İçeriğe atla
H Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
- hair (n) saç, kıl
- half (det) yarısı
- half (n) ara, devre
- half (pron) yarısı, yarım
- hand (n) el
- happen (v) olmak, meydana gelmek, vuku bulmak
- happy (adj) mutlu, memnun
- hard (adj) zor, çetin; katı
- hard (adv) güçlükle, şiddetle
- hat (n) şapka
- hate (v) nefret etmek
- have (v) sahip olmak
- have to (mv) zorunda olmak
- he (pron) o (erkek)
- head (n) baş, kafa; müdür
- health (n) sağlık, canlılık
- healthy (adj) sağlıklı, güçlü
- hear (v) duymak, işitmek; haberi olmak
- hello (excl) merhaba!, selâm!
- hello (n) merhabalar
- help (n) yardım, çare
- help (v) yardım etmek, yararı olmak
- her (det) (bayanlar için ait/sahip olma bildirir) onun
- her (pron) (bayan) onu, ona; onun
- here (adv) burada; işte
- hey (excl) hey!, aaa!, yaa!
- hi (excl) merhaba!, selâm!
- high (adj) yüksek, çok, fazla
- him (pron) (erkek) onu/ona
- his (det) (erkek) onun, ona ait, onunla ilgili
- history (n) tarih, geçmiş
- hobby (n) hobi, merak
- holiday (n) tatil
- home (adv) eve, yuvaya, evde, yuvada
- home (n) ev, vatan, mesken
- homework (n) ev ödevi
- hope (v) ummak, ümit etmek
- horse (n) at
- hospital (n) hastane
- hot (adj) sıcak; acı; ateşli
- hotel (n) otel
- hour (n) saat
- house (n) ev
- how (adv) nasıl
- however (adv) gene de, halbuki, fakat, lakin
- hundred (num) yüz (sayı)
- hungry (adj) aç, acıkmış
- husband (n) eş (erkek), koca
A2 Seviyesi Kelimeler
- habit (n) alışkanlık, adet, huy
- half (adv) kısmen yarı, yarısı, yarı yarıya
- hall (n) giriş, koridor, salon, antre
- happily (adv) mutlulukla, mutluca, isteklice
- have (av) geçmişte olmuş bir olayın konuşulduğu / yazıldığı zamanda hâlâ önemli olduğunu gösteren geçmiş zaman ortaçlarıyla birlikte bileşik kipler kuran yardımcı fiil
- headache (n) baş ağrısı
- heart (n) kalp
- heat (n) sıcaklık, hararet, ısı, ateş
- heat (v) ısıtmak
- heavy (adj) ağır; yoğun
- height (n) yükseklik, uzunluk, boy
- helpful (adj) yardımsever
- hero (n) kahraman
- hers (pron) (bayan) ona ait, onunki
- herself (pron) (bayan) kendi, kendini, kendine, kendisini, kendisine
- hide (v) saklamak, gizlemek, saklı tutmak
- high (adv) yükseklerde, yukarıda
- hill (n) tepe, yükselti
- himself (pron) (erkek) kendi, kendisi, kendini, kendisini
- his (pron) (erkek) onunki
- hit (n) çarpma, vuruş, popüler
- hit (v) vurmak, çarpmak, isabet ettirmek; (afet vs) kötü etkilemek
- hockey (n) hokey
- hold (v) tutmak, elinde tutmak; düzenlemek; iddia etmek
- hole (n) delik, çukur, oyuk
- home (adj) ev yapımı, ev sahibi, yurt içi
- hope (n) umut, beklenti
- huge (adj) ayı gibi, kocaman, dev, kocaman, büyük
- human (adj) insanî, insana ait / özgü
- human (n) insan(oğlu)
- hurt (adj) yaralanmış, incinmiş
- hurt (v) yaralamak, acımak, incitmek
B1 Seviyesi Kelimeler
- hand (v) (el) vermek, uzatmak
- hang (v) asmak, sallanmak, sarkıtmak; idam etmek
- happiness (n) mutluluk
- hardly (adv) hemen hemen hiç, neredeyse hiç
- hate (n) nefret
- head (v) yönetmek; kafa vurmak
- headline (n) başlık, manşet
- heating (n) ısıtma, ısınma
- heavily (adv) yoğun şekilde
- helicopter (n) helikopter
- highlight (n) en önemli kısım
- highlight (v) dikkatini üstüne toplamak, belirtmek, vurgulamak, dikkat çekmek
- highly (adv) hayli, oldukça, son derece, büyük ölçüde, çok
- hire (v) kiralamak
- historic (adj) tarihsel, tarihi
- historical (adj) tarihi, tarihsel
- honest (adj) dürüst, samimi, namuslu
- horrible (adj) berbat, kötü, korkunç
- horror (n) dehşet, korku, nefret
- host (n) ev sahibi, sunucu
- hunt (v) avlamak, avlanmak, kovalamak, aramak
- hurricane (n) hortum, kasırga
- hurry (n) acele, telaş
- hurry (v) acele etmek, hızlandırmak, çabuk olmak
B2 Seviyesi Kelimeler
- habitat (n) doğal ortam, yetişme ortamı, yaşam alanı
- handle (n) kulp, kol
- handle (v) ele almak, idare etmek, kıvırmak, çözmek
- harbour (n) liman
- harm (n) zarar
- harm (v) zarar vermek, incitmek
- harmful (adj) zararlı, kötü, muzır
- headquarters (n) merkezi büro, ana merkez
- heal (v) iyileşmek, iyileştirmek
- healthcare (n) sağlık hizmeti
- hearing (n) işitme; duruşma
- heaven (n) gökyüzü, sema, cennet
- heel (n) topuk
- hell (n) cehennem
- helmet (n) kask miğfer
- hence (adv) bundan, bundan dolayı
- herb (n) şifalı ot
- hesitate (v) tereddüt etmek, duraksamak
- hidden (adj) saklı , gizli
- high (n) zirve, tepe, en üst seviye
- highway (n) anayol, ekspres yol, otoban, çevre yolu
- hilarious (adj) gülmekten kırıp geçiren, gülünç, çok komik, çok eğlenceli
- hip (n) kalça
- hire (n) ücretle tutmak; kiralamak
- historian (n) tarihçi
- hold (n) tutma, tutuş
- hollow (adj) kovuk, oyuk, boş
- holy (adj) kutsal, mübarek, mukaddes
- homeless (adj) evsiz, barksız
- honesty (n) dürüstlük, haysiyet, namusluluk, doğru sözlülük
- honour (n) şeref, onur
- honour (v) saygı göstermek, onurlandırmak
- hook (n) çengel, kanca
- hopefully (adv) ümit ederek, umutla; inşallah
- host (v) konuk etmek, ev sahipliği yapmak
- house (v) barındırmak, ev sağlamak
- household (n) ev halkı, hane
- housing (n) barınma, konut, konumlandırma, yerleşim, iskan
- humorous (adj) komik, eğlenceli
- humour (n) mizah, gülünçlük, komik, espri
- hunger (n) açlık
- hunt (n) avcılık; arama
- hunting (n) avcılık
- hurt (n) kalp kırgınlığı, incinme, incitme, acı
- hypothesis (n) varsayım
C1 Seviyesi Kelimeler
- hail (v) dolu yağmak, yağmak; övmek; seslenmek
- halfway (adv) ortasında, yarı yolda
- halt (n) durma, hareketsiz kalma
- halt (v) durdurmak, durmak
- handful (n) avuç dolusu
- handling (n) sadaka, yardım
- handy (adj) yararlı, kullanışlı
- harassment (n) tedirgin, rahatsız, taciz etme, bezdirme, usandırma
- hardware (n) (bilgisayar) donanım, hırdavat
- harmony (n) ahenk, uyum
- harsh (adj) sert, kaba, kırıcı, acı
- harvest (n) hasat, ürün
- harvest (v) hasat kaldırmak, biçmek
- hatred (n) kin, nefret, düşmanlık
- haunt (v) görünmek, ortaya çıkmak, ziyaret etmek; gözükmek
- hazard (n) risk, tehlike
- heighten (v) yükseltmek, artırmak
- heritage (n) miras, kalıt, kalıtım
- hierarchy (n) hiyerarşi, aşamalı sistem
- high-profile (adj) çok bilinen, tanınan, dikkat çeken, önemli
- hint (n) ima, ipucu, tavsiye, fikir, öğüt
- hint (v) ima etmek
- homeland (n) ana vatan
- hook (v) çengelle tutturmak
- hopeful (adj) ümitli, umutlu
- horizon (n) ufuk
- horn (n) korna, boynuz, klakson
- hostage (n) rehine
- hostile (adj) düşmana ait, düşmanca, muhalif
- hostility (n) düşmanlık, karşıtlık, muhalefet
- humanitarian (adj) yardımsever, insancıl
- humanity (n) insanlık
- humble (adj) alçakgönüllü, mütevazi
- hydrogen (n) hidrojen