ayrıntılı
- lesbian (adj) lezbiyen
- lesser (adj) daha az
- lethal (adj) öldürücü
- liable (adj) sorumlu, olası, mesul
- liberal (adj) geniş görüşlü, liberal, özgür düsünceli
- liberal (n) liberal düşünceyi benimseyen kişi
- liberation (n) serbest bırakma
- liberty (n) özgürlük, hürriyet
- license (v) izin / ruhsat / yetki vermek
- lifelong (adj) ömür boyu süren
- likelihood (n) olasılık, ihtimal
- limb (n) uzuv, kol, bacak
- line-up (n) sıralanma (askerlikte), takım, ekip
- linear (adj) çizgisel, doğrusal
- linger (v) uzun süre kalmak, oyalanmak
- listing (n) listeleme
- literacy (n) okuryazarlık, edebi kültür
- liver (n) karaciğer
- lobby (n) lobi, giriş
- lobby (v) kulis yapmak
- log (n) kütük, tomruk, parakete, odun
- log (v) günlük tutmak; ağaç kesmek
- logic (n) mantık
- long-standing (adj) epeydir devam eden
- long-time (adj) uzun zaman, uzun süre
- loom (v) ortaya çıkmak
- loop (n) ilmik, ilmek, halka
- loyalty (n) bağlılık, sadakat