Kategoriler
The Oxford 5000

Oxford English E Harfi İle Başlayan Kelimeler

Oxford 5000
E Harfi İle Başlayan Kelimeler
A1 Seviyesi Kelimeler
  • each (adv) her biri
  • each (det) her bir
  • each (pron) her (bir), beher, bilcümle
  • ear (n) kulak
  • early (adj) erken; ilk, başı
  • early (adv) erken
  • east (adj) doğu, doğudaki
  • east (adv) doğuya / doğu yönüne doğru
  • east (n) doğu
  • easy (adj) kolay; rahat
  • eat (v) yemek
  • egg (n) yumurta
  • eight (num) sekiz
  • eighteen (num) on sekiz
  • eighty (num) seksen
  • elephant (n) fil
  • eleven (num) on bir
  • else (adv) daha, başka
  • email (n) e-posta
  • email (v) e-posta ile ileti göndermek
  • end (n) son
  • end (v) sona ermek, bitmek
  • enjoy (v) hoşlanmak, eğlenmek, tat almak; sahip olmak
  • enough (adv) yeterli, yeterince
  • enough (det) yeterli, kâfi, yeter
  • enough (pron) yeterli, kâfi, yeter
  • euro (n) euro
  • even (adv) bile, dahi, hatta
  • evening (n) akşam
  • event (n) olay
  • ever (adv) şimdiye kadar, hiç
  • every (det) her, her biri, her, her defasında
  • everybody (pron) herkes
  • everyone (pron) herkes
  • everything (pron) her şey
  • exam (n) sınav, muayene
  • example (n) örnek, model, misal
  • excited (adj) heyecanlı
  • exciting (adj) heyecan verici
  • exercise (n) alıştırma
  • exercise (v) uygulamak, egzersiz yapmak, alıştırma yapmak
  • expensive (adj) pahalı
  • explain (v) açıklamak
  • extra (adj) fazla, ilave
  • eye (n) göz
A2 Seviyesi Kelimeler
  • earn (v) kazanmak (para)
  • earth (n) dünya, yeryüzü, toprak, kara
  • easily (adv) kolaylıkla
  • education (n) eğitim
  • effect (n) etki, tesir, netice
  • either (adv) -de, -da
  • either (det) her ikisi
  • either (pron) (ikisinden) herhangi biri/biri
  • electric (adj) elektrikli; heyecan verici
  • electrical (adj) elektrik, elektro, elektrikli
  • electricity (n) elektrik
  • electronic (adj) elektronik
  • employ (v) çalıştırmak, iş vermek, işe almak; kullanmak
  • employee (n) işçi
  • employer (n) işveren
  • empty (adj) boş
  • ending (n) bitiş
  • energy (n) enerji, güç
  • engine (n) motor, makine, lokomotif
  • engineer (n) mühendis
  • enormous (adj) büyük, muazzam, kocaman
  • enter (v) girmek
  • environment (n) çevre
  • equipment (n) donanım, teçhizat, ekipman
  • error (n) yanlış, hata, yanlışlık
  • especially (adv) özellikle, bilhassa
  • essay (n) makale, deneme
  • everyday (adj) her gün, gündelik, günlük
  • everywhere (adv) her yer, her yerde
  • evidence (n) tanık, delil, kanıt
  • exact (adj) tam, tamı tamına, dakik, eksiksiz
  • exactly (adv) tam olarak
  • excellent (adj) mükemmel
  • except (prep) dışında, haricinde
  • exist (v) var olmak, olmak, bulunmak
  • expect (v) ummak, beklemek
  • experience (n) tecrübe, deneyim, pratik
  • experiment (n) deney
  • expert (adj) bilgili, uzman
  • expert (n) uzman, bilirkişi
  • explanation (n) açıklama
  • express (v) ifade etmek, anlatmak, açıklamak
  • expression (n) ifade, ifade etme
  • extreme (adj) aşırı, olağanüstü, ölçüsüz, son derece
  • extremely (adv) aşırı, aşırı boyutta, son derece, oldukça
B1 Seviyesi Kelimeler
  • earthquake (n) deprem
  • eastern (adj) doğuda, doğu
  • economic (adj) ekonomik, ticaretle ilgili
  • economy (n) ekonomi
  • edge (n) kenar, uç, ağız, eşik; avantaj
  • editor (n) yayıncı, editör
  • educate (v) eğitmek, okutmak, yetiştirmek
  • educated (adj) eğitimli
  • educational (adj) eğitimsel
  • effective (adj) etkili, etkileyici, tesirli
  • effectively (adv) etkili bir şekilde
  • effort (n) çaba, gayret, girişim
  • election (n) seçim
  • element (n) element; unsur
  • embarrassed (adj) utangaç, sıkılgan, mahcup, utanmış, çekingen
  • embarrassing (adj) utandıran
  • emergency (n) acil durum, acil vaka
  • emotion (n) duygu, his, heyecan
  • employment (n) görev, iş, çalıştırma, istihdam
  • empty (v) boşaltmak
  • encourage (v) cesaretlendirmek, desteklemek, teşvik etmek
  • enemy (n) düşman
  • engaged (adj) ilgili, meşgul; nişanlı; dolu
  • engineering (n) mühendislik
  • entertain (v) eğlendirmek, oyalamak, ağırlamak
  • entertainment (n) eğlence, gösteri
  • entrance (n) antre, giriş
  • entry (n) giriş, kayıt, katılım
  • environmental (adj) çevresel
  • episode (n) bölüm
  • equal (adj) eşit, denk, eş
  • equal (v) eşitlemek, etmek
  • equally (adv) eşit olarak, eşit derecede
  • escape (n) kaçış
  • escape (v) kaçmak
  • essential (adj) köklü, esaslı, başlıca, gerekli
  • eventually (adv) sonunda, en sonunda, nihayetinde
  • examine (v) denetlemek, incelemek, muayene etmek
  • except (conj) dışında, hariç
  • exchange (n) değiş tokuş
  • exchange (v) değiştirmek, değiş tokuş etmek, takas etmek
  • excitement (n) heyecan
  • exhibition (n) gösteri, teşhir, sergi
  • expand (v) büyütmek, yayılmak, genişlemek, genişletmek
  • expected (adj) beklenen
  • expedition (n) sefer, sevk, acele, çabukluk, keşif gezisi
  • experience (v) yaşamak, geçirmek
  • experienced (adj) deneyimli
  • experiment (v) denemek, deney yapmak
  • explode (v) patlatmak, havaya uçurmak, patlamak
  • explore (v) keşfetmek, araştırmak
  • explosion (n) patlama, infilak, ateş alma
  • export (n) ihracat
  • export (v) ihraç etmek, dışarıya satmak
  • extra (adv) fazladan, ilaveten
  • extra (n) ekstra
B2 Seviyesi Kelimeler
  • economics (n) ekonomi
  • economist (n) ekonomist, iktisatçı
  • edit (v) basıma hazırlamak, düzeltmek
  • edition (n) basım, baskı
  • editorial (adj) yazı işleri ile ilgili
  • efficient (adj) etkili, verimli, becerikli
  • efficiently (adv) verimli bir şekilde
  • elbow (n) dirsek
  • elderly (adj) yaşlı
  • elect (v) seçmek, atamak
  • electronics (n) elektronik bilimi
  • elegant (adj) şık, zarif, hoş, kibar
  • elementary (adj) basit, temel
  • eliminate (v) çıkarmak, atmak, elemek, ortadan kaldırmak
  • elsewhere (adv) başka yerde
  • embrace (v) kucaklamak, kucaklaşmak; içermek; benimsemek
  • emerge (v) ortaya çıkmak, doğmak
  • emission (n) emisyon, çıkarma, yayılma, salınım
  • emotional (adj) duygusal, hissi
  • emotionally (adv) duygusal yönden
  • emphasis (n) vurgu, önem
  • emphasize (v) vurgulamak, üzerinde durmak
  • empire (n) imparatorluk
  • enable (v) yetki vermek, izin vermek, olanak vermek, olanak tanımak
  • encounter (n) karşılaşma
  • encounter (v) karşılaşmak, rastlaşmak
  • engage (v) işe almak, tutmak, meşgul etmek, bağlamak, meşgul olmak; nişanlanmak
  • enhance (v) artırmak, yükseltmek, büyütmek, geliştirmek, arttırmak
  • enjoyable (adj) hoş, tatlı, eğlenceli, zevkli
  • enquiry (n) soruşturma, sorgu, soru
  • ensure (v) sağlama almak, garantiye almak
  • entertaining (adj) eğlenceli
  • enthusiasm (n) gayret, heyecan, şevk, heves, coşku
  • enthusiastic (adj) hevesli, coşkulu
  • entire (adj) tam, bütün, tüm
  • entirely (adv) tümüyle
  • entrepreneur (n) girişimci
  • envelope (n) zarf
  • equal (n) aynı haklara / fırsatlara / yeteneğe sahip kişi
  • equip (v) donatmak
  • equivalent (adj) eşit, denk, eşdeğer
  • equivalent (n) karşılık, eşdeğer, eşitlik, aynılık
  • era (n) devir, çağ, zaman
  • erupt (v) püskürmek, fışkırmak, patlamak
  • essentially (adv) aslen, aslında, esasen, gerçekten
  • establish (v) kurmak, yapmak, yerleştirmek, belirlemek
  • estate (n) mülk, emlâk, malikâne, arazi, mal
  • estimate (n) tahmin
  • estimate (v) tahmin etmek, değer biçmek
  • ethic (n) ilke, prensip, usül, ahlak, etik
  • ethical (adj) ahlaki
  • ethnic (adj) ırksal, etnik
  • evaluate (v) değerlendirmek, değer biçmek
  • evaluation (n) değerlendirme
  • even (adj) düz, bir hizada, bir düzeyde / seviyede, engebesiz
  • evident (adj) belli, açık
  • evil (adj) fena, zararlı, kötü
  • evil (n) kötülük
  • evolution (n) evrim, gelişim, açılma
  • evolve (v) geliştirmek, gelişmek, evrim geçirmek, ortaya çıkmak
  • examination (n) inceleme, muayene; sınav
  • exceed (v) aşmak, geçmek
  • exception (n) istisna
  • excessive (adj) aşırı, fazla
  • exclude (v) dışında tutmak, dışlamak, içeri almamak, hariç tutmak
  • excuse (n) bahane, sebep, özür
  • excuse (v) affetmek, bağışlamak, mazur görmek
  • executive (adj) yetkili, yönetici, idareci
  • executive (n) yönetici, idareci
  • exhibit (n) sergileme
  • exhibit (v) göstermek, ortaya koymak, sergilemek
  • existence (n) varoluş
  • exit (n) çıkış
  • exotic (adj) egzotik, yabancı, acayip
  • expansion (n) genişleme, gelişme, büyüme, yayılma
  • expectation (n) umma, beklenti, umut
  • expense (n) harcama, masraf, gider
  • expertise (n) uzmanlık, ihtisas, beceri, ustalık
  • exploit (v) kullanmak, faydalanmak, sömürmek
  • exploration (n) araştırma
  • expose (v) ortaya çıkarmak, maruz bırakmak, açığa çıkarmak
  • exposure (n) poz, kare, maruz kalma
  • extend (v) genişletmek, yaymak, uzatmak
  • extension (n) dahili hat, genişletme, uzatma
  • extensive (adj) kapsamlı, detaylı, yaygın, geniş
  • extensively (adv) yaygın olarak, geniş olarak, yoğun şekilde
  • extent (n) alan, boyut, kapsam, derece
  • external (adj) dış, harici, dışarıdan gelen
  • extract (n) öz, parça
  • extraordinary (adj) olağanüstü, olağandışı, fevkalade, sıra dışı
  • extreme (n) aşırılık
C1 Seviyesi Kelimeler
  • eager (adj) hevesli, gayretli, istekli
  • earnings (n) kazanç, gelir, ücret, maaş
  • ease (n) rahatlık, kolaylık
  • ease (v) kolaylaştırmak, rahatlatmak, hafifletmek, yatıştırmak, azaltmak
  • echo (n) yankı
  • echo (v) yankılamak
  • ecological (adj) çevrebilimsel, ekolojik
  • educator (n) eğitimci
  • effectiveness (n) verimlilik
  • efficiency (n) verimlilik
  • ego (n) benlik, ego
  • elaborate (adj) ayrıntılı, detaylı, karmaşık
  • electoral (adj) seçimlere ilişkin
  • elevate (v) yükseltmek, kaldırmak
  • eligible (adj) nitelikli, uygun, geçerli
  • elite (n) seçkin kişiler
  • embark (v) girişmek, kalkışmak, atılmak, (gemiye) binmek
  • embarrassment (n) utanç, sıkılma
  • embassy (n) elçilik
  • embed (v) yerleştirmek, gömmek
  • embody (v) cisimleştirmek, somutlaştırmak
  • emergence (n) belirme, çıkma, oluşma
  • empirical (adj) deneysel, görgül
  • empower (v) yetki vermek; izin vermek, güçlendirmek
  • enact (v) yasa çıkarmak
  • encompass (v) kapsamak, kaplamak
  • encouragement (n) cesaretlendirme
  • encouraging (adj) teşvik edici, cesaret verici
  • endeavour (n) çaba, gayret
  • endless (adj) sonsuz, bitmek bilmeyen
  • endorse (v) onaylamak, desteklemek
  • endorsement (n) kabul
  • endure (v) dayanmak, katlanmak
  • enforce (v) zorlamak, güçlendirmek, yürütmek, yürürlüğe koymak
  • enforcement (n) zorlama, uygulama, yürürlüğe koyma
  • engagement (n) nişanlılık, sözleşme
  • engaging (adj) çekici, hoş, ilginç
  • enquire (v) sormak, soruşturmak, soru sormak
  • enrich (v) zenginleştirmek, zengin etmek
  • enrol (v) yazılmak, kaydolmak
  • ensue (v) sonucu olmak, doğmak
  • enterprise (n) girişim, teşebbüs, işletme
  • enthusiast (n) hevesli, meraklı
  • entitle (v) hak etmek, yetki vermek, hak tanımak
  • entity (n) varlık, varoluş, öz, oluş
  • epidemic (n) salgın
  • equality (n) eşitlik
  • equation (n) denge, eşitlik
  • erect (v) dikmek, kurmak, inşa etmek
  • escalate (v) tırmanmak; yükselmek
  • essence (n) öz, esas, esans, nitelik
  • establishment (n) kuruluş, tesis
  • eternal (adj) ölümsüz, ölmez, sonsuz
  • evacuate (v) boşaltmak, tahliye etmek, kaçmak, kurtulmak
  • evoke (v) çağrışım yapmak, anımsatmak, hatırlatmak
  • evolutionary (adj) evrimsel
  • exaggerate (v) abartmak, aşırıya kaçmak
  • excellence (n) mükemmeliyet
  • exceptional (adj) istisna, olağanüstü, fevkalade, nadir
  • excess (adj) aşırı
  • excess (n) asırılık, asırıya kaçma, fazlalık
  • exclusion (n) hariç tutma, dışında bırakma, ayırma, dışlama
  • exclusive (adj) tek, özel, ayrıcalıklı, seçkin, özgü
  • exclusively (adv) özellikle, sadece, yalnız
  • execute (v) idam etmek; yürütmek
  • execution (n) idam
  • exert (v) kullanmak, harcamak, uygulamak, çabalamak
  • exile (n) sürgün
  • exit (v) çıkmak, ayrılmak
  • expenditure (n) masraf, harcama, gider
  • experimental (adj) deneysel
  • expire (v) sona ermek, bitmek, geçerliliğini yitirmek
  • explicit (adj) açık, belirgin, aşikâr, açık açık
  • explicitly (adv) açıkça
  • exploitation (n) sömürü, faydalanma
  • explosive (adj) patlayıcı
  • explosive (n) patlayıcı madde / düzenek
  • extract (v) çıkarmak, çekmek, özünü çıkarmak
  • extremist (n) uç kısım