İçeriğe atla
C Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
- café (n) kafe
- cake (n) pasta, kek
- call (n) arama, talep
- call (v) çağırmak; adlandırmak, çağırılmak; (telefonla) aramak
- camera (n) kamera
- can (m.v) -e bilmek
- cannot (m.v) yapamamak
- capital (adj) ana, büyük, büyük harf
- capital (n) başkent; sermaye; büyük harfle
- car (n) araba
- card (n) kart, kartpostal
- career (n) meslek yaşamı, kariyer
- carrot (n) havuç
- carry (v) taşımak, götürmek
- cat (n) kedi
- CD (n) cd
- cent (n) sent
- centre (n) merkez
- century (n) yüzyıl, asır
- chair (n) sandalye
- change (n) değişiklik; para üstü
- change (v) değiştirmek, değişmek
- chart (n) çizelge, grafik, tablo
- cheap (adj) ucuz
- check (v) kontrol etmek
- cheese (n) peynir
- chicken (n) tavuk, piliç
- child (n) çocuk
- chocolate (n) çikolata
- choose (v) seçmek
- cinema (n) sinema
- city (n) şehir, kent
- class (n) sınıf, ders
- classroom (n) sınıf, derslik
- clean (adj) temiz
- clean (v) temizlemek
- climb (v) tırmanmak
- clock (n) saat
- close (v) kapatmak, son vermek
- clothes (n) elbise, giysi
- club (n) kulüp, dernek
- coat (n) ceket, mont
- coffee (n) kahve
- cold (adj) soğuk, soğuk algınlığı
- cold (n) soğuk algınlığı
- college (n) yüksekokul, üniversite, okul
- colour (n) renk
- come (v) gelmek
- common (adj) ortak, müşterek, sıradan, yaygın
- company (n) şirket, arkadaşlık
- compare (v) karşılaştırmak, mukayese etmek
- complete (adj) tam
- complete (v) tamamlamak
- computer (n) bilgisayar
- concert (n) konser, dinleti
- conversation (n) konuşma, sohbet, iletişim
- cook (v) yemek pişirmek
- cooking (n) yemek pişirme
- cool (adj) serin, hoş, soğuk, soğutulmuş
- correct (adj) doğru, yanlışsız
- correct (v) düzeltmek, doğrulamak
- cost (n) maliyet, ücret
- cost (v) mal olmak, tutmak
- could (m.v) -e bilmek
- country (n) ülke; kır, taşra
- course (n) kurs; yol, rota
- cousin (n) kuzen
- cow (n) inek
- cream (n) krema
- create (v) oluşturmak, yaratmak
- culture (n) kültür
- cup (n) fincan, kupa
- customer (n) müşteri
- cut (v) kesmek, azaltmak
A2 Seviyesi Kelimeler
- camp (n) kamp
- camp (v) kamp yapmak
- camping (n) kamp yapma
- can (n) metal kutu
- care (n) ilgi, itina, bakım, özen
- care (v) bakmak, ilgilenmek
- careful (adj) dikkatli, özenli
- carefully (adv) dikkatlice
- carpet (n) halı
- cartoon (n) çizgi film, karikatür
- case (n) dava, durum, hadise, vaka
- cash (n) nakit, peşin para
- castle (n) kale, şato
- catch (v) yakalamak, tutmak, (hastalık) yakalanmak
- cause (n) sebep, neden
- cause (v) sebep olmak, neden olmak
- celebrate (v) kutlamak, anmak, övmek
- celebrity (n) ün, ünlü kimse, tanınmış kimse
- certain (adj) kesin, muhakkak, emin, belli, bazı
- certainly (adv) kesinlikle, elbette
- chance (n) olasılık, ihtimal, şans
- character (n) karakter, özellik
- charity (n) hayır, hayırseverlik, yardımseverlik
- chat (n) sohbet, hoşbeş, lakırdı
- chat (v) muhabbet etmek, sohbet etmek
- check (n) kontrol
- chef (n) şef
- chemistry (n) kimya
- chip (n) patates kızartması, çip
- choice (n) seçim, seçenek, tercih
- church (n) kilise
- cigarette (n) sigara
- circle (n) daire
- circle (v) çevrelemek, kuşatmak, daire çizmek
- classical (adj) klasik
- clear (adj) açık, belli
- clearly (adv) açıkça, anlaşılır biçimde
- clever (adj) zeki, akıllı, cin gibi, zarif
- climate (n) iklim, hava, bölge
- close (adj) yakın, kapalı
- closed (adj) kapalı
- clothing (n) giyim, giysi, elbise
- cloud (n) bulut
- coach (n) otobüs, koç
- coast (n) sahil, kıyı
- code (n) kod, şifre
- colleague (n) meslektaş, iş arkadaşı
- collect (v) toplamak
- column (n) kolon, sütun, köşe yazısı
- comedy (n) komedi
- comfortable (adj) konforlu, rahat
- comment (n) yorum, fikir
- communicate (v) iletişim kurmak, haberleşmek
- community (n) cemiyet, cemaat, topluluk
- compete (v) yarışmak, rekabet etmek
- competition (n) yarışma, rekabet
- complain (v) şikâyet etmek, söylenmek, yakınmak
- completely (adv) tam olarak, tamamıyla, bütünüyle, tamaman
- condition (n) durum, koşul; hastalık
- conference (n) konferans, kongre, görüşme
- connect (v) bağlamak, bitiştirmek, bağlantı kurmak, ilişkilendirmek
- connected (adj) bağlantılı
- consider (v) dikkate almak, hesaba katmak, düşünmek; … olarak görmek
- contain (v) kapsamak, içermek
- context (n) bağlam, sözün gelişi, kaynak, içerik
- continent (n) kıta,
- continue (v) devam etmek, sürmek
- control (n) kontrol, teftiş
- control (v) kontrol etmek, denetlemek
- cook (n) aşçı
- cooker (n) ocak
- copy (n) kopya, nüsha
- copy (v) kopya etmek, çoğaltmak, taklit etmek
- corner (n) köşe
- correctly (adv) doğru bir şekilde
- count (v) saymak, hesaba katmak
- couple (n) çift, eş
- cover (v) kapamak, örtmek, kaplamak
- crazy (adj) aptal, acayip, kızgın, çılgın
- creative (adj) yaratıcı
- credit (n) kredi, geri ödenme, takdir, övgü
- crime (n) suç, kabahat
- criminal (n) suçlu, sabıkalı
- cross (n) çarpı işareti; haç
- cross (v) karşıya geçmek
- crowd (n) kalabalık
- crowded (adj) kalabalık, dolu
- cry (v) ağlamak; bağırmak
- cupboard (n) dolap
- curly (adj) kıvırcık
- cycle (n) devir, döngü; bisiklet
- cycle (v) bisiklete binmek
B1 Seviyesi Kelimeler
- calm (adj) sakin, durgun
- calm (n) sükûnet, sessizlik, sakinlik, huzur, dinginlik
- calm (v) sakinleştirmek
- campaign (n) kampanya; (askeri) sefer
- campaign (v) kampanya düzenlemek
- campus (n) yerleşke, üniversitenin bulunduğu alan, yer
- candidate (n) aday
- cap (n) kep, kasket, başlık, kapak
- captain (n) kaptan, yüzbaşı
- careless (adj) dikkatsiz
- category (n) kategori, sınıf
- ceiling (n) tavan
- celebration (n) kutlama, şölen
- central (adj) merkezi; önemli
- centre (v) merkeze koymak
- ceremony (n) tören
- chain (n) dizi, silsile,zincir
- challenge (n) sorun, engel
- champion (n) şampiyon
- channel (n) kanal
- chapter (n) bölüm
- charge (n) sorumluluk, yükleme, suçlama
- charge (v) suçlamak; ücretlendirmek; şarj etmek
- cheap (adv) ucuza
- cheat (n) hile, hilekar
- cheat (v) hile yapmak, dolandırmak, kandırmak, kopya çekmek
- cheerful (adj) neşeli, şen
- chemical (adj) kimyasal
- chemical (n) kimyasal madde
- chest (n) göğüs kafesi
- childhood (n) çocukluk
- claim (n) iddia, sav
- claim (v) istemek, talep etmek, iddia etmek
- clause (n) madde, fıkra, bent
- clear (v) temizlemek, berraklaşmak
- click (n) tıkırtı, tıklama
- click (v) tıklamak
- client (n) müvekkil, müşteri, alıcı
- climb (n) tırmanış
- close (adv) yakından
- cloth (n) örtü, kıyafet
- clue (n) ipucu, iz, işaret, anahtar
- coach (v) çalıştırmak, eğitmek, öğretmek
- coal (n) kömür, maden kömürü
- coin (n) bozuk para
- collection (n) koleksiyon, toplama
- coloured (adj) renkli, boyanmış
- combine (v) birleştirmek, kombine etmek
- comment (v) yorumlamak, değerlendirmek
- commercial (adj) ticari
- commercial (n) reklam
- commit (v) işlemek, suç işlemek
- communication (n) iletişim
- comparison (n) karşılaştırma
- competitive (adj) rekabete dayanan, rekabetçi
- competitor (n) yarışmacı, rakip
- complaint (n) şikayet
- complex (adj) bileşik, karmaşık, karışık
- concentrate (v) yoğunlaşmak, bir yerde toplamak
- conclude (v) bitirmek, sonuçlandırmak
- conclusion (n) sonuç
- confident (adj) güvenli, emin, kuşkusuz, kesin
- confirm (v) onaylamak, doğrulamak
- confuse (v) şaşırtmak, kafasını karıştırmak, karıştırmak
- confused (adj) kafası karışmış, şaşırmış
- connection (n) bağlantı, ilişki
- consequence (n) sonuç
- consist (v) oluşmak, meydana gelmek, -den oluşmak
- consume (v) tüketmek, harcamak, bitirmek
- consumer (n) tüketici
- contact (n) temas, ilişki
- contact (v) ilişki kurmak, irtibat kurmak
- container (n) kap, konteyner, varil
- content (n) içerik, anlam
- continuous (adj) devamlı, sürekli, aralıksız
- contrast (n) kontrast, zıtlık, tezat, çelişki, kıyaslama
- contrast (v) kıyaslamak
- convenient (adj) kullanışlı, uygun, pratik
- convince (v) ikna etmek, inandırmak
- cool (v) soğutmak, serinletmek
- costume (n) kıyafet, kostüm
- cottage (n) kulübe, kır evi
- cotton (n) pamuk
- count (n) sayma, hesap, kont
- countryside (n) kırsal bölge
- court (n) mahkeme
- cover (n) kapak, örtü
- covered (adj) örtülü, kaplı
- cream (adj) krem renkli
- criminal (adj) suçlu, yasadışı
- cruel (adj) acımasız, gaddar, zalim
- cultural (adj) kültürel
- currency (n) para birimi
- current (adj) bugünkü, geçer, geçerli, şu andaki, mevcut, hali hazırdaki
- currently (adv) halen, şu anda
- curtain (n) perde
- custom (n) gelenek, görenek, adet
- cut (n) kesik, kesinti
B2 Seviyesi Kelimeler
- cabin (n) kabin, hücre, kulübe
- cable (n) kablo, telgraf
- calculate (v) hesap yapmak, hesap etmek, hesaplamak
- canal (n) kanal
- cancel (v) iptal etmek
- cancer (n) kanser
- candle (n) mum, kandil
- capable (adj) kabiliyetli, ehliyetli, yetenekli
- capacity (n) kapasite, hacim, verim
- capture (n) esir alma, ele geçirme
- capture (v) yakalamak, ele geçirmek,yansıtmak
- carbon (n) karbon
- cast (n) oyuncu kadrosu
- cast (v) rol vermek; şekil almak; fırlatmak
- casual (adj) gündelik, ilgisiz, tesadüfi, rahat
- catch (n) yakalama, bit yeniği
- cave (n) mağara
- cell (n) hücre, pil
- certainty (n) kesinlik
- certificate (n) belge, sertifika
- chain (v) zincirlemek
- chair (v) oturumu, toplantıyı yönetmek
- chairman (n) başkan, reis
- challenge (v) düelloya davet etmek, meydan okumak
- challenging (adj) zor
- championship (n) sampiyonluk
- characteristic (adj) tipik, karakteristik
- characteristic (n) özellik
- charming (adj) çekici, büyüleyici, cazibeli
- chart (v) haritasını yapmak, planlamak
- chase (n) takip, izleme, peşinden gitme
- chase (v) kovalamak, takip etmek, peşinde olmak
- cheek (n) yanak
- cheer (n) yaşa!’ ‘varol!’ ‘bravo!’
- cheer (v) alkışlamak, keyiflendirmek, neşelendirmek
- chief (adj) baş, ana, en üst rütbeli
- chief (n) şef, başkan
- choir (n) koro
- chop (v) dilimlemek, parçalamak, kesmek, doğramak
- circuit (n) devre
- circumstance (n) koşul, durum, olay
- cite (v) alıntı yapmak, bahsetmek
- citizen (n) vatandaş, yurttaş
- civil (adj) nazik, medeni, uygar
- civilization (n) uygarlık
- clarify (v) açıklamak, aydınlığa kavuşturmak
- classic (adj) klasik
- classic (n) klasik (kitap, film)
- classify (v) sınıflandırmak, sınıflamak, ayırmak
- clerk (n) kâtip, yazman, yazıcı
- cliff (n) kayalık, uçurum, yar
- clinic (n) klinik
- clip (n) toka, klip
- close (n) son, kapalı
- closely (adv) yakından
- coincidence (n) denk gelme, tesadüf, rastlantı
- collapse (n) çökme
- collapse (v) çökmek, düşmek, yıkılmak
- collector (n) koleksiyoncu
- colony (n) sömürge
- colourful (adj) renkli
- combination (n) bileşim, birleşim
- comfort (n) rahatlık
- comfort (v) rahatlatmak, teselli etmek
- comic (adj) komik, gülünç
- comic (n) güldürü, komedyen
- command (n) emir, komuta
- command (v) emir vermek, emretmek
- commander (n) komutan
- commission (n) komisyon, görev, vazife
- commission (v) görevlendirmek
- commitment (n) bağlılık , sorumluluk
- committee (n) komite, kurul
- commonly (adv) çoğunlukla, bayağıca, alelâde
- comparative (adj) karşılaştırmalı
- completion (n) tamamlama, bitme
- complex (n) site, kuruntu
- complicated (adj) karışık, karmaşık, anlaşılması zor
- component (n) parça, eleman, bileşen
- compose (v) oluşturmak, bestelemek
- composer (n) besteci
- compound (n) bileşen, karışım, bileşim
- comprehensive (adj) etraflı, geniş, çok yönlü, kapsamlı, detaylı
- comprise (v) kapsamak, içermek, içine almak
- compulsory (adj) zorunlu, mecburi, zorlayıcı
- concentration (n) yoğunluk, yoğunlaşma
- concept (n) fikir, görüş, kavram
- concern (n) ilgi, alâka, endişe, kaygı
- concern (v) ilgilenmek, endişelenmek
- concerned (adj) ilgilenen, ilgili, meşgul, endişeli
- concrete (adj) somut, beton
- concrete (n) beton
- conduct (n) yürütme
- conduct (v) yönetmek, düzenlemek
- confess (v) itiraf etmek, kabullenmek
- confidence (n) güven, inanç, itimat, kendine güven
- conflict (n) anlaşmazlık, çekişme, çarpışma,
- conflict (v) çatışmak, çelişmek
- confusing (adj) karıştıran, şaşırtan, kafa karıştırıcı
- confusion (n) kafa karışıklığı, karışıklık, karmaşa
- conscious (adj) bilinçli, farkında, kasti
- consequently (adv) sonuç olarak, bu nedenle
- conservation (n) koruma, korunum, sakınım, tasarruf
- conservative (adj) tutucu, muhafazakâr
- conservative (n) tutucu, muhafazakâr
- considerable (adj) önemli, hatırı sayılır ölçüde
- considerably (adv) oldukça, epeyce, önemli derecede
- consideration (n) düşünme
- consistent (adj) tutarlı, bağıntılı, istikrarlı
- consistently (adv) devamlı olarak, tutarlı şekilde
- conspiracy (n) komplo, gizli anlaşma, suikast
- constant (adj) daimi, sürekli, değişmez, sabit
- constantly (adv) sıkça, sık sık, sürekli
- construct (v) inşa etmek, yapmak
- construction (n) yapım, inşa etme
- consult (v) danışmak, başvurmak
- consultant (n) danışman
- consumption (n) tüketim, bitirme, harcama
- contemporary (adj) çağdaş, modern
- contest (n) yarışma, müsabaka
- contest (v) yarışmak
- contract (n) sözleşme
- contract (v) bir hastalık kapmak, yakalanmak
- contribute (v) katkıda bulunmak, sebep olmak
- contribution (n) katkı
- controversial (adj) tartışmalı, tartışmaya yol açan
- controversy (n) tartışma, çekişme, anlaşmazlık
- convenience (n) uygunluk, kolaylık
- convention (n) toplantı, kongre, toplama, anlaşma, gelenek
- conventional (adj) basmakalıp, alelade, geleneksel
- convert (v) değiştirmek, çevirmek, dönüştürmek
- convey (v) taşımak, nakletmek, iletmek
- convinced (adj) ikna edilmiş, emin
- convincing (adj) ikna edici
- cope (v) başa çıkmak, üstesinden gelmek, halletmek
- core (adj) ana
- core (n) iç, öz, çekirdek, esas
- corporate (adj) kurumsal, birleşik
- corporation (n) şirket, kurum, kuruluş, dernek
- corridor (n) koridor
- council (n) meclis, kurul, konsey, yönetim kurulu
- counter (n) tezgâh, fiş
- county (n) ilçe, il, vilâyet
- courage (n) cesaret, yüreklilik, yiğitlik
- coverage (n) gazetedeki yer, yayın alanı
- crack (n) çatlak
- crack (v) çatlamak, çatlatmak, yarılmak
- craft (n) marifet, hüner, sanat, kurnazlık, uçak, gemi
- crash (n) çarpma
- crash (v) kırılmak, parçalanmak, çarpmak
- creation (n) yaratma, oluşum
- creativity (n) yaratıcılık
- creature (n) yaratık
- credit (v) hesaba para yatırmak, inanmak, aklına getirmek, olabileceğini düşünmek
- crew (n) mürettebat, ekip
- crisis (n) buhran, kriz, bunalım
- criterion (n) kriter, ölçüt
- critic (n) eleştiren kimse, eleştirmen
- critical (adj) kritik, hassas, ciddi, eleştiri
- critically (adv) eleştirel bir şekilde
- criticism (n) eleştiri, tenkit
- criticize (v) eleştirmek, kusur bulmak, kınamak
- crop (n) ekin, ürün, mahsul
- crucial (adj) çok önemli, kritik, hayati
- cruise (n) gemi gezisi, turistik gemi yolculuğu
- cruise (v) gemiyle dolaşmak
- cry (n) çığlık, haykırış
- cue (n) işaret, başlama işareti, replik, ipucu
- cure (n) tedavi, çare
- cure (v) iyileştirmek, tedavi etmek
- curious (adj) ilgili, meraklı, tuhaf
- current (n) akım, akıntı
- curriculum (n) müfredat, öğretim programı
- curve (n) eğri, kavis
- curve (v) eğmek, bükmek, kavis çizmek
- curved (adj) kıvrık, eğimli
- cute (adj) çekici, sevimli
C1 Seviyesi Kelimeler
- cabinet (n) kabine, bakanlar kurulu
- calculation (n) hesaplama
- canvas (n) çadır bezi
- capability (n) kapasite, yetenek, kabiliyet
- capitalism (n) kapitalizm
- capitalist (adj) kapitalist
- cargo (n) kargo
- carriage (n) taşımacılık; at arabası
- carve (v) kazımak, oymak
- casino (n) gazino, kumarhane
- casualty (n) kazazede, yaralı
- catalogue (n) katalog
- cater (v) yiyecek ve içecek sağlamak
- cattle (n) sığır ve davarlar
- caution (n) dikkat, ikaz, uyarı
- cautious (adj) tedbirli, ihtiyatlı, dikkatli
- cease (v) kesmek, durdurmak
- cemetery (n) mezarlık, kabristan
- chamber (n) oda, yatak odası, büro
- chaos (n) kargaşa, kaos
- characterize (v) canlandırmak, karakterize etmek
- charm (n) çekicilik, cazibe
- charter (n) tüzük, yönetmelik
- chronic (adj) kronik, sürekli, müzmin
- chunk (n) yığın, külçe, topak
- circulate (v) dolaşmak, yayılmak
- circulation (n) dolaşım, piyasa
- citizenship (n) vatandaşlık
- civic (adj) kentle ilgili
- civilian (adj) sivil
- civilian (n) sivil
- clarity (n) açıklık, berraklık, duruluk
- clash (n) çatışma, tartışma
- classification (n) sınıflandırma
- cling (v) yapışmak, sarılmak, bağlanmak
- clinical (adj) klinikle ilgili
- closure (n) faaliyetine son verme, kapanma
- cluster (n) salkım, demet, grup, küme
- coalition (n) koalisyon, birleşme
- coastal (adj) kıyısal, kıyı ile ilgili
- cocktail (n) kokteyl
- cognitive (adj) kavrama ile ilgili, idrak ile ilgili, bilişsel
- coincide (v) rastlamak, denk gelmek, uymak
- collaborate (v) işbirliği yapmak, birlik olmak
- collaboration (n) iş birliği, uyum
- collective (adj) ortaklaşa, toplu
- collision (n) çarpma, çarpışma
- colonial (adj) sömürge, koloni ile ilgili
- columnist (n) köşe yazarı
- combat (n) savaş, mücadele, çarpışma
- combat (v) dövüşmek, mücadele etmek
- commence (v) başlamak, başlatmak
- commentary (n) yorum, açıklama
- commentator (n) yorumcu, maç spikeri, muhabir
- commerce (n) ticaret, iş, alım satım
- commissioner (n) komisyon üyesi
- commodity (n) esya, mal, emtia, madde, ürün
- communist (adj) komünist
- companion (n) ahbap, arkadaş, yol arkadaşı
- comparable (adj) kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir, benzer
- compassion (n) şefkat, merhamet, sevecenlik
- compel (v) zorlamak, mecbur etmek
- compelling (adj) ikna edici, ilgi uyandıran
- compensate (v) karşılamak, telâfi etmek, eşitlemek
- compensation (n) tazminat, telafi
- competence (n) yetenek
- competent (adj) yetenekli
- compile (v) derlemek, toplamak
- complement (v) tamamlamak, bütünlemek
- complexity (n) güçlük, zorluk, karışıklık
- compliance (n) riayet, uyum
- complication (n) karmaşa, zorluk, komplikasyon
- comply (v) razı olmak, uymak, boyun eğmek, uyumlu olmak
- composition (n) karışım, kompozisyon
- compromise (n) uzlaşma, anlaşma
- compromise (v) anlaşmaya varmak, uzlaşmak
- compute (v) hesaplamak, hesap etmek
- conceal (v) gizlemek, saklamak, örtbas etmek
- concede (v) ödün vermek; kabullenmek
- conceive (v) tasarlamak; gebe kalmak, aklı almak, anlamak, kavramak
- conception (n) anlayış, kavrayış
- concession (n) ödün, taviz, feragat
- condemn (v) kınamak, ayıplamak, suçlamak
- confer (v) vermek, sunmak, danışmak, görüşmek
- confession (n) itiraf
- configuration (n) biçim, yapılandırma
- confine (v) sınırlamak, tutmak, hapsetmek
- confirmation (n) doğrulama, onaylama
- confront (v) yüz yüze getirmek, yüzleştirmek
- confrontation (n) yüzleşme, karşılaşma
- congratulate (v) tebrik etmek, kutlamak
- congregation (n) cemaat, topluluk, ibadet için toplanmış insanlar
- congressional (adj) kongresel
- conquer (v) fethetmek, almak
- conscience (n) vicdan, inanç
- consciousness (n) bilinç, şuur, idrak, zihin
- consecutive (adj) birbirini izleyen, artarda
- consensus (n) fikir birliği, ortak görüş, oybirliği
- consent (n) rıza, onay
- consent (v) razı olmak, kabul etmek, izin vermek
- conserve (v) korumak, muhafaza etmek
- consistency (n) tutarlılık, kararlılık; kıvam
- consolidate (v) sağlamlaştırmak, pekiştirmek
- constituency (n) seçim bölgesi, seçmenler
- constitute (v) kurmak, teşkil etmek, oluşturmak
- constitution (n) anayasa
- constitutional (adj) anayasal
- constraint (n) zorlama, baskı, zor, sınırlama
- consultation (n) danışma, görüşme
- contemplate (v) niyet etmek, düşünmek, düşünüp taşınmak
- contempt (n) aşağılama, küçümseme
- contend (v) ileri sürmek, iddia etmek, yarışmak, mücadele etmek,
- contender (n) yarışmacı, müsabık
- content (adj) hoşnut, memnun, hazır
- contention (n) kavga, çekişme, tartışma, iddia, sav, rekabet
- continually (adv) sürekli olarak, boyuna
- contractor (n) müteahhit
- contradiction (n) çelişki, itiraz
- contrary (adj) zıt, karşı, ters, aksi
- contrary (n) zıtlık
- contributor (n) katılımcı, destekçi
- conversion (n) değiştirme, dönüştürme, dönüşüm, çevirme
- convict (v) mahkum etmek, suçlu bulmak
- conviction (n) mahkumiyet, görüş, inanç
- cooperate (v) işbirliği etmek, işbirliği yapmak
- cooperative (adj) birlikte çalışmayı seven, işbirliğine yatkın
- coordinate (v) koordine etmek, düzenlemek
- coordination (n) koordinasyon
- coordinator (n) ortak çalışmaları düzenleyen, yürüten kişi, koordinatör
- cop (n) polis, polis memuru
- copper (n) bakır
- copyright (n) telif hakkı
- correction (n) düzeltici
- correlate (v) ilişiği olmak, bağlantı kurmak
- correlation (n) bağıntı, ilişki, korelasyon, oran
- correspond (v) uymak, yaramak, benzemek, haberleşmek
- correspondence (n) yazışma, haberleşme
- correspondent (n) muhabir, mektuplaşan kişi
- corresponding (adj) benzer, ilişkili
- corrupt (adj) bozulmuş, ahlaksız, yolsuz
- corruption (n) bozulma, çürüme, yozlaşma, yolsuzluk
- costly (adj) pahalı, değerli, pahalıya mal olan, maliyetli
- councillor (n) konsey üyesi
- counselling (n) rehberlik, danışmanlık
- counsellor (n) danışman
- counter (v) karşılık vermek, karşı koymak
- counterpart (n) benzer, eş, meslektaş, emsal
- countless (adj) sayısız, çok, hesapsız
- coup (n) darbe, beklenmedik iş
- courtesy (n) kur yapma
- craft (v) beceriyle, ustalıkla yapmak
- crawl (v) emeklemek, yavaş ilerlemek
- creator (n) yaratıcı
- credibility (n) güvenilirlik
- credible (adj) güvenilir, inanılır, inandırıcı
- creep (v) sürünmek, emeklemek, sokulmak
- critique (n) eleştiri yazısı/raporu
- crown (n) taç, çelenk, zirve, tepe
- crude (adj) kaba, nezaketsiz, ilkel, ham
- crush (v) ezmek, sıkıştırmak, basmak
- crystal (n) kristal
- cult (adj) kült, moda, popüler, herkes tarafından sevilen
- cult (n) heves; mezhep
- cultivate (v) işlemek, ekip biçmek
- curiosity (n) merak, ilgi, ilginç şey
- custody (n) gözaltı, tutukluluk, velayet
- cutting (n) kesim
- cynical (adj) kötümser, olumsuz