Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English C Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 5000
C Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
  • café (n) kafe
  • cake (n) pasta, kek
  • call (n) arama, talep
  • call (v) çağırmak; adlandırmak, çağırılmak; (telefonla) aramak
  • camera (n) kamera
  • can (m.v) -e bilmek
  • cannot (m.v) yapamamak
  • capital (adj) ana, büyük, büyük harf
  • capital (n) başkent; sermaye; büyük harfle
  • car (n) araba
  • card (n) kart, kartpostal
  • career (n) meslek yaşamı, kariyer
  • carrot (n) havuç
  • carry (v) taşımak, götürmek
  • cat (n) kedi
  • CD (n) cd
  • cent (n) sent
  • centre (n) merkez
  • century (n) yüzyıl, asır
  • chair (n) sandalye
  • change (n) değişiklik; para üstü
  • change (v) değiştirmek, değişmek
  • chart (n) çizelge, grafik, tablo
  • cheap (adj) ucuz
  • check (v) kontrol etmek
  • cheese (n) peynir
  • chicken (n) tavuk, piliç
  • child (n) çocuk
  • chocolate (n) çikolata
  • choose (v) seçmek
  • cinema (n) sinema
  • city (n) şehir, kent
  • class (n) sınıf, ders
  • classroom (n) sınıf, derslik
  • clean (adj) temiz
  • clean (v) temizlemek
  • climb (v) tırmanmak
  • clock (n) saat
  • close (v) kapatmak, son vermek
  • clothes (n) elbise, giysi
  • club (n) kulüp, dernek
  • coat (n) ceket, mont
  • coffee (n) kahve
  • cold (adj) soğuk, soğuk algınlığı
  • cold (n) soğuk algınlığı
  • college (n) yüksekokul, üniversite, okul
  • colour (n) renk
  • come (v) gelmek
  • common (adj) ortak, müşterek, sıradan, yaygın
  • company (n) şirket, arkadaşlık
  • compare (v) karşılaştırmak, mukayese etmek
  • complete (adj) tam
  • complete (v) tamamlamak
  • computer (n) bilgisayar
  • concert (n) konser, dinleti
  • conversation (n) konuşma, sohbet, iletişim
  • cook (v) yemek pişirmek
  • cooking (n) yemek pişirme
  • cool (adj) serin, hoş, soğuk, soğutulmuş
  • correct (adj) doğru, yanlışsız
  • correct (v) düzeltmek, doğrulamak
  • cost (n) maliyet, ücret
  • cost (v) mal olmak, tutmak
  • could (m.v) -e bilmek
  • country (n) ülke; kır, taşra
  • course (n) kurs; yol, rota
  • cousin (n) kuzen
  • cow (n) inek
  • cream (n) krema
  • create (v) oluşturmak, yaratmak
  • culture (n) kültür
  • cup (n) fincan, kupa
  • customer (n) müşteri
  • cut (v) kesmek, azaltmak
A2 Seviyesi Kelimeler
  • camp (n) kamp
  • camp (v) kamp yapmak
  • camping (n) kamp yapma
  • can (n) metal kutu
  • care (n) ilgi, itina, bakım, özen
  • care (v) bakmak, ilgilenmek
  • careful (adj) dikkatli, özenli
  • carefully (adv) dikkatlice
  • carpet (n) halı
  • cartoon (n) çizgi film, karikatür
  • case (n) dava, durum, hadise, vaka
  • cash (n) nakit, peşin para
  • castle (n) kale, şato
  • catch (v) yakalamak, tutmak, (hastalık) yakalanmak
  • cause (n) sebep, neden
  • cause (v) sebep olmak, neden olmak
  • celebrate (v) kutlamak, anmak, övmek
  • celebrity (n) ün, ünlü kimse, tanınmış kimse
  • certain (adj) kesin, muhakkak, emin, belli, bazı
  • certainly (adv) kesinlikle, elbette
  • chance (n) olasılık, ihtimal, şans
  • character (n) karakter, özellik
  • charity (n) hayır, hayırseverlik, yardımseverlik
  • chat (n) sohbet, hoşbeş, lakırdı
  • chat (v) muhabbet etmek, sohbet etmek
  • check (n) kontrol
  • chef (n) şef
  • chemistry (n) kimya
  • chip (n) patates kızartması, çip
  • choice (n) seçim, seçenek, tercih
  • church (n) kilise
  • cigarette (n) sigara
  • circle (n) daire
  • circle (v) çevrelemek, kuşatmak, daire çizmek
  • classical (adj) klasik
  • clear (adj) açık, belli
  • clearly (adv) açıkça, anlaşılır biçimde
  • clever (adj) zeki, akıllı, cin gibi, zarif
  • climate (n) iklim, hava, bölge
  • close (adj) yakın, kapalı
  • closed (adj) kapalı
  • clothing (n) giyim, giysi, elbise
  • cloud (n) bulut
  • coach (n) otobüs, koç
  • coast (n) sahil, kıyı
  • code (n) kod, şifre
  • colleague (n) meslektaş, iş arkadaşı
  • collect (v) toplamak
  • column (n) kolon, sütun, köşe yazısı
  • comedy (n) komedi
  • comfortable (adj) konforlu, rahat
  • comment (n) yorum, fikir
  • communicate (v) iletişim kurmak, haberleşmek
  • community (n) cemiyet, cemaat, topluluk
  • compete (v) yarışmak, rekabet etmek
  • competition (n) yarışma, rekabet
  • complain (v) şikâyet etmek, söylenmek, yakınmak
  • completely (adv) tam olarak, tamamıyla, bütünüyle, tamaman
  • condition (n) durum, koşul; hastalık
  • conference (n) konferans, kongre, görüşme
  • connect (v) bağlamak, bitiştirmek, bağlantı kurmak, ilişkilendirmek
  • connected (adj) bağlantılı
  • consider (v) dikkate almak, hesaba katmak, düşünmek; … olarak görmek
  • contain (v) kapsamak, içermek
  • context (n) bağlam, sözün gelişi, kaynak, içerik
  • continent (n) kıta,
  • continue (v) devam etmek, sürmek
  • control (n) kontrol, teftiş
  • control (v) kontrol etmek, denetlemek
  • cook (n) aşçı
  • cooker (n) ocak
  • copy (n) kopya, nüsha
  • copy (v) kopya etmek, çoğaltmak, taklit etmek
  • corner (n) köşe
  • correctly (adv) doğru bir şekilde
  • count (v) saymak, hesaba katmak
  • couple (n) çift, eş
  • cover (v) kapamak, örtmek, kaplamak
  • crazy (adj) aptal, acayip, kızgın, çılgın
  • creative (adj) yaratıcı
  • credit (n) kredi, geri ödenme, takdir, övgü
  • crime (n) suç, kabahat
  • criminal (n) suçlu, sabıkalı
  • cross (n) çarpı işareti; haç
  • cross (v) karşıya geçmek
  • crowd (n) kalabalık
  • crowded (adj) kalabalık, dolu
  • cry (v) ağlamak; bağırmak
  • cupboard (n) dolap
  • curly (adj) kıvırcık
  • cycle (n) devir, döngü; bisiklet
  • cycle (v) bisiklete binmek
B1 Seviyesi Kelimeler
  • calm (adj) sakin, durgun
  • calm (n) sükûnet, sessizlik, sakinlik, huzur, dinginlik
  • calm (v) sakinleştirmek
  • campaign (n) kampanya; (askeri) sefer
  • campaign (v) kampanya düzenlemek
  • campus (n) yerleşke, üniversitenin bulunduğu alan, yer
  • candidate (n) aday
  • cap (n) kep, kasket, başlık, kapak
  • captain (n) kaptan, yüzbaşı
  • careless (adj) dikkatsiz
  • category (n) kategori, sınıf
  • ceiling (n) tavan
  • celebration (n) kutlama, şölen
  • central (adj) merkezi; önemli
  • centre (v) merkeze koymak
  • ceremony (n) tören
  • chain (n) dizi, silsile,zincir
  • challenge (n) sorun, engel
  • champion (n) şampiyon
  • channel (n) kanal
  • chapter (n) bölüm
  • charge (n) sorumluluk, yükleme, suçlama
  • charge (v) suçlamak; ücretlendirmek; şarj etmek
  • cheap (adv) ucuza
  • cheat (n) hile, hilekar
  • cheat (v) hile yapmak, dolandırmak, kandırmak, kopya çekmek
  • cheerful (adj) neşeli, şen
  • chemical (adj) kimyasal
  • chemical (n) kimyasal madde
  • chest (n) göğüs kafesi
  • childhood (n) çocukluk
  • claim (n) iddia, sav
  • claim (v) istemek, talep etmek, iddia etmek
  • clause (n) madde, fıkra, bent
  • clear (v) temizlemek, berraklaşmak
  • click (n) tıkırtı, tıklama
  • click (v) tıklamak
  • client (n) müvekkil, müşteri, alıcı
  • climb (n) tırmanış
  • close (adv) yakından
  • cloth (n) örtü, kıyafet
  • clue (n) ipucu, iz, işaret, anahtar
  • coach (v) çalıştırmak, eğitmek, öğretmek
  • coal (n) kömür, maden kömürü
  • coin (n) bozuk para
  • collection (n) koleksiyon, toplama
  • coloured (adj) renkli, boyanmış
  • combine (v) birleştirmek, kombine etmek
  • comment (v) yorumlamak, değerlendirmek
  • commercial (adj) ticari
  • commercial (n) reklam
  • commit (v) işlemek, suç işlemek
  • communication (n) iletişim
  • comparison (n) karşılaştırma
  • competitive (adj) rekabete dayanan, rekabetçi
  • competitor (n) yarışmacı, rakip
  • complaint (n) şikayet
  • complex (adj) bileşik, karmaşık, karışık
  • concentrate (v) yoğunlaşmak, bir yerde toplamak
  • conclude (v) bitirmek, sonuçlandırmak
  • conclusion (n) sonuç
  • confident (adj) güvenli, emin, kuşkusuz, kesin
  • confirm (v) onaylamak, doğrulamak
  • confuse (v) şaşırtmak, kafasını karıştırmak, karıştırmak
  • confused (adj) kafası karışmış, şaşırmış
  • connection (n) bağlantı, ilişki
  • consequence (n) sonuç
  • consist (v) oluşmak, meydana gelmek, -den oluşmak
  • consume (v) tüketmek, harcamak, bitirmek
  • consumer (n) tüketici
  • contact (n) temas, ilişki
  • contact (v) ilişki kurmak, irtibat kurmak
  • container (n) kap, konteyner, varil
  • content (n) içerik, anlam
  • continuous (adj) devamlı, sürekli, aralıksız
  • contrast (n) kontrast, zıtlık, tezat, çelişki, kıyaslama
  • contrast (v) kıyaslamak
  • convenient (adj) kullanışlı, uygun, pratik
  • convince (v) ikna etmek, inandırmak
  • cool (v) soğutmak, serinletmek
  • costume (n) kıyafet, kostüm
  • cottage (n) kulübe, kır evi
  • cotton (n) pamuk
  • count (n) sayma, hesap, kont
  • countryside (n) kırsal bölge
  • court (n) mahkeme
  • cover (n) kapak, örtü
  • covered (adj) örtülü, kaplı
  • cream (adj) krem renkli
  • criminal (adj) suçlu, yasadışı
  • cruel (adj) acımasız, gaddar, zalim
  • cultural (adj) kültürel
  • currency (n) para birimi
  • current (adj) bugünkü, geçer, geçerli, şu andaki, mevcut, hali hazırdaki
  • currently (adv) halen, şu anda
  • curtain (n) perde
  • custom (n) gelenek, görenek, adet
  • cut (n) kesik, kesinti
B2 Seviyesi Kelimeler
  • cabin (n) kabin, hücre, kulübe
  • cable (n) kablo, telgraf
  • calculate (v) hesap yapmak, hesap etmek, hesaplamak
  • canal (n) kanal
  • cancel (v) iptal etmek
  • cancer (n) kanser
  • candle (n) mum, kandil
  • capable (adj) kabiliyetli, ehliyetli, yetenekli
  • capacity (n) kapasite, hacim, verim
  • capture (n) esir alma, ele geçirme
  • capture (v) yakalamak, ele geçirmek,yansıtmak
  • carbon (n) karbon
  • cast (n) oyuncu kadrosu
  • cast (v) rol vermek; şekil almak; fırlatmak
  • casual (adj) gündelik, ilgisiz, tesadüfi, rahat
  • catch (n) yakalama, bit yeniği
  • cave (n) mağara
  • cell (n) hücre, pil
  • certainty (n) kesinlik
  • certificate (n) belge, sertifika
  • chain (v) zincirlemek
  • chair (v) oturumu, toplantıyı yönetmek
  • chairman (n) başkan, reis
  • challenge (v) düelloya davet etmek, meydan okumak
  • challenging (adj) zor
  • championship (n) sampiyonluk
  • characteristic (adj) tipik, karakteristik
  • characteristic (n) özellik
  • charming (adj) çekici, büyüleyici, cazibeli
  • chart (v) haritasını yapmak, planlamak
  • chase (n) takip, izleme, peşinden gitme
  • chase (v) kovalamak, takip etmek, peşinde olmak
  • cheek (n) yanak
  • cheer (n) yaşa!’ ‘varol!’ ‘bravo!’
  • cheer (v) alkışlamak, keyiflendirmek, neşelendirmek
  • chief (adj) baş, ana, en üst rütbeli
  • chief (n) şef, başkan
  • choir (n) koro
  • chop (v) dilimlemek, parçalamak, kesmek, doğramak
  • circuit (n) devre
  • circumstance (n) koşul, durum, olay
  • cite (v) alıntı yapmak, bahsetmek
  • citizen (n) vatandaş, yurttaş
  • civil (adj) nazik, medeni, uygar
  • civilization (n) uygarlık
  • clarify (v) açıklamak, aydınlığa kavuşturmak
  • classic (adj) klasik
  • classic (n) klasik (kitap, film)
  • classify (v) sınıflandırmak, sınıflamak, ayırmak
  • clerk (n) kâtip, yazman, yazıcı
  • cliff (n) kayalık, uçurum, yar
  • clinic (n) klinik
  • clip (n) toka, klip
  • close (n) son, kapalı
  • closely (adv) yakından
  • coincidence (n) denk gelme, tesadüf, rastlantı
  • collapse (n) çökme
  • collapse (v) çökmek, düşmek, yıkılmak
  • collector (n) koleksiyoncu
  • colony (n) sömürge
  • colourful (adj) renkli
  • combination (n) bileşim, birleşim
  • comfort (n) rahatlık
  • comfort (v) rahatlatmak, teselli etmek
  • comic (adj) komik, gülünç
  • comic (n) güldürü, komedyen
  • command (n) emir, komuta
  • command (v) emir vermek, emretmek
  • commander (n) komutan
  • commission (n) komisyon, görev, vazife
  • commission (v) görevlendirmek
  • commitment (n) bağlılık , sorumluluk
  • committee (n) komite, kurul
  • commonly (adv) çoğunlukla, bayağıca, alelâde
  • comparative (adj) karşılaştırmalı
  • completion (n) tamamlama, bitme
  • complex (n) site, kuruntu
  • complicated (adj) karışık, karmaşık, anlaşılması zor
  • component (n) parça, eleman, bileşen
  • compose (v) oluşturmak, bestelemek
  • composer (n) besteci
  • compound (n) bileşen, karışım, bileşim
  • comprehensive (adj) etraflı, geniş, çok yönlü, kapsamlı, detaylı
  • comprise (v) kapsamak, içermek, içine almak
  • compulsory (adj) zorunlu, mecburi, zorlayıcı
  • concentration (n) yoğunluk, yoğunlaşma
  • concept (n) fikir, görüş, kavram
  • concern (n) ilgi, alâka, endişe, kaygı
  • concern (v) ilgilenmek, endişelenmek
  • concerned (adj) ilgilenen, ilgili, meşgul, endişeli
  • concrete (adj) somut, beton
  • concrete (n) beton
  • conduct (n) yürütme
  • conduct (v) yönetmek, düzenlemek
  • confess (v) itiraf etmek, kabullenmek
  • confidence (n) güven, inanç, itimat, kendine güven
  • conflict (n) anlaşmazlık, çekişme, çarpışma,
  • conflict (v) çatışmak, çelişmek
  • confusing (adj) karıştıran, şaşırtan, kafa karıştırıcı
  • confusion (n) kafa karışıklığı, karışıklık, karmaşa
  • conscious (adj) bilinçli, farkında, kasti
  • consequently (adv) sonuç olarak, bu nedenle
  • conservation (n) koruma, korunum, sakınım, tasarruf
  • conservative (adj) tutucu, muhafazakâr
  • conservative (n) tutucu, muhafazakâr
  • considerable (adj) önemli, hatırı sayılır ölçüde
  • considerably (adv) oldukça, epeyce, önemli derecede
  • consideration (n) düşünme
  • consistent (adj) tutarlı, bağıntılı, istikrarlı
  • consistently (adv) devamlı olarak, tutarlı şekilde
  • conspiracy (n) komplo, gizli anlaşma, suikast
  • constant (adj) daimi, sürekli, değişmez, sabit
  • constantly (adv) sıkça, sık sık, sürekli
  • construct (v) inşa etmek, yapmak
  • construction (n) yapım, inşa etme
  • consult (v) danışmak, başvurmak
  • consultant (n) danışman
  • consumption (n) tüketim, bitirme, harcama
  • contemporary (adj) çağdaş, modern
  • contest (n) yarışma, müsabaka
  • contest (v) yarışmak
  • contract (n) sözleşme
  • contract (v) bir hastalık kapmak, yakalanmak
  • contribute (v) katkıda bulunmak, sebep olmak
  • contribution (n) katkı
  • controversial (adj) tartışmalı, tartışmaya yol açan
  • controversy (n) tartışma, çekişme, anlaşmazlık
  • convenience (n) uygunluk, kolaylık
  • convention (n) toplantı, kongre, toplama, anlaşma, gelenek
  • conventional (adj) basmakalıp, alelade, geleneksel
  • convert (v) değiştirmek, çevirmek, dönüştürmek
  • convey (v) taşımak, nakletmek, iletmek
  • convinced (adj) ikna edilmiş, emin
  • convincing (adj) ikna edici
  • cope (v) başa çıkmak, üstesinden gelmek, halletmek
  • core (adj) ana
  • core (n) iç, öz, çekirdek, esas
  • corporate (adj) kurumsal, birleşik
  • corporation (n) şirket, kurum, kuruluş, dernek
  • corridor (n) koridor
  • council (n) meclis, kurul, konsey, yönetim kurulu
  • counter (n) tezgâh, fiş
  • county (n) ilçe, il, vilâyet
  • courage (n) cesaret, yüreklilik, yiğitlik
  • coverage (n) gazetedeki yer, yayın alanı
  • crack (n) çatlak
  • crack (v) çatlamak, çatlatmak, yarılmak
  • craft (n) marifet, hüner, sanat, kurnazlık, uçak, gemi
  • crash (n) çarpma
  • crash (v) kırılmak, parçalanmak, çarpmak
  • creation (n) yaratma, oluşum
  • creativity (n) yaratıcılık
  • creature (n) yaratık
  • credit (v) hesaba para yatırmak, inanmak, aklına getirmek, olabileceğini düşünmek
  • crew (n) mürettebat, ekip
  • crisis (n) buhran, kriz, bunalım
  • criterion (n) kriter, ölçüt
  • critic (n) eleştiren kimse, eleştirmen
  • critical (adj) kritik, hassas, ciddi, eleştiri
  • critically (adv) eleştirel bir şekilde
  • criticism (n) eleştiri, tenkit
  • criticize (v) eleştirmek, kusur bulmak, kınamak
  • crop (n) ekin, ürün, mahsul
  • crucial (adj) çok önemli, kritik, hayati
  • cruise (n) gemi gezisi, turistik gemi yolculuğu
  • cruise (v) gemiyle dolaşmak
  • cry (n) çığlık, haykırış
  • cue (n) işaret, başlama işareti, replik, ipucu
  • cure (n) tedavi, çare
  • cure (v) iyileştirmek, tedavi etmek
  • curious (adj) ilgili, meraklı, tuhaf
  • current (n) akım, akıntı
  • curriculum (n) müfredat, öğretim programı
  • curve (n) eğri, kavis
  • curve (v) eğmek, bükmek, kavis çizmek
  • curved (adj) kıvrık, eğimli
  • cute (adj) çekici, sevimli
C1 Seviyesi Kelimeler
  • cabinet (n) kabine, bakanlar kurulu
  • calculation (n) hesaplama
  • canvas (n) çadır bezi
  • capability (n) kapasite, yetenek, kabiliyet
  • capitalism (n) kapitalizm
  • capitalist (adj) kapitalist
  • cargo (n) kargo
  • carriage (n) taşımacılık; at arabası
  • carve (v) kazımak, oymak
  • casino (n) gazino, kumarhane
  • casualty (n) kazazede, yaralı
  • catalogue (n) katalog
  • cater (v) yiyecek ve içecek sağlamak
  • cattle (n) sığır ve davarlar
  • caution (n) dikkat, ikaz, uyarı
  • cautious (adj) tedbirli, ihtiyatlı, dikkatli
  • cease (v) kesmek, durdurmak
  • cemetery (n) mezarlık, kabristan
  • chamber (n) oda, yatak odası, büro
  • chaos (n) kargaşa, kaos
  • characterize (v) canlandırmak, karakterize etmek
  • charm (n) çekicilik, cazibe
  • charter (n) tüzük, yönetmelik
  • chronic (adj) kronik, sürekli, müzmin
  • chunk (n) yığın, külçe, topak
  • circulate (v) dolaşmak, yayılmak
  • circulation (n) dolaşım, piyasa
  • citizenship (n) vatandaşlık
  • civic (adj) kentle ilgili
  • civilian (adj) sivil
  • civilian (n) sivil
  • clarity (n) açıklık, berraklık, duruluk
  • clash (n) çatışma, tartışma
  • classification (n) sınıflandırma
  • cling (v) yapışmak, sarılmak, bağlanmak
  • clinical (adj) klinikle ilgili
  • closure (n) faaliyetine son verme, kapanma
  • cluster (n) salkım, demet, grup, küme
  • coalition (n) koalisyon, birleşme
  • coastal (adj) kıyısal, kıyı ile ilgili
  • cocktail (n) kokteyl
  • cognitive (adj) kavrama ile ilgili, idrak ile ilgili, bilişsel
  • coincide (v) rastlamak, denk gelmek, uymak
  • collaborate (v) işbirliği yapmak, birlik olmak
  • collaboration (n) iş birliği, uyum
  • collective (adj) ortaklaşa, toplu
  • collision (n) çarpma, çarpışma
  • colonial (adj) sömürge, koloni ile ilgili
  • columnist (n) köşe yazarı
  • combat (n) savaş, mücadele, çarpışma
  • combat (v) dövüşmek, mücadele etmek
  • commence (v) başlamak, başlatmak
  • commentary (n) yorum, açıklama
  • commentator (n) yorumcu, maç spikeri, muhabir
  • commerce (n) ticaret, iş, alım satım
  • commissioner (n) komisyon üyesi
  • commodity (n) esya, mal, emtia, madde, ürün
  • communist (adj) komünist
  • companion (n) ahbap, arkadaş, yol arkadaşı
  • comparable (adj) kıyaslanabilir, karşılaştırılabilir, benzer
  • compassion (n) şefkat, merhamet, sevecenlik
  • compel (v) zorlamak, mecbur etmek
  • compelling (adj) ikna edici, ilgi uyandıran
  • compensate (v) karşılamak, telâfi etmek, eşitlemek
  • compensation (n) tazminat, telafi
  • competence (n) yetenek
  • competent (adj) yetenekli
  • compile (v) derlemek, toplamak
  • complement (v) tamamlamak, bütünlemek
  • complexity (n) güçlük, zorluk, karışıklık
  • compliance (n) riayet, uyum
  • complication (n) karmaşa, zorluk, komplikasyon
  • comply (v) razı olmak, uymak, boyun eğmek, uyumlu olmak
  • composition (n) karışım, kompozisyon
  • compromise (n) uzlaşma, anlaşma
  • compromise (v) anlaşmaya varmak, uzlaşmak
  • compute (v) hesaplamak, hesap etmek
  • conceal (v) gizlemek, saklamak, örtbas etmek
  • concede (v) ödün vermek; kabullenmek
  • conceive (v) tasarlamak; gebe kalmak, aklı almak, anlamak, kavramak
  • conception (n) anlayış, kavrayış
  • concession (n) ödün, taviz, feragat
  • condemn (v) kınamak, ayıplamak, suçlamak
  • confer (v) vermek, sunmak, danışmak, görüşmek
  • confession (n) itiraf
  • configuration (n) biçim, yapılandırma
  • confine (v) sınırlamak, tutmak, hapsetmek
  • confirmation (n) doğrulama, onaylama
  • confront (v) yüz yüze getirmek, yüzleştirmek
  • confrontation (n) yüzleşme, karşılaşma
  • congratulate (v) tebrik etmek, kutlamak
  • congregation (n) cemaat, topluluk, ibadet için toplanmış insanlar
  • congressional (adj) kongresel
  • conquer (v) fethetmek, almak
  • conscience (n) vicdan, inanç
  • consciousness (n) bilinç, şuur, idrak, zihin
  • consecutive (adj) birbirini izleyen, artarda
  • consensus (n) fikir birliği, ortak görüş, oybirliği
  • consent (n) rıza, onay
  • consent (v) razı olmak, kabul etmek, izin vermek
  • conserve (v) korumak, muhafaza etmek
  • consistency (n) tutarlılık, kararlılık; kıvam
  • consolidate (v) sağlamlaştırmak, pekiştirmek
  • constituency (n) seçim bölgesi, seçmenler
  • constitute (v) kurmak, teşkil etmek, oluşturmak
  • constitution (n) anayasa
  • constitutional (adj) anayasal
  • constraint (n) zorlama, baskı, zor, sınırlama
  • consultation (n) danışma, görüşme
  • contemplate (v) niyet etmek, düşünmek, düşünüp taşınmak
  • contempt (n) aşağılama, küçümseme
  • contend (v) ileri sürmek, iddia etmek, yarışmak, mücadele etmek,
  • contender (n) yarışmacı, müsabık
  • content (adj) hoşnut, memnun, hazır
  • contention (n) kavga, çekişme, tartışma, iddia, sav, rekabet
  • continually (adv) sürekli olarak, boyuna
  • contractor (n) müteahhit
  • contradiction (n) çelişki, itiraz
  • contrary (adj) zıt, karşı, ters, aksi
  • contrary (n) zıtlık
  • contributor (n) katılımcı, destekçi
  • conversion (n) değiştirme, dönüştürme, dönüşüm, çevirme
  • convict (v) mahkum etmek, suçlu bulmak
  • conviction (n) mahkumiyet, görüş, inanç
  • cooperate (v) işbirliği etmek, işbirliği yapmak
  • cooperative (adj) birlikte çalışmayı seven, işbirliğine yatkın
  • coordinate (v) koordine etmek, düzenlemek
  • coordination (n) koordinasyon
  • coordinator (n) ortak çalışmaları düzenleyen, yürüten kişi, koordinatör
  • cop (n) polis, polis memuru
  • copper (n) bakır
  • copyright (n) telif hakkı
  • correction (n) düzeltici
  • correlate (v) ilişiği olmak, bağlantı kurmak
  • correlation (n) bağıntı, ilişki, korelasyon, oran
  • correspond (v) uymak, yaramak, benzemek, haberleşmek
  • correspondence (n) yazışma, haberleşme
  • correspondent (n) muhabir, mektuplaşan kişi
  • corresponding (adj) benzer, ilişkili
  • corrupt (adj) bozulmuş, ahlaksız, yolsuz
  • corruption (n) bozulma, çürüme, yozlaşma, yolsuzluk
  • costly (adj) pahalı, değerli, pahalıya mal olan, maliyetli
  • councillor (n) konsey üyesi
  • counselling (n) rehberlik, danışmanlık
  • counsellor (n) danışman
  • counter (v) karşılık vermek, karşı koymak
  • counterpart (n) benzer, eş, meslektaş, emsal
  • countless (adj) sayısız, çok, hesapsız
  • coup (n) darbe, beklenmedik iş
  • courtesy (n) kur yapma
  • craft (v) beceriyle, ustalıkla yapmak
  • crawl (v) emeklemek, yavaş ilerlemek
  • creator (n) yaratıcı
  • credibility (n) güvenilirlik
  • credible (adj) güvenilir, inanılır, inandırıcı
  • creep (v) sürünmek, emeklemek, sokulmak
  • critique (n) eleştiri yazısı/raporu
  • crown (n) taç, çelenk, zirve, tepe
  • crude (adj) kaba, nezaketsiz, ilkel, ham
  • crush (v) ezmek, sıkıştırmak, basmak
  • crystal (n) kristal
  • cult (adj) kült, moda, popüler, herkes tarafından sevilen
  • cult (n) heves; mezhep
  • cultivate (v) işlemek, ekip biçmek
  • curiosity (n) merak, ilgi, ilginç şey
  • custody (n) gözaltı, tutukluluk, velayet
  • cutting (n) kesim
  • cynical (adj) kötümser, olumsuz
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English B Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 5000
B Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
  • baby (n) bebek
  • back (adv) geriye doğru
  • back (n) sırt, arka, geri
  • bad (adj) kötü, berbat
  • bag (n) çanta
  • ball (n) top, balo
  • banana (n) muz
  • band (n) takım, sürü, çete, bando, grup
  • bank (n) banka
  • bath (n) banyo
  • bathroom (n) banyo
  • be (v) olmak
  • be (a.v) olmak
  • beach (n) kumsal, plaj
  • beautiful (adj) güzel
  • because (conj) -dığı için, çünkü
  • become (v) olmak, …hale gelmek
  • bed (n) yatak
  • bedroom (n) yatak odası
  • beer (n) bira
  • before (prep) daha önce, -den önce
  • begin (v) başlamak
  • beginning (n) başlangıç, baş
  • behind (adv) gerisine, arkasına doğru, arkada, geride, arkaya
  • behind (prep) arkasında, arkasına
  • believe (v) inanmak, güvenmek
  • below (adv) altında
  • below (prep) altında, aşağıda
  • best (adj) en iyi
  • better (adj) daha iyi, daha güzel
  • between (prep) arasında
  • bicycle (n) bisiklet
  • big (adj) büyük, kocaman
  • bike (n) bisiklet
  • bill (n) fatura
  • bird (n) kuş
  • birthday (n) doğum günü
  • black (adj) siyah, siyahi
  • black (n) kara, siyahi
  • blog (n) başkalarının okuması için internete konulan fikirler / düşünceler
  • blonde (adj) sarışın
  • blue (adj) mavi
  • blue (n) gök mavi
  • boat (n) gemi, sandal, bot
  • body (n) vücut
  • book (n) kitap
  • boot (n) bot, çizme
  • bored (adj) canı sıkılmış
  • boring (adj) sıkıcı
  • born (v) doğmak, dünyaya gelmek
  • both (det) her ikisi
  • both (pron) her ikisi
  • bottle (n) şişe
  • box (n) kutu, sandık
  • boy (n) erkek çocuk
  • boyfriend (n) erkek arkadaş
  • bread (n) ekmek
  • break (n) ara, fasıla, teneffüs, dinlenme arası, paydos, mola
  • break (v) kırmak
  • breakfast (n) kahvaltı
  • bring (v) getirmek
  • brother (n) erkek kardeş
  • brown (adj) kahverengi
  • brown (n) kahve rengi, kestane rengi
  • build (v) inşa etmek, kurmak
  • building (n) bina, inşaat
  • bus (n) otobüs
  • business (n) iş, işletme
  • busy (adj) meşgul, yoğun
  • but (conj) fakat
  • butter (n) tereyağı
  • buy (v) satın almak
  • by (prep) yanında, kenarında, -ın tarafından; -e kadar; -erek; ile
  • bye (excl) allah’a ısmarlaladık!, hoşçakal!
A2 Seviyesi Kelimeler
  • back (adj) arka, geri
  • background (n) özgeçmiş, geçmiş deneyimler, arka plan
  • badly (adv) kötü, fena sekilde
  • bar (n) bar, kalıp, parça
  • baseball (n) beysbol
  • based (adj) dayanmış, -e dayanan
  • basketball (n) basketbol
  • bean (n) fasulye
  • bear (n) ayı
  • beat (v) vurmak, dövmek
  • beef (n) et, sığır eti
  • before (adv) daha önce, daha önceden
  • before (conj) -den önce
  • behave (v) davranmak
  • behaviour (n) davranış
  • belong (v) ait olmak
  • belt (n) kemer, kuşak
  • benefit (n) yarar, fayda, çıkar
  • best (adv) en iyisi
  • best (n) en iyisi
  • better (adv) daha iyi şekilde
  • between (adv) iki yer, insan, eşyayı ayıran boşluk, iki olay veya zamanı ayıran dönemde
  • billion (num) milyar
  • bin (n) çöp kovası
  • biology (n) biyoloji
  • birth (n) doğum, doğuş
  • biscuit (n) bisküvi
  • bit (n) parça, kırıntı, küçük parça
  • blank (adj) boş, içinde hiç bir şey olmayan
  • blank (n) boş, kullanılmamış (kağıt)
  • blood (n) kan
  • blow (v) esmek, körüklemek, üflemek
  • board (n) tahta, pano; kurul
  • boil (v) kaynatmak, fokurdatmak
  • bone (n) kemik, kılçık
  • book (v) yer ayırtmak
  • borrow (v) ödünç almak
  • boss (n) patron
  • bottom (adj) en alt düzeyde
  • bottom (n) dip, alt
  • bowl (n) tas, kâse
  • brain (n) beyin
  • bridge (n) köprü
  • bright (adj) parlak
  • brilliant (adj) zeki, pırıl pırıl, harika
  • broken (adj) kırık, kırılmış, bozuk
  • brush (n) fırça
  • brush (v) fırçalamak
  • burn (v) yanmak, yakmak
  • businessman (n) iş adamı
  • button (n) düğme, buton
B1 Seviyesi Kelimeler
  • backwards (adv) geriye, geriye doğru, geri
  • bake (v) fırında pişirmek, pişmek
  • balance (n) denge
  • balance (v) tartmak, dengelemek
  • ban (n) yasak
  • ban (v) yasaklamak
  • base (n) kök, temel, dayanak
  • base (v) dayandırmak, dayamak
  • basic (adj) temel
  • basis (n) temel, esas, kaynak
  • battery (n) batarya, akü, pil
  • battle (n) savaş
  • beauty (n) güzellik
  • bee (n) arı
  • belief (n) inanç, iman, güven
  • bell (n) zil, çan
  • bend (n) dönemeç, viraj
  • bend (v) eğmek, bükmek
  • benefit (v) faydalanmak, yararlanmak
  • better (n) en azından, daha da iyiye doğru, daha da iyi olsun diye
  • bite (n) ısırık, lokma
  • bite (v) ısırmak, dişlemek, sokmak
  • block (n) blok
  • block (v) engel olmak, tıkamak
  • board (v) (gemi, uçak) binmek
  • bomb (n) bomba
  • bomb (v) bombalamak
  • border (n) sınır, hat
  • bother (v) canını sıkmak, rahatsız etmek
  • branch (n) dal, şube
  • brand (n) marka
  • brand (v) damgalamak, lekelemek
  • brave (adj) cesur
  • breath (n) nefes, soluk, fısıltı
  • breathe (v) solumak, nefes almak
  • breathing (n) nefes alıp verme
  • bride (n) gelin
  • bubble (n) kabarcık, hava kabarcığı, baloncuk
  • bury (v) gömmek, defnetmek
  • by (adv) geçerek, geçip giderek, yakınından geçerek
B2 Seviyesi Kelimeler
  • back (v) desteklemek
  • bacteria (n) bakteri
  • badge (n) isimlik, isim etiketi, rozet
  • balanced (adj) dengeli
  • ballet (n) balet, bale
  • balloon (n) balon
  • bar (v) engel olmak
  • barely (adv) ancak, anca, zar zor, neredeyse hiç
  • bargain (n) pazarlık, kelepir
  • barrier (n) engel
  • basement (n) bodrum, bodrum katı
  • basically (adv) esasında, temel olarak
  • basket (n) sepet
  • bat (n) yarasa
  • battle (v) savaşmak, mücadele etmek
  • bear (v) dayanmak; taşımak; doğurmak
  • beat (n) vuruş, tempo
  • beg (v) yalvarmak
  • being (n) varlık, var olma
  • beneficial (adj) yararlı, hayırlı, faydalı
  • bent (adj) eğri, yamuk
  • beside (prep) yanına, yanında, dışında
  • besides (adv) ayrıca, bunun yanısıra
  • besides (prep) bundan başka, zaten, bununla birlikte
  • bet (n) bahis, iddia
  • bet (v) bahse girmek, iddiaya girmek
  • beyond (adv) ötesinde, öte tarafında
  • beyond (prep) ötesine, ötesinde
  • bias (n) önyargı, peşin hüküm
  • bid (n) girişim, teşebbüs, teklif
  • bid (v) fiyat vermek, teklif vermek
  • bill (v) fatura etmek, faturalandırmak
  • biological (adj) biyolojik
  • bitter (adj) acı, üzücü
  • blame (n) suç, kabahat
  • blame (v) suçlamak
  • blanket (n) battaniye, örtü
  • blind (adj) kör, görmeyen, anlayışsız
  • blow (n) esinti, darp
  • bold (adj) cesur, gözü pek, cüretli
  • bombing (n) bombalama
  • bond (n) bağ, ilişki
  • booking (n) rezervasyon, yer ayırtma
  • boost (n) yardım, destek
  • boost (v) artırmak, yükseltmek
  • border (v) sınırı olmak
  • bound (adj) yükümlü, olması kesin
  • breast (n) göğüs
  • brick (n) tuğla
  • brief (adj) kısa, kısa ve öz
  • briefly (adv) kısaca
  • broad (adj) geniş
  • broadcast (n) radyo/tv yayını
  • broadcast (v) radyo veya tv ile yayın yapmak
  • broadcaster (n) tv ve radyoda sunum yapan, konuşan kişi
  • broadly (adv) geniş geniş, genel olarak, genel anlamda
  • budget (n) bütçe
  • bug (n) tahtakurusu, böcek
  • bullet (n) mermi
  • bunch (n) demet, deste
  • burn (n) yanık
  • bush (n) çalı, çalılık
  • but (prep) -den hariç
C1 Seviyesi Kelimeler
  • backdrop (n) bir hadisenin, olayın olduğu durum
  • backing (n) destek, yardım
  • backup (n) yardım, destek
  • bail (n) kefalet, kefalet ücreti
  • ballot (n) oylama
  • banner (n) pankart, bayrak, sancak, başlık, tepe yazısı
  • bare (adj) çıplak, bomboş
  • barrel (n) fıçı, varil, namlu
  • bass (n) bas
  • bat (v) kırpmak (göz), sopayla bir topa vurmaya çalışmak
  • battlefield (n) savaş alanı
  • bay (n) körfez, koy
  • beam (n) ışın
  • beast (n) hayvan, canavar, yaratık
  • behalf (n) adına
  • beloved (adj) sevilen, sevgili, aziz
  • bench (n) bank, sıra, kürsü
  • benchmark (n) kalite seviyesi
  • beneath (prep) altında
  • beneficiary (n) yararlanan kimse; hak sahibi
  • betray (v) ihanet etmek, hıyanet etmek, ifşa etmek
  • bind (v) bağlamak, ciltlemek; tutturmak
  • biography (n) biyografi, yaşam öyküsü
  • bishop (n) piskopos
  • bizarre (adj) garip, tuhaf
  • blade (n) bıçak ağzı; kılıç
  • blast (n) şiddetli rüzgâr, rüzgâr
  • blast (v) patlamak; tahrip etmek
  • bleed (v) kanamak, kan ağlamak
  • blend (n) karışım
  • blend (v) harmanlamak, karıştırmak, karışmak, harmanlamak
  • bless (v) tanrı’nın yardımını dilemek, inayet istemek, kutsamak, takdis etmek
  • blessing (n) dua, lütuf, nimet
  • boast (v) böbürlenmek
  • bonus (n) ödül, ikramiye
  • boom (n) artış, patlama
  • bounce (v) zıplamak, sıçramak, fırlamak
  • boundary (n) sınır, hudut, limit
  • bow (n) eğilme, reverans, selamlama, yay
  • bow (v) başla selamlamak, reverans yapmak, başını eğmek
  • breach (n) ihlal, çiğneme
  • breach (v) ihlal etmek, uymamak
  • breakdown (n) arıza, bozulma, sorun
  • breakthrough (n) buluş, atılım
  • breed (n) soy
  • breed (v) doğurmak, çoğalmak
  • broadband (n) geniş bant
  • browser (n) tarayıcı
  • brutal (adj) vahşi, yabani, acımasız
  • buck (n) (argo) dolar
  • buddy (n) çok yakın arkadaş, dost, yaren, kafadar, ahbap
  • buffer (n) tampon
  • bulk (n) boy, cüsse, hacim, yığın
  • burden (n) yük, zahmet
  • bureaucracy (n) bürokrasi, kırtasiyecilik
  • burial (n) gömme, defin
  • burst (v) patlak vermek, patlamak
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English A Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 3000 Kelime Listesi
  • a (det) bir
  • about (adv) hakkında
  • about (prep) hakkında, ile ilgili; yaklaşık
  • above (adv) yukarıda
  • above (prep) üzerinde
  • across (adv) karşıya
  • across (prep) karşıdan karşıya
  • action (n) eylem, hareket
  • activity (n) etkinlik
  • actor (n) erkek oyuncu, aktör
  • actress (n) oyuncu, aktris
  • add (v) eklemek, ilave etmek
  • address (n) adres; konuşma
  • adult (n) yetişkin
  • advice (n) öğüt, tavsiye
  • afraid (adj) korkmuş
  • after (prep) -den sonra
  • afternoon (n) öğleden sonra
  • again (adv) tekrar, yeniden, yine
  • age (n) yaş; çağ, devir
  • ago (adv) önce
  • agree (v) aynı fikirde olmak, katılmak
  • air (n) hava
  • airport (n) hava alanı
  • all (det) bütün, tüm, hepsi, tamamı
  • all (pron) bütün
  • also (adv) de, da, ayrıca
  • always (adv) herzaman
  • amazing (adj) şaşırtıcı
  • and (conj) ve
  • angry (adj) sinirli
  • animal (n) hayvan
  • another (det) diğeri
  • another (pron) başka
  • answer (n) cevap, yanıt
  • answer (v) cevaplamak, yanıtlamak
  • any (det) biri, herhangi biri
  • any (pron) herhangi
  • anyone (pron) herhangi biri, hiçbiri
  • anything (pron) herhangi bir şey, hiçbir şey
  • apartment (n) apartman dairesi
  • apple (n) elma
  • April (n) nisan
  • area (n) alan, bölge
  • arm (n) kol; silah
  • around (adv) etrafta, çevrede, bu civarda
  • around (prep) etrafında, civarında
  • arrive (v) varmak, ulaşmak
  • art (n) sanat
  • article (n) makale
  • artist (n) sanatçı
  • as (prep) olarak
  • ask (v) sormak; istemek, dilemek
  • at (prep) -de, -deki; -e, -a
  • August (n) ağustos
  • aunt (n) hala, teyze
  • autumn (n) sonbahar, güz
  • away (adv) uzakta, uzağa, uzak
  • ability (n) yetenek, kabiliyet
  • able (adj) yapabilir, yetenekli
  • abroad (adv) yurt dışında
  • accept (v) kabul etmek
  • accident (n) kaza
  • according to (prep) -a/-e göre
  • achieve (v) başarmak, ulaşmak
  • act (v) hareket etmek; rol almak
  • active (adj) faal, hareketli
  • actually (adv) aslında, gerçekte
  • adult (adj) yetişkin
  • advantage (n) avantaj
  • adventure (n) macera
  • advertise (v) reklam yapmak
  • advertisement (n) reklam
  • advertising (n) reklamcılık
  • affect (v) etkilemek
  • after (adv) sonra
  • after (conj) -den sonra
  • against (prep) -e karşı
  • ah (excl) oooh, aha
  • airline (n) havayolu
  • alive (adj) canlı
  • all (adv) tamamen
  • all right (adj) iyi
  • all right (adv) tamam, pekâla
  • all right (excl) peki, olur, tamam
  • allow (v) izin vermek; olanak sağlamak
  • almost (adv) hemen hemen, yaklaşık, neredeyse
  • alone (adj) yalnız, tek başına
  • alone (adv) yalnız
  • along (adv) boyunca; yanısıra; ileri
  • along (prep) boyunca
  • already (adv) çoktan, zaten
  • alternative (n) alternatif
  • although (conj) -e rağmen, -se de, -e karşın
  • among (prep) arasında
  • amount (n) miktar
  • ancient (adj) eski
  • ankle (n) ayak bileği
  • any (adv) hiç, daha, biraz
  • any more (adv) artık, bundan sonra
  • anybody (pron) hiç kimse, herkes
  • anyway (adv) her neyse, zaten
  • anywhere (adv) herhangi bir yer, hiçbir yer
  • anywhere (pron) bir yer
  • app (n) uygulama
  • appear (v) görünmek, ortaya çıkmak
  • appearance (n) görünüş, ortaya çıkma
  • apply (v) başvurmak; uygulamak; sürmek (krem vs)
  • architect (n) mimar
  • architecture (n) mimari
  • argue (v) tartışmak; ileri sürmek
  • argument (n) tartışma; iddia
  • army (n) ordu
  • arrange (v) düzenlemek, ayarlamak
  • arrangement (n) düzenleme
  • as (adv) -dığı için, çünkü, -dıkça, -iken, gibi
  • as (conj) ki; madem; olduğu gibi
  • asleep (adj) uykulu, uykuda
  • assistant (adj) yardımcı
  • assistant (n) yardımcı
  • athlete (n) atlet, sporcu
  • attack (n) saldırı
  • attack (v) saldırmak
  • attend (v) katılmak
  • attention (excl) hazrı ol!
  • attention (n) dikkat, ilgi, bakım
  • attractive (adj) çekici
  • audience (n) izleyici, dinleyici
  • author (n) yazar
  • available (adj) hazır, mevcut; uygun, görüşmeye hazır
  • average (adj) ortalama, sıradan
  • average (n) ortalama
  • avoid (v) sakınmak, kaçınmak
  • award (n) ödül
  • awful (adj) berbat, kötü
  • absolutely (adv) kesinlikle, tamamen
  • academic (adj) akademik
  • access (n) erişim, ulaşım
  • access (v) erişmek, ulaşmak
  • accommodation (n) barınma
  • account (n) hesap; anlatım
  • achievement (n) başarı
  • act (n) hareket, eylem
  • ad (n) reklam
  • addition (n) ekleme
  • admire (v) hayran olmak
  • admit (v) kabul etmek, itiraf etmek
  • advanced (adj) ileri, gelişmiş
  • advise (v) tavsiye vermek, öğüt vermek
  • afford (v) gücü yetmek ( maddi), karşılamak
  • age (v) yaşlanmak, yıllanmak
  • aged (adj) yaşlı
  • agent (n) temsilci; faktör
  • agreement (n) anlaşma
  • ahead (adv) ileri
  • aim (n) amaç, hedef
  • aim (v) amaçlamak, hedeflemek
  • alarm (n) alarm
  • album (n) albüm
  • alcohol (n) alkol
  • alcoholic (adj) alkollü
  • alternative (adj) alternatif
  • amazed (adj) şaşırmış
  • ambition (n) hırs, tutku; amaç, hedef
  • ambitious (adj) hırslı
  • analyse (v) incelemek
  • analysis (n) inceleme
  • announce (v) duyurmak
  • announcement (n) duyuru, ilan
  • annoy (v) canını sıkmak, kızdırmak
  • annoyed (adj) kızgın, sinirli
  • annoying (adj) can sıkıcı
  • apart (adv) ayrı
  • apologize (v) özür dilemek
  • application (n) uygulama; başvuru
  • appointment (n) atama, randevu
  • appreciate (v) beğenmek, takdir etmek
  • approximately (adv) yaklaşık olarak
  • arrest (n) tutuklama
  • arrest (v) tutuklamak
  • arrival (n) varış, geliş
  • assignment (n) atama, görev, ödev
  • assist (v) yardım etmek, desteklemek
  • atmosphere (n) atmosfer; ortam
  • attach (v) iliştirmek
  • attitude (n) tutum, fikir, düşünce
  • attract (v) çekmek, cezbetmek
  • attraction (n) çekicilik, cazibe
  • authority (n) yetki, otorite
  • average (v) belli bir ortalamayı tutturmak, ulaşmak
  • award (v) ödüllendirmek
  • aware (adj) farkında, haberdar
Oxford 5000 Kelime Listesi
  • abandon (v) terk etmek, bırakmak
  • absolute (adj) tam, kesin
  • absorb (v) emmek, soğurmak
  • abstract (adj) soyut
  • academic (n) akademik, akademik personel, üniversite hocası
  • accent (n) aksan, şive
  • acceptable (adj) kabul edilebilir
  • accidentally (adv) kazara, tesadüfen
  • accommodate (v) barındırmak
  • accompany (v) eşlik etmek
  • accomplish (v) başarmak, tamamlamak
  • account (v) açıklamak
  • accountant (n) hesap tutma, sayma
  • accuracy (n) doğruluk
  • accurate (adj) doğru, isabetli, eksiksiz
  • accurately (adv) doğru biçimde
  • accuse (v) suçlamak
  • acid (n) asit
  • acknowledge (v) kabul etmek, tanımak
  • acquire (v) kazanmak, edinmek
  • activate (v) harekete geçirmek
  • actual (adj) gerçek, asıl
  • adapt (v) uyum sağlamak
  • addiction (n) bağımlılık
  • additional (adj) ilave , ek
  • additionally (adv) ayrıca
  • address (v) hitap etmek; (bir sorunla) ilgilenmek, değinmek
  • adequate (adj) yeterli
  • adequately (adv) yeteri derecede
  • adjust (v) ayarlamak, uydurmak
  • administration (n) yönetim
  • adopt (v) benimsemek, evlat edinmek
  • advance (adj) önceden olan
  • advance (n) ilerleme
  • advance (v) ilerlemek, gelişmek
  • affair (n) iş, ilişki
  • affordable (adj) satın alınılabilir, makul fiyatlı
  • afterwards (adv) sonraları, daha sonrasında
  • agency (n) acente, kurum
  • agenda (n) gündem, ajanda
  • aggressive (adj) sinirli
  • agriculture (n) tarım
  • AIDS (n) aids
  • aid (v) yardım
  • aid (n) yardım etmek
  • aircraft (n) uçak
  • alarm (v) telaşa düşürmek
  • alien (n) yabancı uyruklu kimse
  • alongside (prep) yanında, ile yan yana
  • alter (v) değiştirmek
  • altogether (adv) tümüyle, hep beraber
  • ambulance (n) ambulans
  • amount (v) toplama ulaşmak, sonuca varmak
  • amusing (adj) eğlenceli, zevkli
  • analyst (n) analist
  • ancestor (n) ata, cet
  • anger (n) öfke
  • angle (n) açı
  • animation (n) animasyon, canlılık
  • anniversary (n) yıl dönümü
  • annual (adj) yıllık
  • annually (adv) yıllık olarak
  • anticipate (v) beklemek, ummak
  • anxiety (n) kaygı, endişe
  • anxious (adj) kaygılı, sinirli
  • apology (n) özür
  • apparent (adj) açık, belli
  • apparently (adv) görünüşte, görünüşe bakılırsa
  • appeal (n) çekicilik; çağrı, talep
  • appeal (v) cezbetmek; talep etmek
  • applicant (n) aday, başvuran
  • approach (n) yaklaşım
  • approach (v) yaklaşmak
  • appropriate (adj) uygun
  • appropriately (adv) uygun bir şekilde
  • approval (n) onay
  • approve (v) onaylamak
  • arise (v) ortaya çıkmak, meydana gelmek
  • armed (adj) silahlı
  • arms (n) cephane
  • arrow (n) ok
  • artificial (adj) yapay
  • artistic (adj) sanatsal
  • artwork (n) sanat çalışması
  • ashamed (adj) utanmış
  • aside (adv) bir kenara, bir yana
  • aspect (n) yön, özellik, taraf
  • assess (v) değerlendirmek
  • assessment (n) değerlendirme
  • asset (n) değerli şey, mülk
  • assign (v) görevlendirmek
  • assistance (n) destek, yardım
  • associate (v) ilişkilendirmek
  • associated (adj) ilişkili, bağlantılı
  • association (n) ilişki, bağlantı; kurum
  • assume (v) varsaymak, üstlenmek
  • assumption (n) varsayım
  • assure (v) garanti etmek, söz vermek
  • astonishing (adj) şaşırtıcı
  • attachment (n) bağlılık, ilave
  • attempt (n) çaba, girişim
  • attempt (v) çabalamak, kalkışmak, girişmek
  • auction (n) açık artırma
  • audio (adj) işitsel
  • automatic (adj) otomatik
  • automatically (adv) otomatik olarak, kendiliğinden
  • awareness (n) farkındalık
  • awkward (adj) sakar; uygunsuz
  • abolish (v) yürürlükten kaldırmak
  • abortion (n) kürtaj
  • absence (n) yokluk, var olmama
  • absent (adj) yok, mevcut değil
  • absurd (adj) saçma
  • abundance (n) bolluk
  • abuse (n) suiistimal, kötüye kullanma
  • abuse (v) istismar etmek
  • academy (n) yüksekokul
  • accelerate (v) hızlandırmak
  • acceptance (n) kabul, alma
  • accessible (adj) ulaşılabilir
  • accomplishment (n) başarı, tamamlama
  • accordance (n) uyum, anlaşma
  • accordingly (adv) bu doğrultuda, buna göre
  • accountability (n) sorumluluk
  • accountable (adj) sorumlu
  • accumulate (v) biriktirmek, yığmak
  • accumulation (n) birikme, yığın
  • accusation (n) suçlama
  • accused (n) suçlu, zanlı
  • acid (adj) asitli
  • acquisition (n) edinim
  • acre (n) hektar
  • activation (n) hareketlendirme
  • activist (n) eylemci
  • acute (adj) şiddetli, güçlü
  • adaptation (n) uyarlama, ayak uydurma
  • adhere (v) yapışmak
  • adjacent (adj) yan yana, bitişik
  • adjustment (n) ayarlama
  • administer (v) yönetmek, uygulamak
  • administrative (adj) yönetimsel
  • administrator (n) yönetici, idareci
  • admission (n) kabul, giriş
  • adolescent (n) ergen
  • adoption (n) kabullenme, benimseme
  • adverse (adj) ters, olumsuz
  • advocate (n) savunucu, avukat
  • advocate (v) desteklemek, korumak
  • aesthetic (adj) estetik
  • affection (n) sevgi, şefkat
  • aftermath (n) sonraki dönem
  • aggression (n) saldırganlık
  • agricultural (adj) tarımsal
  • aide (n) yardım edilmiş
  • albeit (conj) -e,-a rağmen, olsa da, gerçi
  • alert (adj) uyanık, dikkatli
  • alert (n) uyarı, ikaz
  • alert (v) tehlikeye karşı uyarmak
  • alien (adj) yabancı, farklı
  • align (v) dizmek, aynı hizaya getirmek
  • alignment (n) sıra
  • alike (adj) aynı, benzer
  • alike (adv) benzer şekilde
  • allegation (n) suçlama, iddia
  • allege (v) ileri sürmek, iddia etmek
  • allegedly (adv) iddialara göre
  • alliance (n) antlaşma, ittifak, birlik
  • allocate (v) ayırmak, tahsis etmek
  • allocation (n) tahsisat, ayırma
  • allowance (n) harçlık; pay; izin
  • ally (n) müttefik
  • aluminium (n) alüminyum
  • amateur (adj) amatörce
  • amateur (n) amatör
  • ambassador (n) büyükelçi, diplomat, sefir
  • amend (v) değiştirmek, ıslah etmek
  • amendment (n) düzeltme, değişiklik, ıslahat
  • amid (prep) ortasında, arasında
  • analogy (n) kıyaslama, benzerlik
  • anchor (n) haber sunucusu
  • angel (n) melek
  • anonymous (adj) anonim, imzasız, ismi bilinmeyen
  • apparatus (n) aletler, araçlar
  • appealing (adj) cazip, çekici
  • appetite (n) iştah
  • applaud (v) alkışlamak
  • applicable (adj) uygulanabilir, ilgili
  • appoint (v) aramak
  • appreciation (n) takdir, teşekkür
  • arbitrary (adj) keyfi, isteğe bağlı
  • architectural (adj) mimari
  • archive (n) arşiv
  • arena (n) meydan, alan
  • arguably (adv) tartışılır şekilde
  • arm (v) silahlandırmak
  • array (n) düzen, sergi
  • articulate (v) açıkça söylemek
  • ash (n) kül
  • aspiration (n) istek, arzu
  • aspire (v) çok istemek, umutlanmak
  • assassination (n) suikast
  • assault (n) saldırı, hücum
  • assault (v) saldırmak
  • assemble (v) toplamak, toplanmak
  • assembly (n) meclis, toplantı, kurul
  • assert (v) iddia etmek
  • assertion (n) açıklama, ileri sürme
  • assurance (n) güvence; özgüven
  • asylum (n) sığınak, barınak, himaye
  • atrocity (n) acımasızlık, şiddet, büyük kötülük
  • attain (v) elde etmek, ulaşmak
  • attendance (n) katılım; yoklama
  • attorney (n) avukat, dava vekili
  • attribute (n) özellik
  • attribute (v) bağlamak, yormak, atfetmek
  • audit (n) hesap denetimi
  • authentic (adj) hakiki, orijinal
  • authorize (v) resmi yetki vermek, yetkilendirmek
  • auto (n) araba, otomobil
  • autonomy (n) özerklik
  • availability (n) elverişlilik
  • await (v) beklemek
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English A1-C1 Seviyesi Kelimeler

OXFORD 5000
OXFORD ENGLISH A1-C1 SEVİYESİ KELİMELER
A Harfi
a (det) : bir
abandon (v) : terk etmek, bırakmak
ability (n) : yetenek, kabiliyet
able (adj) : yapabilir, yetenekli
abolish (v) : yürürlükten kaldırmak
abortion (n) : kürtaj
about (adv) : hakkında
about (prep) : hakkında, ile ilgili; yaklaşık
above (adv) : yukarıda
above (prep) : üzerinde
abroad (adv) : yurt dışında
absence (n) : yokluk, var olmama
absent (adj) : yok, mevcut değil
absolute (adj) : tam, kesin
absolutely (adv) : kesinlikle, tamamen
absorb (v) : emmek, soğurmak
abstract (adj) : soyut
absurd (adj) : saçma
abundance (n) : bolluk
abuse (n) : suiistimal, kötüye kullanma
abuse (v) : istismar etmek
academic (adj) : akademik
academic (n) : akademik, akademik personel, üniversite hocası
academy (n) : yüksekokul
accelerate (v) : hızlandırmak
accent (n) : aksan, şive
accept (v) : kabul etmek
acceptable (adj) : kabul edilebilir
acceptance (n) : kabul, alma
access (n) : erişim, ulaşım
access (v) : erişmek, ulaşmak
accessible (adj) : ulaşılabilir
accident (n) : kaza
accidentally (adv) : kazara, tesadüfen
accommodate (v) : barındırmak
accommodation (n) : barınma
accompany (v) : eşlik etmek
accomplish (v) : başarmak, tamamlamak
accomplishment (n) : başarı, tamamlama
accordance (n) : uyum, anlaşma
according to (prep) : -a/-e göre
accordingly (adv) : bu doğrultuda, buna göre
account (n) : hesap; anlatım
account (v) : açıklamak
accountability (n) : sorumluluk
accountable (adj) : sorumlu
accountant (n) : hesap tutma, sayma
accumulate (v) : biriktirmek, yığmak
accumulation (n) : birikme, yığın
accuracy (n) : doğruluk
accurate (adj) : doğru, isabetli, eksiksiz
accurately (adv) : doğru biçimde
accusation (n) : suçlama
accuse (v) : suçlamak
accused (n) : suçlu, zanlı
achieve (v) : başarmak, ulaşmak
achievement (n) : başarı
acid (adj) : asitli
acid (n) : asit
acknowledge (v) : kabul etmek, tanımak
acquire (v) : kazanmak, edinmek
acquisition (n) : edinim
acre (n) : hektar
across (adv) : karşıya
across (prep) : karşıdan karşıya
act (n) : hareket, eylem
act (v) : hareket etmek; rol almak
action (n) : eylem, hareket
activate (v) : harekete geçirmek
activation (n) : hareketlendirme
active (adj) : faal, hareketli
activist (n) : eylemci
activity (n) : etkinlik
actor (n) : erkek oyuncu, aktör
actress (n) : oyuncu, aktris
actual (adj) : gerçek, asıl
actually (adv) : aslında, gerçekte
acute (adj) : şiddetli, güçlü
ad (n) : reklam
adapt (v) : uyum sağlamak
adaptation (n) : uyarlama, ayak uydurma
add (v) : eklemek, ilave etmek
addiction (n) : bağımlılık
addition (n) : ekleme
additional (adj) : ilave , ek
additionally (adv) : ayrıca
address (n) : adres; konuşma
address (v) : hitap etmek; (bir sorunla) ilgilenmek, değinmek
adequate (adj) : yeterli
adequately (adv) : yeteri derecede
adhere (v) : yapışmak
adjacent (adj) : yan yana, bitişik
adjust (v) : ayarlamak, uydurmak
adjustment (n) : ayarlama
administer (v) : yönetmek, uygulamak
administration (n) : yönetim
administrative (adj) : yönetimsel
administrator (n) : yönetici, idareci
admire (v) : hayran olmak
admission (n) : kabul, giriş
admit (v) : kabul etmek, itiraf etmek
adolescent (n) : ergen
adopt (v) : benimsemek, evlat edinmek
adoption (n) : kabullenme, benimseme
adult (adj) : yetişkin
adult (n) : yetişkin
advance (adj) : önceden olan
advance (n) : ilerleme
advance (v) : ilerlemek, gelişmek
advanced (adj) : ileri, gelişmiş
advantage (n) : avantaj
adventure (n) : macera
adverse (adj) : ters, olumsuz
advertise (v) : reklam yapmak
advertisement (n) : reklam
advertising (n) : reklamcılık
advice (n) : öğüt, tavsiye
advise (v) : tavsiye vermek, öğüt vermek
advocate (n) : savunucu, avukat
advocate (v) : desteklemek, korumak
aesthetic (adj) : estetik
affair (n) : iş, ilişki
affect (v) : etkilemek
affection (n) : sevgi, şefkat
afford (v) : gücü yetmek ( maddi), karşılamak
affordable (adj) : satın alınılabilir, makul fiyatlı
afraid (adj) : korkmuş
after (adv) : sonra
after (conj) : -den sonra
after (prep) : -den sonra
aftermath (n) : sonraki dönem
afternoon (n) : öğleden sonra
afterwards (adv) : sonraları, daha sonrasında
again (adv) : tekrar, yeniden, yine
against (prep) : -e karşı
age (n) : yaş; çağ, devir
age (v) : yaşlanmak, yıllanmak
aged (adj) : yaşlı
agency (n) : acente, kurum
agenda (n) : gündem, ajanda
agent (n) : temsilci; faktör
aggression (n) : saldırganlık
aggressive (adj) : sinirli
ago (adv) : önce
agree (v) : aynı fikirde olmak, katılmak
agreement (n) : anlaşma
agricultural (adj) : tarımsal
agriculture (n) : tarım
ah (excl) : oooh, aha
ahead (adv) : ileri
AIDS (n) : aids
aid (n) : yardım etmek
aid (v) : yardım
aide (n) : yardım edilmiş
aim (n) : amaç, hedef
aim (v) : amaçlamak, hedeflemek
air (n) : hava
aircraft (n) : uçak
airline (n) : havayolu
airport (n) : hava alanı
alarm (n) : alarm
alarm (v) : telaşa düşürmek
albeit (conj) : -e,-a rağmen, olsa da, gerçi
album (n) : albüm
alcohol (n) : alkol
alcoholic (adj) : alkollü
alert (adj) : uyanık, dikkatli
alert (n) : uyarı, ikaz
alert (v) : tehlikeye karşı uyarmak
alien (adj) : yabancı, farklı
alien (n) : yabancı uyruklu kimse
align (v) : dizmek, aynı hizaya getirmek
alignment (n) : sıra
alike (adj) : aynı, benzer
alike (adv) : benzer şekilde
alive (adj) : canlı
all (adv) : tamamen
all (det) : bütün, tüm, hepsi, tamamı
all (pron) : bütün
all right (adj) : iyi
all right (adv) : tamam, pekâla
all right (excl) : peki, olur, tamam
allegation (n) : suçlama, iddia
allege (v) : ileri sürmek, iddia etmek
allegedly (adv) : iddialara göre
alliance (n) : antlaşma, ittifak, birlik
allocate (v) : ayırmak, tahsis etmek
allocation (n) : tahsisat, ayırma
allow (v) : izin vermek; olanak sağlamak
allowance (n) : harçlık; pay; izin
ally (n) : müttefik
almost (adv) : hemen hemen, yaklaşık, neredeyse
alone (adj) : yalnız, tek başına
alone (adv) : yalnız
along (adv) : boyunca; yanısıra; ileri
along (prep) : boyunca
alongside (prep) : yanında, ile yan yana
already (adv) : çoktan, zaten
also (adv) : de, da, ayrıca
alter (v) : değiştirmek
alternative (adj) : alternatif
alternative (n) : alternatif
although (conj) : -e rağmen, -se de, -e karşın
altogether (adv) : tümüyle, hep beraber
aluminium (n) : alüminyum
always (adv) : herzaman
amateur (adj) : amatörce
amateur (n) : amatör
amazed (adj) : şaşırmış
amazing (adj) : şaşırtıcı
ambassador (n) : büyükelçi, diplomat, sefir
ambition (n) : hırs, tutku; amaç, hedef
ambitious (adj) : hırslı
ambulance (n) : ambulans
amend (v) : değiştirmek, ıslah etmek
amendment (n) : düzeltme, değişiklik, ıslahat
amid (prep) : ortasında, arasında
among (prep) : arasında
amount (n) : miktar
amount (v) : toplama ulaşmak, sonuca varmak
amusing (adj) : eğlenceli, zevkli
analogy (n) : kıyaslama, benzerlik
analyse (v) : incelemek
analysis (n) : inceleme
analyst (n) : analist
ancestor (n) : ata, cet
anchor (n) : haber sunucusu
ancient (adj) : eski
and (conj) : ve
angel (n) : melek
anger (n) : öfke
angle (n) : aşı
angry (adj) : sinirli
animal (n) : hayvan
animation (n) : animasyon, canlılık
ankle (n) : ayak bileği
anniversary (n) : yıl dönümü
announce (v) : duyurmak
announcement (n) : duyuru, ilan
annoy (v) : canını sıkmak, kızdırmak
annoyed (adj) : kızgın, sinirli
annoying (adj) : can sıkıcı
annual (adj) : yıllık
annually (adv) : yıllık olarak
anonymous (adj) : anonim, imzasız, ismi bilinmeyen
another (det) : diğeri
another (pron) : başka
answer (n) : cevap, yanıt
answer (v) : cevaplamak, yanıtlamak
anticipate (v) : beklemek, ummak
anxiety (n) : kaygı, endişe
anxious (adj) : kaygılı, sinirli
any (adv) : hiç, daha, biraz
any (det) : biri, herhangi biri
any (pron) : herhangi
any more (adv) : artık, bundan sonra
anybody (pron) : hiç kimse, herkes
anyone (pron) : herhangi biri, hiçbiri
anything (pron) : herhangi bir şey, hiçbir şey
anyway (adv) : her neyse, zaten
anywhere (adv) : herhangi bir yer, hiçbir yer
anywhere (pron) : bir yer
apart (adv) : ayrı
apartment (n) : apartman dairesi
apologize (v) : özür dilemek
apology (n) : özür
app (n) : uygulama
apparatus (n) : aletler, araçlar
apparent (adj) : açık, belli
apparently (adv) : görünüşte, görünüşe bakılırsa
appeal (n) : çekicilik; çağrı, talep
appeal (v) : cezbetmek; talep etmek
appealing (adj) : cazip, çekici
appear (v) : görünmek, ortaya çıkmak
appearance (n) : görünüş, ortaya çıkma
appetite (n) : iştah
applaud (v) : alkışlamak
apple (n) : elma
applicable (adj) : uygulanabilir, ilgili
applicant (n) : aday, başvuran
application (n) : uygulama; başvuru
apply (v) : başvurmak; uygulamak; sürmek (krem vs)
appoint (v) : aramak
appointment (n) : atama, randevu
appreciate (v) : beğenmek, takdir etmek
appreciation (n) : takdir, teşekkür
approach (n) : yaklaşım
approach (v) : yaklaşmak
appropriate (adj) : uygun
appropriately (adv) : uygun bir şekilde
approval (n) : onay
approve (v) : onaylamak
approximately (adv) : yaklaşık olarak
April (n) : nisan
arbitrary (adj) : keyfi, isteğe bağlı
architect (n) : mimar
architectural (adj) : mimari
architecture (n) : mimari
archive (n) : arşiv
area (n) : alan, bölge
arena (n) : meydan, alan
arguably (adv) : tartışılır şekilde
argue (v) : tartışmak; ileri sürmek
argument (n) : tartışma; iddia
arise (v) : ortaya çıkmak, meydana gelmek
arm (n) : kol; silah
arm (v) : silahlandırmak
armed (adj) : silahlı
arms (n) : cephane
army (n) : ordu
around (adv) : etrafta, çevrede, bu civarda
around (prep) : etrafında, civarında
arrange (v) : düzenlemek, ayarlamak
arrangement (n) : düzenleme
array (n) : düzen, sergi
arrest (n) : tutuklama
arrest (v) : tutuklamak
arrival (n) : varış, geliş
arrive (v) : varmak, ulaşmak
arrow (n) : ok
art (n) : sanat
article (n) : makale
articulate (v) : açıkça söylemek
artificial (adj) : yapay
artist (n) : sanatçı
artistic (adj) : sanatsal
artwork (n) : sanat çalışması
as (adv) : -dığı için, çünkü, -dıkça, -iken, gibi
as (conj) : ki; madem; olduğu gibi
as (prep) : olarak
ash (n) : kül
ashamed (adj) : utanmış
aside (adv) : bir kenara, bir yana
ask (v) : sormak; istemek, dilemek
asleep (adj) : uykulu, uykuda
aspect (n) : yön, özellik, taraf
aspiration (n) : istek, arzu
aspire (v) : çok istemek, umutlanmak
assassination (n) : suikast
assault (n) : saldırı, hücum
assault (v) : saldırmak
assemble (v) : toplamak, toplanmak
assembly (n) : meclis, toplantı, kurul
assert (v) : iddia etmek
assertion (n) : açıklama, ileri sürme
assess (v) : değerlendirmek
assessment (n) : değerlendirme
asset (n) : değerli şey, mülk
assign (v) : görevlendirmek
assignment (n) : atama, görev, ödev
assist (v) : yardım etmek, desteklemek
assistance (n) : destek, yardım
assistant (adj) : yardımcı
assistant (n) : yardımcı
associate (v) : ilişkilendirmek
associated (adj) : ilişkili, bağlantılı
association (n) : ilişki, bağlantı; kurum
assume (v) : varsaymak, üstlenmek
assumption (n) : varsayım
assurance (n) : güvence; özgüven
assure (v) : garanti etmek, söz vermek
astonishing (adj) : şaşırtıcı
asylum (n) : sığınak, barınak, himaye
at (prep) : -de, -deki; -e, -a
athlete (n) : atlet, sporcu
atmosphere (n) : atmosfer; ortam
atrocity (n) : acımasızlık, şiddet, büyük kötülük
attach (v) : iliştirmek
attachment (n) : bağlılık, ilave
attack (n) : saldırı
attack (v) : saldırmak
attain (v) : elde etmek, ulaşmak
attempt (n) : çaba, girişim
attempt (v) : çabalamak, kalkışmak, girişmek
attend (v) : katılmak
attendance (n) : katılım; yoklama
attention (excl) : hazrı ol!
attention (n) : dikkat, ilgi, bakım
attitude (n) : tutum, fikir, düşünce
attorney (n) : avukat, dava vekili
attract (v) : çekmek, cezbetmek
attraction (n) : çekicilik, cazibe
attractive (adj) : çekici
attribute (n) : özellik
attribute (v) : bağlamak, yormak, atfetmek
auction (n) : açık artırma
audience (n) : izleyici, dinleyici
audio (adj) : işitsel
audit (n) : hesap denetimi
August (n) : ağustos
aunt (n) : hala, teyze
authentic (adj) : hakiki, orijinal
author (n) : yazar
authority (n) : yetki, otorite
authorize (v) : resmi yetki vermek, yetkilendirmek
auto (n) : araba, otomobil
automatic (adj) : otomatik
automatically (adv) : otomatik olarak, kendiliğinden
autonomy (n) : özerklik
autumn (n) : sonbahar, güz
availability (n) : elverişlilik
available (adj) : hazır, mevcut; uygun, görüşmeye hazır
average (adj) : ortalama, sıradan
average (n) : ortalama
average (v) : belli bir ortalamayı tutturmak, ulaşmak
avoid (v) : sakınmak, kaçınmak
await (v) : beklemek
award (n) : ödül
award (v) : ödüllendirmek
aware (adj) : farkında, haberdar
awareness (n) : farkındalık
away (adv) : uzakta, uzağa, uzak
awful (adj) : berbat, kötü
awkward (adj) : sakar; uygunsuz
B Harfi
baby (n) : bebek
back (adj) : arka, geri
back (adv) : geriye doğru
back (n) : sırt, arka, geri
back (v) : desteklemek
backdrop (n) : bir hadisenin, olayın olduğu durum
background (n) : özgeçmiş, geçmiş deneyimler, arka plan
backing (n) : destek, yardım
backup (n) : yardım, destek
backwards (adv) : geriye, geriye doğru, geri
bacteria (n) : bakteri
bad (adj) : kötü, berbat
badge (n) : isimlik, isim etiketi, rozet
badly (adv) : kötü, fena sekilde
bag (n) : çanta
bail (n) : kefalet, kefalet ücreti
bake (v) : fırında pişirmek, pişmek
balance (n) : denge
balance (v) : tartmak, dengelemek
balanced (adj) : dengeli
ball (n) : top, balo
ballet (n) : balet, bale
balloon (n) : balon
ballot (n) : oylama
ban (n) : yasak
ban (v) : yasaklamak
banana (n) : muz
band (n) : takım, sürü, çete, bando, grup
bank (n) : banka
banner (n) : pankart, bayrak, sancak, başlık, tepe yazısı
bar (n) : bar, kalıp, parça
bar (v) : engel olmak
bare (adj) : çıplak, bomboş
barely (adv) : ancak, anca, zar zor, neredeyse hiç
bargain (n) : pazarlık, kelepir
barrel (n) : fıçı, varil, namlu
barrier (n) : engel
base (n) : kök, temel, dayanak
base (v) : dayandırmak, dayamak
baseball (n) : beysbol
based (adj) : dayanmış, -e dayanan
basement (n) : bodrum, bodrum katı
basic (adj) : temel
basically (adv) : esasında, temel olarak
basis (n) : temel, esas, kaynak
basket (n) : sepet
basketball (n) : basketbol
bass (n) : bas
bat (n) : yarasa
bat (v) : kırpmak (göz), sopayla bir topa vurmaya çalışmak
bath (n) : banyo
bathroom (n) : banyo
battery (n) : batarya, akü, pil
battle (n) : savaş
battle (v) : savaşmak, mücadele etmek
battlefield (n) : savaş alanı
bay (n) : körfez, koy
be (v) : olmak
be (a.v) : olmak
beach (n) : kumsal, plaj
beam (n) : ışın
bean (n) : fasulye
bear (n) : ayı
bear (v) : dayanmak; taşımak; doğurmak
beast (n) : hayvan, canavar, yaratık
beat (n) : vuruş, tempo
beat (v) : vurmak, dövmek
beautiful (adj) : güzel
beauty (n) : güzellik
because (conj) : -dığı için, çünkü
become (v) : olmak, …hale gelmek
bed (n) : yatak
bedroom (n) : yatak odası
bee (n) : arı
beef (n) : et, sığır eti
beer (n) : bira
before (adv) : daha önce, daha önceden
before (conj) : -den önce
before (prep) : daha önce, -den önce
beg (v) : yalvarmak
begin (v) : başlamak
beginning (n) : başlangıç, baş
behalf (n) : adına
behave (v) : davranmak
behaviour (n) : davranış
behind (adv) : gerisine, arkasına doğru, arkada, geride, arkaya
behind (prep) : arkasında, arkasına
being (n) : varlık, var olma
belief (n) : inanç, iman, güven
believe (v) : inanmak, güvenmek
bell (n) : zil, çan
belong (v) : ait olmak
beloved (adj) : sevilen, sevgili, aziz
below (adv) : altında
below (prep) : altında, aşağıda
belt (n) : kemer, kuşak
bench (n) : bank, sıra, kürsü
benchmark (n) : kalite seviyesi
bend (n) : dönemeç, viraj
bend (v) : eğmek, bükmek
beneath (prep) : altında
beneficial (adj) : yararlı, hayırlı, faydalı
beneficiary (n) : yararlanan kimse; hak sahibi
benefit (n) : yarar, fayda, çıkar
benefit (v) : faydalanmak, yararlanmak
bent (adj) : eğri, yamuk
beside (prep) : yanına, yanında, dışında
besides (adv) : ayrıca, bunun yanısıra
besides (prep) : bundan başka, zaten, bununla birlikte
best (adj) : en iyi
best (adv) : en iyisi
best (n) : en iyisi
bet (n) : bahis, iddia
bet (v) : bahse girmek, iddiaya girmek
betray (v) : ihanet etmek, hıyanet etmek, ifşa etmek
better (adj) : daha iyi, daha güzel
better (adv) : daha iyi şekilde
better (n) : en azından, daha da iyiye doğru, daha da iyi olsun diye
between (adv) : iki yer, insan, eşyayı ayıran boşluk, iki olay veya zamanı ayıran dönemde
between (prep) : arasında
beyond (adv) : ötesinde, öte tarafında
beyond (prep) : ötesine, ötesinde
bias (n) : önyargı, peşin hüküm
bicycle (n) : bisiklet
bid (n) : girişim, teşebbüs, teklif
bid (v) : fiyat vermek, teklif vermek
big (adj) : büyük, kocaman
bike (n) : bisiklet
bill (n) : fatura
bill (v) : fatura etmek, faturalandırmak
billion (num) : milyar
bin (n) : çöp kovası
bind (v) : bağlamak, ciltlemek; tutturmak
biography (n) : biyografi, yaşam öyküsü
biological (adj) : biyolojik
biology (n) : biyoloji
bird (n) : kuş
birth (n) : doğum, doğuş
birthday (n) : doğum günü
biscuit (n) : bisküvi
bishop (n) : piskopos
bit (n) : parça, kırıntı, küçük parça
bite (n) : ısırık, lokma
bite (v) : ısırmak, dişlemek, sokmak
bitter (adj) : acı, üzücü
bizarre (adj) : garip, tuhaf
black (adj) : siyah, siyahi
black (n) : kara, siyahi
blade (n) : bıçak ağzı; kılıç
blame (n) : suç, kabahat
blame (v) : suçlamak
blank (adj) : boş, içinde hiç bir şey olmayan
blank (n) : boş, kullanılmamış (kağıt)
blanket (n) : battaniye, örtü
blast (n) : şiddetli rüzgâr, rüzgâr
blast (v) : patlamak; tahrip etmek
bleed (v) : kanamak, kan ağlamak
blend (n) : karışım
blend (v) : harmanlamak, karıştırmak, karışmak, harmanlamak
bless (v) : tanrı’nın yardımını dilemek, inayet istemek, kutsamak, takdis etmek
blessing (n) : dua, lütuf, nimet
blind (adj) : kör, görmeyen, anlayışsız
block (n) : blok
block (v) : engel olmak, tıkamak
blog (n) : başkalarının okuması için internete konulan fikirler / düşünceler
blonde (adj) : sarışın
blood (n) : kan
blow (n) : esinti, darp
blow (v) : esmek, körüklemek, üflemek
blue (adj) : mavi
blue (n) : gök mavi
board (n) : tahta, pano; kurul
board (v) : (gemi, uçak) binmek
boast (v) : böbürlenmek
boat (n) : gemi, sandal, bot
body (n) : vücut
boil (v) : kaynatmak, fokurdatmak
bold (adj) : cesur, gözü pek, cüretli
bomb (n) : bomba
bomb (v) : bombalamak
bombing (n) : bombalama
bond (n) : bağ, ilişki
bone (n) : kemik, kılçık
bonus (n) : ödül, ikramiye
book (n) : kitap
book (v) : yer ayırtmak
booking (n) : rezervasyon, yer ayırtma
boom (n) : artış, patlama
boost (n) : yardım, destek
boost (v) : artırmak, yükseltmek
boot (n) : bot, çizme
border (n) : sınır, hat
border (v) : sınırı olmak
bored (adj) : canı sıkılmış
boring (adj) : sıkıcı
born (v) : doğmak, dünyaya gelmek
borrow (v) : ödünç almak
boss (n) : patron
both (det) : her ikisi
both (pron) : her ikisi
bother (v) : canını sıkmak, rahatsız etmek
bottle (n) : şişe
bottom (adj) : en alt düzeyde
bottom (n) : dip, alt
bounce (v) : zıplamak, sıçramak, fırlamak
bound (adj) : yükümlü, olması kesin
boundary (n) : sınır, hudut, limit
bow (n) : eğilme, reverans, selamlama, yay
bow (v) : başla selamlamak, reverans yapmak, başını eğmek
bowl (n) : tas, kâse
box (n) : kutu, sandık
boy (n) : erkek çocuk
boyfriend (n) : erkek arkadaş
brain (n) : beyin
branch (n) : dal, şube
brand (n) : marka
brand (v) : damgalamak, lekelemek
brave (adj) : cesur
breach (n) : ihlal, çiğneme
breach (v) : ihlal etmek, uymamak
bread (n) : ekmek
break (n) : ara, fasıla, teneffüs, dinlenme arası, paydos, mola
break (v) : kırmak
breakdown (n) : arıza, bozulma, sorun
breakfast (n) : kahvaltı
breakthrough (n) : buluş, atılım
breast (n) : göğüs
breath (n) : nefes, soluk, fısıltı
breathe (v) : solumak, nefes almak
breathing (n) : nefes alıp verme
breed (n) : soy
breed (v) : doğurmak, çoğalmak
brick (n) : tuğla
bride (n) : gelin
bridge (n) : köprü
brief (adj) : kısa, kısa ve öz
briefly (adv) : kısaca
bright (adj) : parlak
brilliant (adj) : zeki, pırıl pırıl, harika
bring (v) : getirmek
broad (adj) : geniş
broadband (n) : geniş bant
broadcast (n) : radyo/tv yayını
broadcast (v) : radyo veya tv ile yayın yapmak
broadcaster (n) : tv ve radyoda sunum yapan, konuşan kişi
broadly (adv) : geniş geniş, genel olarak, genel anlamda
broken (adj) : kırık, kırılmış, bozuk
brother (n) : erkek kardeş
brown (adj) : kahverengi
brown (n) : kahve rengi, kestane rengi
browser (n) : tarayıcı
brush (n) : fırça
brush (v) : fırçalamak
brutal (adj) : vahşi, yabani, acımasız
bubble (n) : kabarcık, hava kabarcığı, baloncuk
buck (n) : (argo) dolar
buddy (n) : çok yakın arkadaş, dost, yaren, kafadar, ahbap
budget (n) : bütçe
buffer (n) : tampon
bug (n) : tahtakurusu, böcek
build (v) : inşa etmek, kurmak
building (n) : bina, inşaat
bulk (n) : boy, cüsse, hacim, yığın
bullet (n) : mermi
bunch (n) : demet, deste
burden (n) : yük, zahmet
bureaucracy (n) : bürokrasi, kırtasiyecilik
burial (n) : gömme, defin
burn (n) : yanık
burn (v) : yanmak, yakmak
burst (v) : patlak vermek, patlamak
bury (v) : gömmek, defnetmek
bus (n) : otobüs
bush (n) : çalı, çalılık
business (n) : iş, işletme
businessman (n) : iş adamı
busy (adj) : meşgul, yoğun
but (conj) : fakat
but (prep) : -den hariç
butter (n) : tereyağı
button (n) : düğme, buton
buy (v) : satın almak
by (adv) : geçerek, geçip giderek, yakınından geçerek
by (prep) : yanında, kenarında, -ın tarafından; -e kadar; -erek; ile
bye (excl) : allah’a ısmarlaladık!, hoşçakal!
C Harfi
D Harfi
E Harfi
F Harfi
G Harfi
H Harfi
I Harfi
J Harfi
K Harfi
L Harfi
M Harfi
N Harfi
O Harfi
P Harfi
Q Harfi
R Harfi
S Harfi
T Harfi
U Harfi
V Harfi
W Harfi
X Harfi
Y Harfi
Z Harfi
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English C1 Seviyesi Kelimeler

OXFORD 5000
OXFORD ENGLISH C1 SEVİYESİ KELİMELER
abolish (v) : yürürlükten kaldırmak
abortion (n) : kürtaj
absence (n) : yokluk, var olmama
absent (adj) : yok, mevcut değil
absurd (adj) : saçma
abundance (n) : bolluk
abuse (n) : suiistimal, kötüye kullanma
abuse (v) : istismar etmek
academy (n) : yüksekokul
accelerate (v) : hızlandırmak
acceptance (n) : kabul, alma
accessible (adj) : ulaşılabilir
accomplishment (n) : başarı, tamamlama
accordance (n) : uyum, anlaşma
accordingly (adv) : bu doğrultuda, buna göre
accountability (n) : sorumluluk
accountable (adj) : sorumlu
accumulate (v) : biriktirmek, yığmak
accumulation (n) : birikme, yığın
accusation (n) : suçlama
accused (n) : suçlu, zanlı
acid (adj) : asitli
acquisition (n) : edinim
acre (n) : hektar
activation (n) : hareketlendirme
activist (n) : eylemci
acute (adj) : şiddetli, güçlü
adaptation (n) : uyarlama, ayak uydurma
adhere (v) : yapışmak
adjacent (adj) : yan yana, bitişik
adjustment (n) : ayarlama
administer (v) : yönetmek, uygulamak
administrative (adj) : yönetimsel
administrator (n) : yönetici, idareci
admission (n) : kabul, giriş
adolescent (n) : ergen
adoption (n) : kabullenme, benimseme
adverse (adj) : ters, olumsuz
advocate (n) : savunucu, avukat
advocate (v) : desteklemek, korumak
aesthetic (adj) : estetik
affection (n) : sevgi, şefkat
aftermath (n) : sonraki dönem
aggression (n) : saldırganlık
agricultural (adj) : tarımsal
aide (n) : yardım edilmiş
albeit (conj) : -e,-a rağmen, olsa da, gerçi
alert (adj) : uyanık, dikkatli
alert (n) : uyarı, ikaz
alert (v) : tehlikeye karşı uyarmak
alien (adj) : yabancı, farklı
align (v) : dizmek, aynı hizaya getirmek
alignment (n) : sıra
alike (adj) : aynı, benzer
alike (adv) : benzer şekilde
allegation (n) : suçlama, iddia
allege (v) : ileri sürmek, iddia etmek
allegedly (adv) : iddialara göre
alliance (n) : antlaşma, ittifak, birlik
allocate (v) : ayırmak, tahsis etmek
allocation (n) : tahsisat, ayırma
allowance (n) : harçlık; pay; izin
ally (n) : müttefik
aluminium (n) : alüminyum
amateur (adj) : amatörce
amateur (n) : amatör
ambassador (n) : büyükelçi, diplomat, sefir
amend (v) : değiştirmek, ıslah etmek
amendment (n) : düzeltme, değişiklik, ıslahat
amid (prep) : ortasında, arasında
analogy (n) : kıyaslama, benzerlik
anchor (n) : haber sunucusu
angel (n) : melek
anonymous (adj) : anonim, imzasız, ismi bilinmeyen
apparatus (n) : aletler, araçlar
appealing (adj) : cazip, çekici
appetite (n) : iştah
applaud (v) : alkışlamak
applicable (adj) : uygulanabilir, ilgili
appoint (v) : aramak
appreciation (n) : takdir, teşekkür
arbitrary (adj) : keyfi, isteğe bağlı
architectural (adj) : mimari
archive (n) : arşiv
arena (n) : meydan, alan
arguably (adv) : tartışılır şekilde
arm (v) : silahlandırmak
array (n) : düzen, sergi
articulate (v) : açıkça söylemek
ash (n) : kül
aspiration (n) : istek, arzu
aspire (v) : çok istemek, umutlanmak
assassination (n) : suikast
assault (n) : saldırı, hücum
assault (v) : saldırmak
assemble (v) : toplamak, toplanmak
assembly (n) : meclis, toplantı, kurul
assert (v) : iddia etmek
assertion (n) : açıklama, ileri sürme
assurance (n) : güvence; özgüven
asylum (n) : sığınak, barınak, himaye
atrocity (n) : acımasızlık, şiddet, büyük kötülük
attain (v) : elde etmek, ulaşmak
attendance (n) : katılım; yoklama
attorney (n) : avukat, dava vekili
attribute (n) : özellik
attribute (v) : bağlamak, yormak, atfetmek
audit (n) : hesap denetimi
authentic (adj) : hakiki, orijinal
authorize (v) : resmi yetki vermek, yetkilendirmek
auto (n) : araba, otomobil
autonomy (n) : özerklik
availability (n) : elverişlilik
await (v) : beklemek
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English B2 Seviyesi Kelimeler

OXFORD 5000
OXFORD ENGLISH B2 SEVİYESİ KELİMELER
abandon (v) : terk etmek, bırakmak
absolute (adj) : tam, kesin
absorb (v) : emmek, soğurmak
abstract (adj) : soyut
academic (n) : akademik, akademik personel, üniversite hocası
accent (n) : aksan, şive
acceptable (adj) : kabul edilebilir
accidentally (adv) : kazara, tesadüfen
accommodate (v) : barındırmak
accompany (v) : eşlik etmek
accomplish (v) : başarmak, tamamlamak
account (v) : açıklamak
accountant (n) : hesap tutma, sayma
accuracy (n) : doğruluk
accurate (adj) : doğru, isabetli, eksiksiz
accurately (adv) : doğru biçimde
accuse (v) : suçlamak
acid (n) : asit
acknowledge (v) : kabul etmek, tanımak
acquire (v) : kazanmak, edinmek
activate (v) : harekete geçirmek
actual (adj) : gerçek, asıl
adapt (v) : uyum sağlamak
addiction (n) : bağımlılık
additional (adj) : ilave , ek
additionally (adv) : ayrıca
address (v) : hitap etmek; (bir sorunla) ilgilenmek, değinmek
adequate (adj) : yeterli
adequately (adv) : yeteri derecede
adjust (v) : ayarlamak, uydurmak
administration (n) : yönetim
adopt (v) : benimsemek, evlat edinmek
advance (adj) : önceden olan
advance (n) : ilerleme
advance (v) : ilerlemek, gelişmek
affair (n) : iş, ilişki
affordable (adj) : satın alınılabilir, makul fiyatlı
afterwards (adv) : sonraları, daha sonrasında
agency (n) : acente, kurum
agenda (n) : gündem, ajanda
aggressive (adj) : sinirli
agriculture (n) : tarım
AIDS (n) : aids
aid (v) : yardım
aid (n) : yardım etmek
aircraft (n) : uçak
alarm (v) : telaşa düşürmek
alien (n) : yabancı uyruklu kimse
alongside (prep) : yanında, ile yan yana
alter (v) : değiştirmek
altogether (adv) : tümüyle, hep beraber
ambulance (n) : ambulans
amount (v) : toplama ulaşmak, sonuca varmak
amusing (adj) : eğlenceli, zevkli
analyst (n) : analist
ancestor (n) : ata, cet
anger (n) : öfke
angle (n) : açı
animation (n) : animasyon, canlılık
anniversary (n) : yıl dönümü
annual (adj) : yıllık
annually (adv) : yıllık olarak
anticipate (v) : beklemek, ummak
anxiety (n) : kaygı, endişe
anxious (adj) : kaygılı, sinirli
apology (n) : özür
apparent (adj) : açık, belli
apparently (adv) : görünüşte, görünüşe bakılırsa
appeal (n) : çekicilik; çağrı, talep
appeal (v) : cezbetmek; talep etmek
applicant (n) : aday, başvuran
approach (n) : yaklaşım
approach (v) : yaklaşmak
appropriate (adj) : uygun
appropriately (adv) : uygun bir şekilde
approval (n) : onay
approve (v) : onaylamak
arise (v) : ortaya çıkmak, meydana gelmek
armed (adj) : silahlı
arms (n) : cephane
arrow (n) : ok
artificial (adj) : yapay
artistic (adj) : sanatsal
artwork (n) : sanat çalışması
ashamed (adj) : utanmış
aside (adv) : bir kenara, bir yana
aspect (n) : yön, özellik, taraf
assess (v) : değerlendirmek
assessment (n) : değerlendirme
asset (n) : değerli şey, mülk
assign (v) : görevlendirmek
assistance (n) : destek, yardım
associate (v) : ilişkilendirmek
associated (adj) : ilişkili, bağlantılı
association (n) : ilişki, bağlantı; kurum
assume (v) : varsaymak, üstlenmek
assumption (n) : varsayım
assure (v) : garanti etmek, söz vermek
astonishing (adj) : şaşırtıcı
attachment (n) : bağlılık, ilave
attempt (n) : çaba, girişim
attempt (v) : çabalamak, kalkışmak, girişmek
auction (n) : açık artırma
audio (adj) : işitsel
automatic (adj) : otomatik
automatically (adv) : otomatik olarak, kendiliğinden
awareness (n) : farkındalık
awkward (adj) : sakar; uygunsuz
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English B1 Seviyesi Kelimeler

OXFORD 5000
OXFORD ENGLISH B1 SEVİYESİ KELİMELER
absolutely (adv) : kesinlikle, tamamen
academic (adj) : akademik
access (n) : erişim, ulaşım
access (v) : erişmek, ulaşmak
accommodation (n) : barınma
account (n) : hesap; anlatım
achievement (n) : başarı
act (n) : hareket, eylem
ad (n) : reklam
addition (n) : ekleme
admire (v) : hayran olmak
admit (v) : kabul etmek, itiraf etmek
advanced (adj) : ileri, gelişmiş
advise (v) : tavsiye vermek, öğüt vermek
afford (v) : gücü yetmek ( maddi), karşılamak
age (v) : yaşlanmak, yıllanmak
aged (adj) : yaşlı
agent (n) : temsilci; faktör
agreement (n) : anlaşma
ahead (adv) : ileri
aim (n) : amaç, hedef
aim (v) : amaçlamak, hedeflemek
alarm (n) : alarm
album (n) : albüm
alcohol (n) : alkol
alcoholic (adj) : alkollü
alternative (adj) : alternatif
amazed (adj) : şaşırmış
ambition (n) : hırs, tutku; amaç, hedef
ambitious (adj) : hırslı
analyse (v) : incelemek
analysis (n) : inceleme
announce (v) : duyurmak
announcement (n) : duyuru, ilan
annoy (v) : canını sıkmak, kızdırmak
annoyed (adj) : kızgın, sinirli
annoying (adj) : can sıkıcı
apart (adv) : ayrı
apologize (v) : özür dilemek
application (n) : uygulama; başvuru
appointment (n) : atama, randevu
appreciate (v) : beğenmek, takdir etmek
approximately (adv) : yaklaşık olarak
arrest (n) : tutuklama
arrest (v) : tutuklamak
arrival (n) : varış, geliş
assignment (n) : atama, görev, ödev
assist (v) : yardım etmek, desteklemek
atmosphere (n) : atmosfer; ortam
attach (v) : iliştirmek
attitude (n) : tutum, fikir, düşünce
attract (v) : çekmek, cezbetmek
attraction (n) : çekicilik, cazibe
authority (n) : yetki, otorite
average (v) : belli bir ortalamayı tutturmak, ulaşmak
award (v) : ödüllendirmek
aware (adj) : farkında, haberdar
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English A2 Seviyesi Kelimeler

OXFORD 5000
OXFORD ENGLISH A2 SEVİYESİ KELİMELER
ability (n) : yetenek, kabiliyet
able (adj) : yapabilir, yetenekli
abroad (adv) : yurt dışında
accept (v) : kabul etmek
accident (n) : kaza
according to (prep) : -a/-e göre
achieve (v) : başarmak, ulaşmak
act (v) : hareket etmek; rol almak
active (adj) : faal, hareketli
actually (adv) : aslında, gerçekte
adult (adj) : yetişkin
advantage (n) : avantaj
adventure (n) : macera
advertise (v) : reklam yapmak
advertisement (n) : reklam
advertising (n) : reklamcılık
affect (v) : etkilemek
after (adv) : sonra
after (conj) : -den sonra
against (prep) : -e karşı
ah (excl) : oooh, aha
airline (n) : havayolu
alive (adj) : canlı
all (adv) : tamamen
all right (adj) : iyi
all right (adv) : tamam, pekâla
all right (excl) : peki, olur, tamam
allow (v) : izin vermek; olanak sağlamak
almost (adv) : hemen hemen, yaklaşık, neredeyse
alone (adj) : yalnız, tek başına
alone (adv) : yalnız
along (adv) : boyunca; yanısıra; ileri
along (prep) : boyunca
already (adv) : çoktan, zaten
alternative (n) : alternatif
although (conj) : -e rağmen, -se de, -e karşın
among (prep) : arasında
amount (n) : miktar
ancient (adj) : eski
ankle (n) : ayak bileği
any (adv) : hiç, daha, biraz
any more (adv) : artık, bundan sonra
anybody (pron) : hiç kimse, herkes
anyway (adv) : her neyse, zaten
anywhere (adv) : herhangi bir yer, hiçbir yer
anywhere (pron) : bir yer
app (n) : uygulama
appear (v) : görünmek, ortaya çıkmak
appearance (n) : görünüş, ortaya çıkma
apply (v) : başvurmak; uygulamak; sürmek (krem vs)
architect (n) : mimar
architecture (n) : mimari
argue (v) : tartışmak; ileri sürmek
argument (n) : tartışma; iddia
army (n) : ordu
arrange (v) : düzenlemek, ayarlamak
arrangement (n) : düzenleme
as (adv) : -dığı için, çünkü, -dıkça, -iken, gibi
as (conj) : ki; madem; olduğu gibi
asleep (adj) : uykulu, uykuda
assistant (adj) : yardımcı
assistant (n) : yardımcı
athlete (n) : atlet, sporcu
attack (n) : saldırı
attack (v) : saldırmak
attend (v) : katılmak
attention (excl) : hazrı ol!
attention (n) : dikkat, ilgi, bakım
attractive (adj) : çekici
audience (n) : izleyici, dinleyici
author (n) : yazar
available (adj) : hazır, mevcut; uygun, görüşmeye hazır
average (adj) : ortalama, sıradan
average (n) : ortalama
avoid (v) : sakınmak, kaçınmak
award (n) : ödül
awful (adj) : berbat, kötü
Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English A1 Seviyesi Kelimeler

Oxford 5000
Oxford EnglIsh A1 Seviyesi Kelimeler
  • a det birA1 
  • a (det) bir A1