Kategoriler
Oxford 5000 Collocations Dictionary

Oxford V Harfi

OXFORD 5000
V Harfi İle Başlayan Kelimeler
Kategoriler
Oxford 5000 Collocations Dictionary

Oxford Y Harfi

OXFORD 5000
Y Harfi İle Başlayan Kelimeler
Kategoriler
Oxford 5000 Collocations Dictionary

Oxford W Harfi

OXFORD 5000
W Harfi İle Başlayan Kelimeler
Kategoriler
Oxford 5000 Collocations Dictionary

Oxford Z Harfi

OXFORD 5000
Z Harfi İle Başlayan Kelimeler
A2zeronumber
zeroverb
zeroed
zeroing
zeros
  • zero /ˈzɪərəʊ/ (number) : sıfır
    ◌ the number 0
    ○ The number one million is written with a one and six zeroes.
  • zero /ˈzɪərəʊ/ (verb) : sıfırlamak
    ◌ to set a piece of equipment or control to ‘0’
    ○ Make sure the meter is level and zeroed.
B2zonenoun
zoneverb
zonal
zoned
zones
zoning
A2zero/ˈzɪərəʊ/numsıfır
zero/ˈzɪərəʊ/vsıfırlamak
zeroed
zeroing
zeros
B2zone/zəʊn/nbölge, kuşak, mıntıka, alan
zone/zəʊn/vbir yerde ancak belirli bir faaliyete izin vermek
zonal
zoned
zones
zoning
  • zone /zəʊn/ (noun) : bölge, kuşak, mıntıka, alan
  • zone /zəʊn/ (verb) : bir yerde ancak belirli bir faaliyete izin vermek
  • zonal () :
  • zoned () :
  • zones () :
  • zoning () :
  • A2 zero (/ˈzɪərəʊ/) : number
    ◌ sıfır

  • zero (/ˈzɪərəʊ/) : verb
    ◌ sıfırlamak

Kategoriler
Oxford 5000 Collocations Dictionary The Oxford 5000

Oxford A Harfi

OXFORD 5000
A Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
B2abandonverb
abandonedadjective
abandoningnoun
abandonmentnoun
abandonsverb
  • abandon (verb) : (bir yeri, bir kişiyi veya bir şeyi) terketmek; (bir aktiviteyi veya işi) bitirmeden bırakmak.
    → The old room had been abandoned years before.
  • abandoned (adjective) : terkedilmiş.
  • abandoning (noun) : terketme.
  • abandonment (noun) : terk.
  • abandons (verb) : .
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English Z Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 5000
Z Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
A2 Seviyesi Kelimeler
  • zero (num) sıfır
B1 Seviyesi Kelimeler
B2 Seviyesi Kelimeler
  • zone (n) bölge, kuşak, mıntıka, alan
C1 Seviyesi Kelimeler
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English Y Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 5000
Y Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
  • yeah (excl) (ünlem) evet
  • year (n) yıl, sene
  • yellow (adj) sarı
  • yellow (n) sarı
  • yes (excl) evet
  • yesterday (adv) dün
  • yesterday (n) dün
  • you (pron) sen, siz
  • young (adj) küçük, genç; yavru
  • your (det) senin, sizin
  • yourself (pron) kendi
A2 Seviyesi Kelimeler
  • yet (adv) henüz
  • yours (pron) seninki, sizin ki
B1 Seviyesi Kelimeler
  • yard (n) bahçe, avlu
  • young (n) genç
  • youth (n) genç
B2 Seviyesi Kelimeler
  • yet (conj) fakat, ama, ancak
C1 Seviyesi Kelimeler
  • yell (v) avaz avaz bağırmak, haykırmak, feryat etmek
  • yield (n) ürün, gelir
  • yield (v) vermek, sağlamak, ürün vermek, teslim olmak
  • youngster (n) genç
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English X Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 5000
X Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
A2 Seviyesi Kelimeler
B1 Seviyesi Kelimeler
B2 Seviyesi Kelimeler
C1 Seviyesi Kelimeler
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English W Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 5000
W Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
  • wait (v) beklemek
  • waiter (n) garson
  • wake (v) uyanmak, canlanmak
  • walk (n) yürüyüş, gezinti
  • walk (v) yürümek
  • wall (n) duvar
  • want (v) istemek; gerekmek; aranmak
  • warm (adj) ılık
  • wash (v) yıkamak
  • watch (n) kol saati; nöbet
  • watch (v) seyretmek, izlemek; göz kulak olmak
  • water (n) su
  • way (n) yol; yöntem, usul
  • we (pron) biz
  • wear (v) giymek; yıpranmak
  • weather (n) hava, hava durumu
  • website (n) internet sitesi
  • Wednesday (n) çarsamba
  • week (n) hafta
  • weekend (n) hafta sonu
  • welcome (adj) kabul edilen, hoş karşılanan
  • welcome (excl) hoş geldiniz!
  • welcome (v) hoş karşılamak
  • well (adj) sağlıklı, iyi
  • well (adv) iyi
  • well (excl) şeeyy, ha!, pekala, peki
  • west (adj) batı
  • west (adv) batıya doğru
  • west (n) batı
  • what (det) ne, şey
  • what (pron) ne, şey
  • when (adv) ne zaman
  • when (conj) -dığı zaman, -dığında, -nca
  • when (pron) ne zaman
  • where (adv) nerede
  • where (conj) nereye, nereden, nerede, …dığı / diği yer / yere / yerde
  • which (det) -ki o
  • which (pron) hangi, hangisi
  • white (adj) beyaz; sütlü
  • white (n) beyaz (renk)
  • who (pron) kim
  • why (adv) neden, niçin
  • wife (n) eş (kadın)
  • will (mv) -ecek, -mısınız
  • win (v) kazanmak
  • window (n) pencere
  • wine (n) şarap
  • winter (n) kış
  • with (prep) ıle, birlikte
  • without (prep) -sız, -siz, olmasaydı; -meden
  • woman (n) kadın
  • wonderful (adj) şahane, çok güzel, harika
  • word (n) kelime, sözcük
  • work (n) iş, meslek, çalışma
  • work (v) çalışmak, işlemek
  • worker (n) işçi, amele
  • world (n) dünya
  • would (mv) -ecekti, -erdi
  • write (v) yazmak
  • writer (n) yazar
  • writing (n) yazma
  • wrong (adj) yanlış, hatalı
A2 Seviyesi Kelimeler
  • wait (n) bekleyiş, bekleme
  • war (n) savaş; mücadele
  • wash (n) yıkanma, yıkama
  • washing (n) çamaşır
  • wave (n) dalga, el sallama
  • weak (adj) zayıf, güçsüz
  • web (n) örümcek ağı, web
  • wedding (n) düğün, nikâh töreni
  • weight (n) ağırlık
  • welcome (n) karşılama
  • wet (adj) ıslak, nemli
  • wheel (n) tekerlek, çark, direksiyon
  • while (conj) iken, esnasında, sırasında, …oysa; …diği halde; …e karşın
  • whole (adj) tüm, bütün, tümü, bütünü, tümüyle, bütünüyle, bütünce
  • whose (det) kimin
  • whose (pron) kimin
  • wide (adj) geniş; yaygın
  • wild (adj) vahşi, yabani
  • wind (n) rüzgar, yel
  • winner (n) kazanan kişi
  • wish (n) istek, arzu, dilek
  • wish (v) dilemek, istemek
  • wood (n) odun; ağaçlık alan, orman
  • wooden (adj) tahta, ahşap
  • working (adj) işle ilgili, çalışan
  • worried (adj) kaygılı, endişeli
  • worry (v) kaygılanmak, merak etmek, endişelenmek
  • worse (adj) daha kötü, daha fena
  • worst (adj) en kötü, en kötü sey
  • wow (excl) vay be!
B1 Seviyesi Kelimeler
  • warm (v) ısıtmak, ısınmak
  • warn (v) uyarmak, ikaz etmek
  • warning (n) uyarı, ikaz
  • waste (adj) atık
  • waste (n) israf; artık
  • waste (v) israf etmek, çarçur etmek
  • water (v) sulamak
  • wave (v) dalgalanmak, sallanmak; el sallamak
  • weapon (n) silâh
  • weigh (v) tartmak, ağırlığında olmak
  • western (adj) batıda, batıdan
  • whatever (det) ne zaman
  • whatever (pron) her ne, ne olursa olsun
  • whenever (conj) her zaman, her ne zaman, ne zaman olursa
  • whether (conj) iki veya daha çok olasılık arasındaki seçimden bahsederken; olsa da olmasa da, olup olmadığı
  • while (n) bir süre, biraz
  • whole (n) tamamı, bütünü
  • will (n) azim, irade, istek, arzu
  • win (n) kazanma
  • wing (n) kanat
  • within (prep) içerisinde, -de, -da
  • wonder (n) hayret, şaşkınlık; mucize
  • wonder (v) merak etmek, hayret etmek, şaşmak
  • wool (n) yün
  • worldwide (adj) dünya çapında
  • worldwide (adv) dünya genelinde
  • worry (n) kaygı, endişe
  • worse (adv) daha kötü olarak
  • worst (adv) en kötü bir şekilde
  • worth (adj) değer
  • written (adj) yazılı, yazılmış
  • wrong (adv) yanlış
B2 Seviyesi Kelimeler
  • wage (n) ücret, haftalık, maaş
  • wander (v) gezinip durmak, dolaşmak, dolanmak, amaçsızca gezmek
  • warming (n) ısınma
  • way (adv) hayli, oldukça
  • weakness (n) zayıflık, güçsüzlük
  • wealth (n) zenginlik, servet
  • wealthy (adj) zengin, varlıklı, servet sahibi
  • weekly (adj) haftada bir, her hafta, haftalık
  • weird (adj) tuhaf, acayip, anlaşılmaz
  • welfare (n) refah, zenginlik
  • wheat (n) buğday
  • whereas (conj) halbuki, oysa, ama
  • wherever (conj) her nereye / neresi / nerede
  • whisper (n) fısıltı
  • whisper (v) fısıldamak
  • whoever (pron) her kim, kim olursa
  • whom (pron) kimi, kime
  • widely (adv) yaygın şekilde
  • widespread (adj) yaygın, genel, geniş çapta
  • wildlife (n) yaban hayatı, vahşi yaşam
  • willing (adj) istekli
  • wind (v) dolamak, sarmak; nefesini kesmek
  • wire (n) tel, kablo
  • wisdom (n) kıl, akıllılık
  • wise (adj) akıllı
  • withdraw (v) (para vs) çekmek; geri çekmek, çekmek, almak, geri almak
  • witness (n) tanık, şahit
  • witness (v) şahit olmak, tanık olmak, şahitlik etmek
  • workforce (n) iş gücü
  • workplace (n) iş yeri
  • workshop (n) seminer, atölye
  • worm (n) solucan, kurt
  • worse (n) daha kötü / beter şey
  • worst (n) en kötü durum / şey / kişi / hâl
  • worth (n) değer, kıymet
  • wound (n) yara, bere
  • wound (v) yaralamak
  • wrap (v) sarmak, kaplamak
  • wrist (n) kol bileği
  • wrong (n) hata, kusur
C1 Seviyesi Kelimeler
  • ward (n) koğuş
  • warehouse (n) depo, ambar, büyük mağaza
  • warfare (n) savaş, harp
  • warrant (n) garanti
  • warrant (v) garanti etmek
  • warrior (n) savaşçı
  • weaken (v) zayıflatmak, güçsüzleştirmek
  • weave (v) dokumak, örmek, zikzak yapmak
  • weed (n) yabani ot
  • well (n) kuyu, artezyen
  • well-being (n) sağlık ve mutluluk, esenlik
  • whatever (adv) her ne zaman, bir ara
  • whatsoever (adv) hiç, hiç bir, hiç mi hiç, herhangi bir
  • whereby (adv) ki bununla, ki onun vasıtasıyla
  • whilst (conj) -iken
  • whip (v) kamçılamak, kırbaçlamak ,dövmek
  • wholly (adv) tamamen, bütünüyle, bütün olarak
  • widen (v) genişlemek, bollaşmak, genişletmek
  • widow (n) dul kadın
  • width (n) genişlik, en
  • willingness (n) istek
  • wipe (v) silmek, temzilemek
  • wit (n) nüktedanlık, nüktecilik
  • withdrawal (n) geri çekilme
  • workout (n) idman, egzersiz
  • worship (n) ibadet, tapma
  • worship (v) tapmak, tapınmak, ibadet etmek
  • worthwhile (adj) değer, zahmete değer, zamana değer, değerli
  • worthy (adj) değer, yakışır
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English V Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 5000
V Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
  • vacation (n) tatil
  • vegetable (n) sebze
  • very (adv) çok, bir hayli
  • video (n) video
  • village (n) köy
  • visit (n) ziyaret
  • visit (v) ziyaret etmek
  • visitor (n) ziyaretçi
A2 Seviyesi Kelimeler
  • valley (n) vadi
  • van (n) kamyonet
  • variety (n) çeşitlilik
  • vehicle (n) taşıt, araç, vasıta
  • view (n) görüş, fikir, manzara
  • virus (n) virüs
  • voice (n) ses, söz, ifade
B1 Seviyesi Kelimeler
  • valuable (adj) değerli, kıymetli, faydalı
  • value (n) değer, kıymet, önem
  • various (adj) çeşitli, farklı, değişik, türlü
  • version (n) sürüm, yorum
  • victim (n) kurban
  • view (v) bakmak, görmek
  • viewer (n) izleyici
  • violent (adj) şiddetli, sert, zorlu
  • volunteer (n) gönüllü kişi
  • volunteer (v) gönüllü olmak
  • vote (n) oy, oylama
  • vote (v) oy vermek, oy kullanmak
B2 Seviyesi Kelimeler
  • valid (adj) geçerli, geçer, yürürlükte
  • value (v) değer vermek
  • variation (n) değişiklik
  • vary (v) çeşitlilik göstermek
  • vast (adj) çok geniş, engin, çok
  • venue (n) yer, mahal
  • vertical (adj) dikey, düşey, dik
  • very (adj) çok
  • via (prep) üzerinden, yolu ile
  • victory (n) zafer, utku, galibiyet
  • viewpoint (n) bakış açısı
  • violence (n) şiddet, zorbalık
  • virtual (adj) sanal
  • visa (n) vize
  • visible (adj) görülebilir, görünür, görünen
  • vision (n) görme, vizyon, görme gücü
  • visual (adj) görme, görüş, görsel
  • vital (adj) hayati, çok önemli
  • vitamin (n) vitamin
  • volume (n) hacim, miktar; cilt
  • voluntary (adj) gönüllü, isteğe bağlı
  • voting (n) oy kullanma
C1 Seviyesi Kelimeler
  • vacuum (n) vakum, boşluk
  • vague (adj) belirsiz, hayal meyal, anlaşılmaz
  • validity (n) geçerlik, yasallık, sağlamlık
  • vanish (v) gözden kaybolmak
  • variable (adj) değişken
  • variable (n) değişken
  • varied (adj) değişik, çeşitli, türlü
  • vein (n) toplardamar, damar
  • venture (n) tehlikeli iş
  • venture (v) tehlikeye atılmak, tehlikeye atmak, cüret etmek
  • verbal (adj) sözlü
  • verdict (n) karar, yargı, hüküm, jüri kararı, kanı
  • verify (v) doğrulamak
  • verse (n) dize, mısra
  • versus (prep) -e karşı
  • vessel (n) damar, kanal, gemi, tekne
  • veteran (n) savaş gazisi, eski asker, meslekî deneyimi çok olan kimse; duayen, emektar
  • viable (adj) uygulanabilir, yaşayabilir, yapılabilir
  • vibrant (adj) canlı, hareketli
  • vice (n) vekil, yardımcı
  • vicious (adj) kötü amaçlı, tehlikeli
  • villager (n) köylü
  • violate (v) ihlal etmek, çiğnemek
  • violation (n) bozma, ihlâl etme, riayet etmeme
  • virtue (n) fazilet, erdem, üstünlük
  • vocal (adj) sesle ilgili
  • vow (v) söz vermek, yemin etmek, ant içmek
  • vulnerability (n) savunmasızlık, hassasiyet
  • vulnerable (adj) yaralanabilir, kolay incinir, savunmasız, hassas