İçeriğe atla
F Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
- face (n) yüz
- fact (n) gerçek, olgu
- fall (v) düşmek, inmek
- false (adj) yanlış, hatalı, sahte
- family (adj) ailevi
- family (n) aile, soy
- famous (adj) ünlü
- fantastic (adj) harika, düşsel, garip
- far (adv) uzakta, çok
- farm (n) çiftlik
- farmer (n) çiftçi
- fast (adj) hızlı, çabuk
- fast (adv) hızlıca, süratle
- fat (adj) şisman, tombul, iri, kalın
- father (n) baba
- favourite (adj) en çok sevilen, favori, çok beğenilen
- favourite (n) favori
- February (n) şubat
- feel (v) hissetmek, duymak; düşünmek
- feeling (n) duygu, his
- festival (n) bayram, eğlence
- few (adj) az, birkaç
- few (det) (pek az) sayıda, az miktarda, birkaç
- few (pron) bazıları
- fifteen (num) on beş
- fifth (ord num) beşinci
- fifty (num) elli
- fill (v) doldurmak
- film (n) film; zar
- final (adj) son, en son, sonuncu, nihai
- find (v) bulmak; anlamak, öğrenmek
- fine (adj) iyi, hoş
- finish (v) bitmek, bitirmek, sona ermek
- fire (n) yangın, ateş
- first (adv) ilk olarak, ilk defa
- first (det) ilk, birinci
- first (ord num) birinci
- fish (n) balık
- five (num) beş
- flat (n) apartman daire, kat
- flight (n) uçuş
- floor (n) zemin, yer, kat
- flower (n) çiçek
- fly (v) uçmak, uçakla gitmek
- follow (v) izlemek, takip etmek, uymak
- food (n) yiyecek, yemek, gıda
- foot (n) ayak
- football (n) futbol, futbol topu
- for (prep) için; -dır, -dir, -lığına
- forget (v) unutmak, hatırlamamak
- form (n) biçim, şekil
- form (v) oluşturmak
- forty (num) kırk
- four (num) dört
- fourteen (num) on dört
- fourth (ord num) dördüncü
- free (adj) özgür, serbest; ücretsiz
- Friday (n) cuma
- friend (n) arkadaş, dost
- friendly (adj) arkadasça, dostça, dostane
- from (prep) -den, -dan, itibaren
- front (adj) ön, ilk
- front (n) ön, yüz, cephe
- fruit (n) meyve, sonuç
- full (adj) dolu, tam; tok
- fun (n) zevk, eğlence, şaka
- funny (adj) komik, eğlenceli
- future (n) gelecek
A2 Seviyesi Kelimeler
- factor (n) etken, unsur
- factory (n) fabrika
- fail (v) başaramamak, becerememek, başarısız olmak
- fair (adj) sarışın, fuar, adil, dürüst, açık
- fall (n) sonbahar
- fan (n) fanatik, hayran; vantilatör
- farm (v) çiftçilik yapmak, yetiştirmek
- farming (n) tarım, çiftçilik
- fashion (n) moda, adet, tarz, biçim
- fat (n) yağ
- fear (n) korku, endişe
- feature (n) özellik
- feed (v) beslemek, yiyecek vermek
- female (adj) dişi, kadın
- female (n) kadın
- fiction (n) düş, uydurma, kurgu
- field (n) tarla, alan, arazi
- fight (n) kavga, dövüş; savaş
- fight (v) dövüşmek, savaşmak, kavga etmek
- figure (n) figür, şekil, vücut yapısı, tip; rakam; şahsiyet
- film (v) film çekmek, kaplamak
- final (n) final
- finally (adv) sonunda, nihayet
- finger (n) parmak
- finish (n) varış, bitiş, son
- first (n) ilk
- firstly (adv) ilk olarak, birinci olarak
- fish (v) balık tutmak
- fishing (n) balık tutma, balıkçılık
- fit (adj) sağlıklı, zinde, formda, uygun
- fit (v) uymak, yakışmak
- fix (v) tamir etmek, yerleştirmek
- flat (adj) düz, havasız, sıkıcı
- flu (n) grip
- fly (n) sinek
- flying (adj) uçan, uçucu
- flying (n) köpük
- focus (n) odak noktası, odak
- focus (v) odaklamak, bir noktada toplamak, yoğunlaşmak
- following (adj) takip eden, sonraki
- foreign (adj) yabancı
- forest (n) orman
- fork (n) çatal
- formal (adj) resmi, kamusal
- fortunately (adv) şans eseri, neyse ki
- forward (adv) ileriye doğru
- free (adv) para ödemeden, ücretsiz olarak, bedava
- fresh (adj) taze; yeni; serin
- fridge (n) buzdolabı
- frog (n) kurbağa
- fun (adj) eğlenceli, zevkli
- furniture (n) ev eşyası, mobilya
- further (adj) ileri; daha çok, başka
- future (adj) gelecek, istikbal
B1 Seviyesi Kelimeler
- face (v) karşı karşıya kalmak
- fairly (adv) oldukça, epey, dosdoğru, adil bir şekilde
- familiar (adj) tanıdık, aşina, yaygın
- fancy (adj) süslü, pahalı
- fancy (v) hayâl etmek, düşlemek, sanmak, istemek
- far (adj) uzak, ötede
- fascinating (adj) büyüleyici
- fashionable (adj) rağbette olan, modaya uygun
- fasten (v) bağlamak, raptiyelemek, tutturmak
- favour (n) iyilik, lütuf
- fear (v) korkmak, endişe etmek
- feature (v) rol vermek, özellik taşımak
- fence (n) çit
- fighting (n) savaşma, muharebe etme, çarpışma
- file (n) dosya, klasör
- financial (adj) mali, parasal
- fire (v) ateş etmek; işten atmak
- fitness (n) formda olma, zindelik, form
- fixed (adj) sabit
- flag (n) bayrak, sancak
- flood (n) sel, taşkın
- flood (v) sel basmak, taşmak
- flour (n) un
- flow (n) akma, akış
- flow (v) akmak, dolaşmak, süzülmek, dökülmek
- fold (v) katlamak, sarmak, dürmek; kapanmak
- folk (adj) geleneksel halk sanatı / dansı, folklör
- folk (n) halk, ahali, insanlar
- following (n) peşinden gitme, hayranı olma, sıkı takipçisi olma; müridi olma
- force (n) güç, zorlama, kuvvet
- force (v) zorlamak, mecbur etmek
- forever (adv) daima, sonsuza dek
- frame (n) çerçeve, çatı, şasi
- frame (v) çerçeveye koymak, çerçevelemek
- freeze (v) donmak, buzlanmak
- frequently (adv) sık sık, çoğu kez, çoğunlukla
- friendship (n) arkadaşlık
- frighten (v) korkutmak, dehşete düşürmek
- frightened (adj) korkmuş, ürkmüş
- frightening (adj) korkutucu
- frozen (adj) donmuş
- fry (v) kızartmak
- fuel (n) yakıt, yakacak, benzin
- function (n) işlev, görev
- fur (n) kürk, post, kürklü hayvan
- further (adv) daha ileri, öteye
B2 Seviyesi Kelimeler
- fabric (n) kumaş, bez, dokuma, doku, yapı
- fabulous (adj) müthiş, şahane, harika
- facility (n) yetenek, ustalık, imkân, tesis, olanak
- failed (adj) başarısız, muvaffakiyetsiz, hayırsız
- failure (n) başarısızlık
- faith (n) inanç, güven, iman, sadakat
- fake (adj) sahte, taklit, uydurma, uyduruk
- fame (n) şöhret, ün, ad, nam
- fantasy (n) düş, fantezi, hayal, hayal gücü
- fare (n) yol parası, bilet ücreti
- fault (n) hata, yanlış, kabahat, kusur
- favour (v) desteklemek, tutmak, tercih etmek,
- feather (n) kuştüyü, tüy
- federal (adj) birleşik, federal
- fee (n) ücret
- feed (n) besin, yem
- feedback (n) geri besleme, geri bildirim
- feel (n) (dokunulduğunda) bir şeyin verdiği his, duygu
- fellow (adj) hemşehri, dost
- fever (n) ateş (hastalık), humma, hararet
- figure (v) bir şeyin parçası olmak; hesaplamak
- file (v) sıralamak, kayda geçirmek
- finance (n) maliye, finans
- finance (v) finanse etmek, para sağlamak
- finding (n) bulgu
- firefighter (n) itfaiyeci, itfaiye eri
- firework (n) havai fişek
- firm (adj) sert, katı, sabit, kesin, sağlam
- firm (n) şirket
- firmly (adv) sıkıca
- fix (n) onarmak
- flame (n) alev
- flash (n) ani ışık
- flash (v) ışık tutmak, aydınlatmak, parlamak, ışıldamak
- flavour (n) tat, lezzet, çeşni
- flexible (adj) elastik, esnek, eğilebilir
- float (v) yüzmek, batmadan yüzmek
- fold (n) kat
- folding (adj) katlanabilir, portatif, açılır kapanır
- following (prep) -den sonra, -i takiben, sonrasında, sonucunda, arkasından
- fond (adj) düşkün, seven, aşırı, hoş, güzel
- fool (n) aptal, budala
- forbid (v) yasaklamak
- forecast (n) tahmin
- forecast (v) tahmin etmek
- forgive (v) affetmek, bağışlamak
- format (n) biçim, şekil
- formation (n) oluşma, şekillenme
- former (adj) önceki, ilk, önceden, eski
- formerly (adv) eskiden, önceden, vaktiyle
- fortunate (adj) şanslı, talihli, bahtı açık, kısmetli
- fortune (n) şans, talih, uğur, kısmet, servet
- forum (n) forum
- forward (adj) ileri
- fossil (n) fosil, taşıl, kalıntı
- found (v) kurmak
- foundation (n) kuruluş, tesis, kurum, temel
- founder (n) kurucu
- fraction (n) kesir, parça, kesim, küçük miktar
- fragment (n) parça, kırıntı, bölüm, ufak parça
- framework (n) iskelet, çatı, yapı, çerçeve
- fraud (n) hileci, hile
- free (v) serbest bırakmak, kurtarmak
- freedom (n) özgürlük, hürriyet
- freely (adv) serbestçe, özgürce
- frequency (n) sıklık
- frequent (adj) alışılmış, sık sık olan
- fuel (v) desteklemek, güçlendirmek
- fulfil (v) yerine getirmek, gerçekleştirmek, tamamlamak
- full-time (adj) tam gün
- full-time (adv) tam zamanlı olarak
- fully (adv) tamamen
- function (v) çalışmak, işlemek
- fund (n) fon, sermaye, para kaynağı, kaynak, para
- fund (v) para sağlamak
- fundamental (adj) esas, temel, ana
- fundamentally (adv) esasında, temelde
- funding (n) fon sağlama
- furious (adj) kızgınlıkla
- furthermore (adv) ayrıca, bundan başka, üstelik
C1 Seviyesi Kelimeler
- facilitate (v) kolaylaştırmak, rahatlatmak, hafifletmek
- faction (n) ayrılıkçılık, hizip, topluluk içinde anlaşmazlık
- faculty (n) fakülte; yetenek, kabiliyet
- fade (v) solmak, uçmak, rengi atmak, zayıflamak
- fairness (n) adil olma, dürüstlük, iyilik, doğruluk, hakkaniyet
- fatal (adj) öldürücü, ölümcül, ölümle biten
- fate (n) kader, kısmet, alın yazısı
- favourable (adj) olumlu, uygun, faydalı
- feat (n) kahramanlık, olağanüstü başarı, beceri, başarı
- feminist (adj) feminist
- feminist (n) kadın haklarını savunma inancı, kadın hakları savunucusu
- fibre (n) lif
- fierce (adj) azılı, azgın, sert, kızgın, şiddetli
- film-maker (n) film yapımcısı
- filter (n) süzgeç
- filter (v) süzmek, elemek
- fine (n) ceza
- fine (v) ceza vermek
- firearm (n) ateşli silah, ateş topu
- fit (n) nöbet, hastalık nöbeti
- fixture (n) demirbaş, sabit eşya; tesisat, fikstür
- flaw (n) küsur, defo, hata, eksiklik
- flawed (adj) defolu, kusurlu
- flee (v) kaçmak, sıvışmak, tüymek
- fleet (n) filo, donanma, alay
- flesh (n) et, vücut, beden
- flexibility (n) esneklik
- flourish (v) gelişmek, büyümek
- fluid (n) sıvı, akışkan
- footage (n) çekim görüntüsü
- foreigner (n) yabancı
- forge (v) sahtesini yapmak, kalpazanlık yapmak, taklit etmek
- formula (n) yöntem, çözüm, reçete
- formulate (v) şekillendirmek; açık seçik anlatmak
- forth (adv) dışarıya, ileri
- forthcoming (adj) önümüzdeki, gelecek, yaklaşan
- foster (v) beslemek, büyütmek, bakmak, geliştirmek
- fragile (adj) kırılgan, çıtkırıldım, kırılabilir, hassas
- franchise (n) acentelik, bayilik
- frankly (adv) açıkça, dobra dobra, dürüstçe
- frustrated (adj) hayal kırıklığına uğramış, öfkelenmiş
- frustrating (adj) sinir bozucu
- frustration (n) öfke
- functional (adj) işlevsel
- fundraising (n) fon / kaynak oluşturma eylemi
- funeral (n) cenaze töreni