Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce Z Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
Z Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Zigzag (v) Zikzak yapmak, zikzak çizmek
  • Zone (n) Bölge, kuşak, mıntıka
  • Zonk out (phr.v) Hemen uykuya dalmak
Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce Y Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
Y Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Yawn (v) Esnemek, esneyerek söylemek
  • Yearn (v) Özlemek, burnunda tütmek
  • Yeast (n) Maya, köpük, coşku
  • Yield (v) Vermek, sağlamak, ürün vermek
Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce X Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
X Harfi İle Başlayan Kelimeler
Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce W Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
W Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Wage (n) Ücret, haftalık, maaş
  • Wait for (phr.v) Beklemek
  • Wait on (phr.v) Hizmet etmek, servis yapmak
  • Wait up (phr.v) Yatmayıp beklemek
  • Wake up (phr.v) Uyanmak, uyandırmak
  • Walk away (phr.v) Çekip gitmek , ayrılmak
  • Warehouse (n) Depo, ambar, büyük mağaza
  • Warn (v) Uyarmak, ikaz etmek
  • Warp (v) Yamultmak, saptırmak
  • Wary (adj) Dikkatli, tedbirli, ihtiyatlı
  • Waste (v) İsraf etmek, çarçur etmek
  • Watch out for (phr.v) Dikkat etmek, dikkatli olmak
  • Watch out (phr.v) Dikkat etmek, dikkatli olmak
  • Water (n) Su
  • Wave (v) Dalgalanmak, sallanmak
  • Weak (adj) Zayıf, güçsüz
  • Wealth (adj) Zenginlik, servet, varlık
  • Wealthy (adj) Zengin, servet sahibi
  • Weapon (n) Silâh
  • Wear off (phr.v) Yavaş yavaş azalmak, aşındırmak
  • Wear out (phr.v) Eskitmek, yormak
  • Weave (v) Dokumak, örmek
  • Weed (n) Yabani ot
  • Weigh (v) Tartmak, ağırlığında olmak
  • Weird (adj) Tuhaf, acayip, anlaşılmaz
  • Welfare (adj) Refah, mutluluk, sağlık
  • Well (adv) İyi
  • Well-known (adj) Tanınmış, meşhur, tanınan
  • Whatsoever (adv) Ne, her ne, herhangi
  • Wheat (n) Buğday
  • Wheel (n) Tekerlek, direksiyon
  • Whence (adv) Nereli, nereden, neden
  • Whereas (conj) Oysa, halbuki, mademki
  • Whip (v) Kamçılamak, kırbaçlamak ,dövmek
  • Whirlwind (n) Hortum, kasırga, hızlı tip
  • Whistle (v) Islık çalmak
  • Widen (v) Genişlemek, bollaşmak, genişletmek
  • Widespread (adj) Yaygın, genel
  • Wild (adj) Vahşi, yabani
  • Wilderness (n) Kır, çöl, sahra, el değmemiş yer
  • Will (n) Azim, irade, istek, arzu
  • Willingly (adv) Seve seve, isteyerek
  • Win over (phr.v) İkna etmek, dostluğunu kazanmak
  • Wing (n) Kanat, burun kanadı, ek bina
  • Wipe out (phr.v) Yok etmek, silip temizlemek
  • Wipe (v) Silmek, kurulamak
  • Wire (n) Telden yapılmış, tel
  • Wisdom (n) Akıl, akıllılık, bilgelik
  • Wise (adj) Bilge, bilgili, akıllı, anlayışlı
  • Wit (n) Akıl, zeka, anlayış
  • Withdraw (v) Çekmek, almak, geri almak
  • Withstand (v) Dayanmak, direnmek, karşı koymak
  • Witness (v) Şahit olmak, tanık olmak, şahitlik etmek
  • Woefully (adv) Acıklı veya dertli bir şekilde, ne yazık ki
  • Wonder (v) Merak etmek, hayret etmek, şaşmak
  • Work out (phr.v) Çözmek (problem), çalışma yapmak
  • Worry (v) Kaygılanmak, merak etmek
  • Worship (v) Tapmak, tapınmak
  • Worth (adj) Değer
  • Worthwhile (adj) Değer, zahmete değer, zamana değer
  • Wound (n) Yara, bere
  • Wrap up (phr.v) Sarmak, sarıp sarmalamak
  • Wrath (n) Öfke, gazap, hiddet
  • Wreck (n) Enkaz
  • Wrist (n) Kol bileği
  • Write down (phr.v) Not almak
  • Write off (phr.v) Silmek (borç), iptal etmek
  • Write up (phr.v) Hikâyesini yazmak, kaleme almak
Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce V Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
V Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Vacant (adj) Boş, açık, terkedilmiş
  • Vaccinate (v) Aşı yapmak, aşılamak
  • Vaccine (n) Aşı
  • Vague (adj) Belirsiz, hayal meyal, anlaşılmaz
  • Vain (adj) Boş, faydasız, gururlu, nafile, gururlu
  • Valid (adj) Geçerli, geçer, yürürlükte
  • Validity (n) Geçerlik, yasallık, sağlamlık
  • Valuable (adj) Değerli, kıymetli, faydalı
  • Value (n) Değer, kıymet, önem
  • Vanish (v) Gözden kaybolmak
  • Vaporize (v) Buharlaşmak, buharlaştırmak
  • Vapour (n) Buharlaşma
  • Variety (n) Çeşitlilik
  • Various (adj) Çeşitli, değişik, türlü
  • Vary (v) Çeşitlilik göstermek
  • Vast (adj) Çok geniş, engin, çok
  • Vehement (adj) Ateşli, coşkulu, hararetli
  • Vehicle (n) Araç
  • Vein (n) Toplardamar, damar
  • Velocity (n) Hız, sürat
  • Vent (v) Açığa vurmak, belli etmek
  • Ventilate (v) Havalandırmak, oksijen vermek
  • Venture (v) Tehlikeye atmak, cüret etmek
  • Verdict (n) Karar, yargı, hüküm, jüri kararı
  • Verge (n) Sınır, eşik, kenar
  • Verify (v) Doğrulamak
  • Versatile (adj) Çok yönlü
  • Versatility (adj) Çok yönlülük, beceriklilik
  • Verse (n) Dize, mısra
  • Version (adj) Hikâye, versiyon, uyarlama
  • Vertebrate (adj) Omurgalı
  • Vertical (adj) Dikey, düşey, dik
  • Vessel (n) Damar, kanal, gemi
  • Via (pre) Üzerinden, yolu ile
  • Viable (adj) Yaşayabilir, yaşar, geçerli
  • Vibrate (v) Titreşmek, titremek
  • Vicinity (n) Civar, çevre, etraf
  • Victim (n) Kurban
  • Victory (n) Zafer, utku, galibiyet
  • View (n) Görüş, manzara
  • Vigorous (adj) Güçlü, kuvvetli, dinç, zinde
  • Vigour (adj) Güç, yaşama gücü, kuvvet
  • Violate (v) Bozmak, ihlal etmek
  • Violation (n) Bozma, ihlâl etme, riayet etmeme
  • Violence (n) Şiddet, zorbalık
  • Violent (adj) Şiddetli, sert, zorlu
  • Virtually (adv) Neredeyse, hemen hemen
  • Virtue (n) Fazilet, erdem
  • Visibility (n) Görünebilme, görünürlük, görüş mesafesi
  • Visible (adj) Görülebilir, görünür, görünen
  • Vision (n) Görme, vizyon, görme gücü
  • Visual (adj) Görme, görüş, görsel
  • Vital (adj) Hayati, çok önemli
  • Vitality (n) Yaşama gücü, dayanma gücü
  • Vivid (adj) Canlı, hayat dolu, parlak
  • Volatile (adj) Uçucu, buharlaşan, geçici
  • Volunteer (adj) Gönüllü
  • Vomit (v) Kusmak, çıkarmak
  • Voracious (adj) Obur, açgözlü, istekli
  • Vote (v) Oy vermek, oy kullanmak
  • Voyage (n) Yolculuk, seyahat, sefer
  • Vulnerable (adj) Yaralanabilir, kolay incinir, savunmasız
Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce U Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
U Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Ubiquitous (adj) Her yerde birden bulunan
  • Ultimate (adj) Son, en son, en uzak, esas
  • Unable (adj) Elinden gelmez
  • Unanimously (adv) Oybirliğiyle
  • Unbiased (adj) Tarafsız, objektif
  • Unconscious (adj) Baygın, bilinçsiz
  • Undeniably (adv) İnkâr edilmez bir şekilde
  • Undergo (v) Katlanmak, çekmek, geçirmek
  • Underlie (v) Altında yatmak, temelini oluşturmak
  • Underline (v) Altını çizmek, vurgulamak
  • Undermine (v) Küçümsemek, baltalamak
  • Undertake (v) Üstlenmek, yüklenmek
  • Unemployment (n) İşsizlik
  • Unfortunately (adv) Maalesef, ne yazık ki
  • Unify (v) Birleştirmek
  • Union (n) Sendika, birlik
  • Unique (adj) Eşsiz, tek, benzersiz, biricik
  • Unite (v) Birleştirmek, bağlamak
  • Unity (n) Birlik, teklik, bütünlük
  • Unless (conj) Olmadıkça, olmazsa, mezse
  • Unlike (pre) Farklı, farklı olarak, aksine
  • Unlimited (adj) Sınırsız, kısıtlamasız, şartsız
  • Unprepared (adj) Hazırlıksız, hazırlanmamış
  • Unsuitable (adj) Uygun olmayan, elverişsiz
  • Unusual (adj) Alışılmadık, nadir, ender
  • Update (v) Güncellemek
  • Upgrade (v) Yükselmek
  • Uphold (v) Desteklemek, onaylamak, uygun bulmak
  • Upright (adj) Dik, kalkık, dikey
  • Uproar (n) Şamata, curcuna, gürültü
  • Upset (adj) Üzgün
  • Upstream (adv) Akıntıya karşı, suyun kaynağına doğru
  • Uptake (n) Yükselme, kaldırma
  • Upwards (adv) Yukarı, yukarıya, itibaren
  • Urban (adj) Kentsel, şehirsel
  • Urbanity (n) Kibarlık, nezaket, medenilik
  • Urbanization (n) Kentleşme, şehirleşme
  • Urge (v) Zorlamak, baskı yapmak, teşvik etmek
  • Urgent (adj) Acil, ivedi
  • Use up (phr.v) Harcamak, bitirmek, tüketmek
  • Useful (adj) Yararlı
  • Useless (adj) Yararsız
  • Usher (v) Getirmek, götürmek, yer göstermek
  • Utilize (v) Kullanmak, yararlanmak, istifade etmek
  • Utter (v) Söylemek, dile getirmek, ifade etmek
Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce T Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
T Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Tackle (v) Çaresine bakmak
  • Tactful (adj) Düşünceli, nazik
  • Tailor (n) Terzi
  • Take after (phr.v) Çekmek, benzemek
  • Take away (phr.v) Götürmek, alıp götürmek
  • Take back (phr.v) Sözünü geri almak
  • Take care of (phr.v) İlgilenmek, özen göstermek
  • Take down (phr.v) Not etmek, yazmak
  • Take in (phr.v) Anlamak
  • Take into account (phr.v) Dikkate almak, göz önüne almak
  • Take leave of (phr.v) Tatile gitmek, veda etmek
  • Take off (phr.v) Havalanmak, kalkmak, çıkartmak
  • Take on (phr.v) İş almak, üslenmek
  • Take out (phr.v) Çıkmak, çıkarmak, yormak, çekmek.
  • Take over (phr.v) Devralmak, üstlenmek
  • Take place (phr.v) Vuku bulmak, olmak
  • Take to (phr.v) Götürmek, gitmek, çıkmak
  • Take up with (phr.v) Arkadaşlık kurmak
  • Take up (phr.v) Meşgul olmak
  • Talent (n) Marifet, yetenek, kabiliyet
  • Talk over (phr.v) Tartışmak, görüşmek
  • Talkative (adj) Konuşkan, geveze, çenebaz
  • Tamper (v) Karışmak, kurcalamak
  • Target (n) Hedef, nişan, amaç
  • Tariff (n) Gümrük vergisi
  • Task (n) Görev, iş, külfet
  • Taste (v) Tatmak, tadına bakmak
  • Taut (adj) Gergin, gerili
  • Tax (v) Vergilendirmek, vergi koymak
  • Team (n) Grup, ekim, takım
  • Tear up (phr.v) Yırtmak, parça pençik etmek
  • Tear (n) Göz yaşı
  • Technique (n) Teknik, yöntem, usul
  • Tedious (adj) Sıkıcı, can sıkıcı, bıktırıcı
  • Teem (v) Dolu olmak, bol olmak, kaynamak
  • Telepathic (adj) Telepatik, telepati ile ilgili
  • Tell off (phr.v) Azarlamak
  • Telltale (adj) Dedikoducu, ispiyoncu
  • Temper (n) Huy, ruh hali, keyif
  • Temple (n) Tapınak, şakak
  • Tempt (v) Baştan çıkarmak, ayartmak, özendirmek
  • Tenacious (adj) İnatçı, vazgeçmeyen, yapışkan
  • Tend (v) Yönelmek, eğilimi olmak
  • Tendency (n) Eğilim, meyil
  • Tension (n) Gerilim, gerginlik
  • Tentative (adj) Deneme niteliğinde, deneysel
  • Tentatively (adv) Deneme olarak, geçici
  • Term (n) Dönem, terim
  • Terminal (adj) Son, uç, dönem sonuna ait, terminal
  • Terrain (n) Yer, arazi
  • Terrestrial (adj) Karasal, yeryüzüne ait
  • Terrible (adj) Korkunç
  • Terribly (adv) Son derece, berbat bir şekilde, aşırı
  • Terrific (adj) Müthiş, olağanüstü, korkunç
  • Territory (n) Arazi, bölge, toprak
  • Testify (v) Şahitlik etmek, doğrulamak, tanıklık etmek
  • Testimony (n) Şahitlik, tanıklık, ifade verme
  • Textile (n) Tekstil, dokuma
  • Thaw (v) Erimek, buzu çözülmek
  • Theft (n) Hırsızlık
  • Thereafter (adv) Ondan sonra, sonra
  • Thereby (adv) Suretiyle, o suretle
  • Therefore (adv) Bu nedenle, bundan dolayı
  • Thereupon (adv) Bunun üzerine, bunun sonucu olarak
  • Thesis (n) Tez, sav, önerme
  • Thin (adj) İnce, zayıf
  • Think over (phr.v) Derin derin düşünmek
  • Thorough (adj) Tam, eksiksiz, kusursuz,
  • Thoroughly (adv) Tamamen, adamakıllı, iyice
  • Thoroughness (n) Tamlık, mükemmellik, kusursuzluk
  • Thread (n) İplik, tel, lif
  • Threat (n) Korkutma, tehdit, gözdağı
  • Threaten (v) Tehdit etmek, gözünü korkutmak
  • Threshold (v) Eşik, eğik
  • Thrifty (adj) Tutumlu, idareli, kanaatkâr
  • Thrill (v) Heyecanlandırmak, etkilemek
  • Thrive (v) Gelişmek, serpilmek
  • Throughout (pre) Baştan başa, boyunca, süresince
  • Throw out (phr.v) Dışarı atmak, çıkarmak
  • Throw up (phr.v) Kusmak, istifra etmek
  • Thrust (v) İtmek, dürtmek, sokmak
  • Thunderstorm (n) Sağanak, gök gürültülü fırtına
  • Thus (adv) Böylece, bu sonuçla
  • Tick off (phr.v) Azarlamak, paylamak
  • Tide (n) Cereyan, gelgit, met cezir
  • Tie in with (phr.v) İle alakası olmak, ilgisi olmak
  • Tight (adj) Sıkı, dar, gergin
  • Tightness (adj) Sıkılık, gerginlik, darlık
  • Tile (n) Kiremit, fayans, çini
  • Tilt (v) Eğmek, devirmek, yana yatırmak
  • Timber (n) Kereste, kerestelik ağaç
  • Tiny (adj) Mini, minik, minicik, minnacık
  • Tissue (n) Doku, ince kumaş, ince kâğıt
  • Tolerate (v) Hoş görmek, tahammül etmek
  • Tomb (n) Kabir, mezar, lahit
  • Topic (n) Konu, mesele, mevzu
  • Torch (n) Meşale, cep feneri, el feneri
  • Tornado (n) Kasırga, hortum
  • Toss (v) Atmak, fırlatmak
  • Totally (adv) Bütün bütün, bütün olarak, tamamen
  • Touch (v) Dokunmak, ellemek, değmek
  • Tough (adj) Sert, sağlam, zorlu, çetin
  • Toxic (adj) Zehirli, toksik
  • Toxin (n) Toksin
  • Trace (v) İzlemek, izinden gitmek
  • Track down (phr.v) Araştırmak, aramak
  • Tract (n) Sistem
  • Trade (n) Ticaret, iş, alım satım
  • Tradition (n) Gelenek, adet, sünnet
  • Traditional (adj) Geleneksel
  • Tragedy (n) Trajedi, facia, felaket
  • Train (n) Tren
  • Trait (n) Özellik, kişisel özellik
  • Trample (v) Çiğnemek, ezmek, ayaklar altına almak
  • Transaction (n) İşlem, muamele, alakadar olmak
  • Transfer (v) İletmek, transfer etmek, aktarmak
  • Transform (v) Dönüştürmek, haline gelmek
  • Transmit (v) İletmek, nakletmek, geçmek.
  • Transparent (adj) Şeffaf, saydam, transparan
  • Transplant (v) Nakletmek, başka yere dikmek
  • Transport (v) Taşıma, nakliye
  • Transverse (adj) Aykırı, çapraz, enine
  • Trap (v) Tuzağa düşürmek, kapana kıstırmak
  • Travel (v) Seyahat etmek
  • Treacherous (adj) Hain, güvenilmez, aldatıcı
  • Treasure (n) Hazine, define, servet
  • Treat (v) Davranmak, tedavi etmek
  • Treatment (n) Tedavi, davranış
  • Treaty (n) Antlaşma, mukavele
  • Tremendous (adj) Kocaman, koskocaman, çok büyük
  • Tremor (n) Çarpıntı, sarsıntı, titreme
  • Trench (n) Hendek, çukur, siper
  • Trend (n) Eğilim, yön, gidiş
  • Trial (n) Mahkeme, duruşma
  • Tribe (n) Kabile, aşiret
  • Trick (v) Aldatmak, kandırmak
  • Trigger (v) Başlatmak, neden olmak
  • Trip (n) Gezi, gezinti, seyahat
  • Triumph (n) Zafer, başarı, utku
  • Trivial (adj) Küçük, değersiz, önemsiz
  • Trouble (adj) Sıkıntı
  • Trunk (n) Gövde, beden, bagaj
  • Trust (v) Güvenmek, inancı olmak, itimat etmek
  • Truth (n) Gerçek, hakikat, doğruluk
  • Try on (phr.v) Denemek
  • Try out (phr.v) Denemek
  • Turgid (adj) Şişmiş, abartılı, mübalağalı
  • Turn away (phr.v) Kovmak, defetmek, geri çevirmek
  • Turn back (phr.v) Geri dönmek, gerilemek
  • Turn down (phr.v) Reddetmek, kabul etmemek
  • Turn in (phr.v) Geri teslim etmek
  • Turn into (phr.v) Dönüştürmek, dönüşmek
  • Turn off (phr.v) Kapatmak
  • Turn on (phr.v) Açmak
  • Turn out (phr.v) Olmak, sonuçlanmak
  • Turn over (phr.v) Düşünüp taşınmak
  • Turn up (phr.v) Çıka gelmek, ortaya çıkmak
  • Turn upon (phr.v) Saldırmak, bağlı olmak
  • Tutor (v) Özel öğretmen, özel ders vermek
  • Typhoon (n) Tayfun, kasırga
  • Tyranny (n) Zulüm, zorbalık, zorba yönetim
  • Tyrant (n) Zalim hükümdar, tiran
Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce S Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
S Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Sabotage (v) Sabote etmek, sabotaj yapmak
  • Sacred (adj) Kutsal, mübarek, mukaddes
  • Sacrifice (v) Kurban etmek, kıymak, feda etmek
  • Safeguard (v) Korumak, himaye etmek
  • Safety (n) Güven, güvenlik, emniyet
  • Saint (n) Aziz, evliya
  • Sake (n) Hatır
  • Salary (n) Maaş, aylık
  • Sale (n) İndirim, satış
  • Salesman (n) Satış elemanı, satıcı
  • Salinity (n) Tuzluluk, tuzluluk oranı
  • Salty (adj) Tuzlu
  • Salvation (n) Kurtuluş, kurtulma
  • Sample (n) Örnek, eşantiyon, numune
  • Sanction (n) Yaptırım, onay
  • Sanctuary (n) Sığınak, tapınak
  • Sarcastic (adj) Alaylı, iğneli, iğneleyici
  • Satellite (n) Uydu
  • Satirical (n) Yerme, hicivli, mizah
  • Satisfaction (n) Tatmin, memnuniyet, hoşnutluk
  • Satisfactory (adj) Yeterli, tatminkâr, memnun edici
  • Satisfy (v) Memnun etmek, tatmin etmek
  • Saturate (v) Doyurmak, emdirmek, ıslatmak
  • Saucer (n) Çay tabağı
  • Savage (n) Vahşi, yabani, ciddi
  • Save (v) Biriktirmek, tasarruf
  • Scale (n) Ölçek, kefe, terazi gözü
  • Scar (n) Yara izi, iz, çizik
  • Scarce (adj) Kıt, zor bulunur, az bulunur
  • Scarcely (adv) Nadiren, neredeyse hiç
  • Scare (v) Korkutmak, ürkütmek
  • Scatter (v) Saçmak, perişan etmek, saçıp savurmak
  • Scene (n) Olay yeri, sahne
  • Scent (n) Koku, esans, güzel koku
  • Sceptical (adj) Kuşkucu, şüpheci, inançsız
  • Schedule (n) Tarife, şift, program
  • Scheme (v) Tasarlamak, düzenlemek
  • Scholar (n) Alim, bilgin, bilim adamı
  • Scholarship (n) Burs, öğrenim
  • Science (n) Bilim, ilim, fen
  • Scientific (adj) Bilimsel, ilmi, kesin
  • Scientist (n) Bilim adamı
  • Scope (n) Olanak, niyet, amaç
  • Score (v) Sayı yapmak, gol atmak, puan almak
  • Scornful (adj) Aşağılayıcı, küçümseyen
  • Scour (v) Köşe bucak aramak
  • Scrape (v) Kazımak, kazıyarak temizlemek
  • Scratch (v) Tırmalamak
  • Screen (n) Ekran, perde
  • Script (n) El yazısı, senaryo
  • Scrutiny (n) Dikkatli inceleme
  • Sculpture (n) Heykel, heykelcik, heykeltıraşlık
  • Seal (v) Mühürlemek, damgalamak
  • Secession (n) Ayrılma, uzaklaşma, bölünme
  • Secondary (adj) İkincil, orta, orta dereceli
  • Secret (adj) Gizli
  • Section (n) Bölge, bölüm
  • Sector (n) Sektör, işkolu, bölge
  • Secure (v) Korumak
  • Security (n) Güvenlik, emniyet
  • Sediment (n) Tortu, çökelti, telve
  • See through (phr.v) İç yüzünü anlamak
  • Seed (n) Tohum, çekirdek, tane
  • Seek (v) Aramak, aranmak, araştırmak, almak
  • Seemingly (adv) Görünüşte, görünürde, görünüşe göre
  • Seep (v) Sızmak, süzülmek
  • Segment (n) Parça, kesim
  • Segregation (n) Ayrılma, ayrım, ırkçılık
  • Seize (v) Yakalamak, ele geçirmek
  • Seldom (adv) Nadiren, seyrek, arada bir
  • Select (v) Seçmek, ayırmak, ayıklamak
  • Self-confidence (n) Kendine güven, özgüven
  • Selfish (adj) Bencil
  • Send for (phr.v) Çağırtmak, getirtmek
  • Send out (phr.v) Yaymak, göndermek, yollamak
  • Send up (phr.v) Dalga geçmek, kafa bulmak
  • Senior (adj) Kıdemli, daha yaşlı
  • Sensation (n) Duyu, duygu, his, algı, hissetme
  • Sensational (adj) Heyecan yaratan
  • Sense (v) Hissetmek, algılamak, sez
  • Sensible (adj) Duyarlı, halden anlayan, hassas
  • Sensitive (adj) Duyarlı, hassas, alıngan
  • Sensuous (adj) Hissi, duygusal
  • Sentiment (n) Hassaslık, duyarlılık, duygusallık
  • Separate (v) Ayırmak, bölmek, dağılmak
  • Sequence (n) Dizi, seri, sıra, art arda sıralama
  • Serve (v) Hizmet etmek
  • Service (n) Servis, hizmet, görev
  • Session (n) Dönem, oturum, akademik yıl
  • Set about (phr.v) Girişmek, koyulmak, başlamak
  • Set back (phr.v) Geciktirmek, engellemek
  • Set in (phr.v) Başlamak, girişmek, koyulmak
  • Set off (phr.v) Ateşlemek, başlatmak
  • Set on (phr.v) Saldırtmak
  • Set out (phr.v) Yola çıkmak, başlamak, koyulmak
  • Set up (phr.v) Kurmak, oluşturmak
  • Set (v) Koymak, yerleştirmek, takmak
  • Setback (n) Gerileme, kötüleşme, başarısızlık
  • Settle (v) Oturmak, yerleşmek
  • Settlement (n) Yerleşme, anlaşma
  • Several (adj) Birkaç
  • Severe (adj) Ağır, acı, şiddetli, keskin
  • Severely (adv) Sertçe, şiddetli bir şekilde
  • Sew (v) Dikmek, dikiş dikmek
  • Sewage (n) Lağım suyu, lağım pisliği, kanalizasyon
  • Shade (n) Gölge, gölgelik
  • Shake (v) Sallamak
  • Shallow (adj) Sığ, derin olmayan, yüzeysel
  • Shame (v) Utandırmak, mahcup etmek
  • Shape (v) Biçim vermek, biçimlendirmek
  • Share (v) Paylaşmak, bölüşmek, katılmak
  • Sharp (adj) Keskin, açıkgöz, kesici
  • Shatter (v) Parçalamak, kırmak, harap etmek
  • Shear (v) Kırpmak, kırkmak, makasla kesmek
  • Shed (v) Dökmek, akıtmak, yaymak
  • Sheet (n) Çarşaf
  • Shell (n) Kabuk, deniz kabuğu
  • Shelter (v) Korumak, barındırmak
  • Shield (n) Kalkan, siper, zırh, koruma
  • Shift (v) Değiştirmek, değişmek
  • Shine (v) Parlamak
  • Ship (n) Gemi
  • Shipwreck (n) Deniz kazası, gemi enkazı
  • Shock (v) Kalbini kırmak, şok etmek
  • Shoot (v) Ateş etmek
  • Shore (n) Sahil, deniz kıyısı, deniz kenarı
  • Shortage (n) Yokluk, eksiklik, açık, kıtlık
  • Shortcoming (n) Noksan, eksiklik, kusur
  • Shout (v) Bağırmak
  • Show off (phr.v) Gösteriş yapmak, hava atmak
  • Show up (phr.v) Ortaya çıkmak, ortaya koymak, yüz göstermek
  • Show (v) Göstermek
  • Shrink (v) Çekmek, büzülmek, küçülmek
  • Shuttle (v) Mekik dokumak, gidip gelmek
  • Shy (adj) Utangaç
  • Sickness (n) Hastalık, bulantı
  • Siege (n) Kuşatma, çevresini sarma
  • Sight (n) Görme, görme yeteneği, görüş
  • Sightseeing (n) Gezi, gezip görme
  • Sign (n) İmza, işaret
  • Significance (n) Anlam, önem
  • Significant (adj) Önemli, anlamlı, manalı
  • Signify (v) Belirtmek, işareti olmak
  • Silent (adj) Sessiz, suskun
  • Similar (adj) Benzer, benzeyen
  • Similarity (n) Benzerlik
  • Similarly (adv) Benzer bir şekilde, bunun gibi
  • Simulate (v) Yalandan yapmak, numarası yapmak, taklit etmek
  • Simultaneous (adj) Eşzamanlı, aynı zamanda olan
  • Sincere (adj) İçten, samimi, candan
  • Sincerity (n) İçtenlik, samimiyet
  • Sinister (adj) Uğursuz, kötü, fena, kötü niyetli
  • Sink in (phr.v) Kafasına girmek, anlaşılmak
  • Sink (v) Batmak, gömülmek
  • Situate (v) Yerleştirmek, yerini belirlemek
  • Sizeable (adj) Büyükçe, oldukça büyük
  • Skilful (adj) Yetenekli, becerikli, usta
  • Skill (n) Beceri, ustalık, hüner
  • Skilled (adj) Becerikli, yetenekli
  • Skin (n) Cilt, deri
  • Skirmish (n) Çarpışmak, çatışmak
  • Skull (n) Kafatası, kurukafa
  • Skyscraper (n) Gökdelen
  • Slaughter (v) Katliam yapmak, kesmek
  • Slave (n) Köle
  • Sleep (v) Uyumak
  • Slender (adj) İnce, ince belli, narin
  • Slide (v) Kötü yola düşmek, kaymak
  • Slight (adj) Hafif, belli belirsiz, azıcık
  • Slightly (adv) Hafifçe, belli belirsiz, biraz
  • Slip up (phr.v) Hata yapmak, yanılmak, sürçmek
  • Slope (n) Yokuş, bayır, eğimli yer
  • Slow down (phr.v) Yavaşlamak, yavaşlatmak
  • Smallpox (n) Çiçek, çiçek hastalığı
  • Smart (adj) Zeki, akıllı, şık, kafası çalışan
  • Smash (v) Parçalamak, mahvetmek
  • Smelt (v) Eritmek, döküm yapmak
  • Smooth (adj) Düz
  • Smoothly (adv) Düzgünce, kolayca, pürüzsüzce
  • Smuggle (v) Kaçakçılık yapmak, gümrükten mal kaçırmak
  • Snack (n) Aperatif, meze
  • Snapshot (n) Şipşak, şipşak fotoğraf
  • Sneeze (v) Hapşırmak
  • Soak up (phr.v) Sünger gibi emmek
  • Soar (v) Uçmak, yüksekten uçmak
  • Soccer (n) Futbol
  • Soil (n) Toprak
  • Solar (adj) Güneş, solar
  • Solely (adj) Sırf, yalnızca, sadece, tek
  • Solid (n) Katı, sert, sağlam
  • Solitary (adj) Kimsesiz, ıssız, yalnız
  • Solution (n) Çıkar yol, eriyik, çözüm
  • Solve (v) Çözmek, çözüm bul
  • Somehow (adv) Bir şekilde, her nasılsa, her nedense
  • Somewhat (adv) Birazcık, oldukça, bir miktar
  • Somewhere (adv) Bir yerde, bir yere, herhangi bir yerde
  • Soothe (v) Yatıştırmak, sakinleştirmek
  • Sophisticated (adj) Bilgili, içerikli, bilge
  • Sorrow (n) Acı, dert, keder, üzüntü
  • Sort out (phr.v) Ayırmak, seçip ayırmak, sınıflandırmak
  • Sort (n) Tür, çeşit, sınıf
  • Soul (n) Ruh, can, gönül
  • Sound (adj) Sağlam, sapasağlam
  • Soundly (adv) Adamakıllı, selâmetle, sağ salim
  • Source (n) Kaynak, kaynakça, memba
  • Southerly (adv) Güneye doğru, güneye, güneyden
  • Southward (adv) Güneye doğru
  • Sovereign (n) Hükümdar, padişah, kral
  • Sovereignty (n) Egemenlik, bağımsızlık
  • Space (n) Mekân, aralık, mesafe, yer
  • Spacecraft (n) Uzay gemisi, uzay aracı
  • Spacious (adj) Geniş, ferah, havadar
  • Span (n) Mesafe, an, kısa süre
  • Spare (adj) Yedek, fazla, boş, az
  • Spark (v) Harekete geçirmek
  • Sparse (adj) Seyrek, aralıklı
  • Sparsely (adv) Seyrek olarak
  • Speak up (phr.v) Sesini yükseltmek
  • Specialist (n) Uzman doktor, uzman
  • Specialization (n) Uzmanlaşma, ihtisas
  • Specialize (v) Uzmanlaşmak, ihtisas yapmak
  • Specially (adv) Özellikle, özel olarak, bilhassa
  • Species (n) Çeşit, tür, cins
  • Specific (adj) Spesifik, özel, belli, belirli
  • Specify (v) Belirtmek, belirlemek
  • Spectacle (n) Görünüş, gösteri, gözlük
  • Spectacular (adj) Göz alıcı, dikkat çekici, gösterişli
  • Spectator (n) Seyirci, izleyici
  • Spectrum (n) Spektrum, tayf
  • Speculate (v) Tahminde bulunmak
  • Speculative (adj) Spekülatif, şüpheli
  • Sphere (n) Küre, yuvarlak, yerküre
  • Spicy (adj) Baharatlı, baharlı, acılı
  • Spill (v) Dökmek, saçmak, serpmek
  • Spirit (n) Ruh, can, maneviyat
  • Spite (n) Nispet, kin, garez
  • Spiteful (adj) Nispetçi, cadaloz, kinci, kindar
  • Splendid (adj) Görkemli, muhteşem
  • Splendour (adj) Parlaklık, görkem, ihtişam
  • Split (v) Ayrılmak, kopmak
  • Spoil (v) Şımartmak, bozmak
  • Spontaneous (adj) İçten gelen, kendiliğinden olan, doğal
  • Spore (n) Spor, kaynak, köken
  • Spot (n) Nokta, benek, leke
  • Spread (v) Yaymak, sürmek, sermek
  • Spring (n) İlkbahar, bahar
  • Sprinter (n) Yarışçı, sürat koşucusu
  • Spy (v) Gözlemek, casusluk etmek
  • Square (n) Kare
  • Squeeze (v) Sıkıştırmak, ezmek
  • Stabilize (v) Dengelemek, dengede tutmak
  • Stable (adj) Dengeli, istikrarlı, sarsılmaz
  • Staff (n) Personel, kadro, kurmay
  • Stage (v) Sahnelemek, düzenlemek
  • Stagger (v) Bocalamak, sendelemek, tökezlemek
  • Stagnant (adj) Durgun, hareketsiz, tembel
  • Stagnation (n) Durgunluk, hareketsizlik, kesatlık
  • Stain (v) Lekelemek, leke yapmak, kirletmek
  • Stake (n) Ortaya konan para, bahis
  • Stalemate (n) Pata (satranç), çıkmaz
  • Stammer (v) Kekelemek, kekeleyerek söylemek
  • Stand by (phr.v) Destek olmak, yardım etmek, askıya almak
  • Stand in for (phr.v) Yerine çalışmak, vekâlet etmek
  • Stand out (phr.v) Göze çarpmak, öne çıkmak
  • Stand up to (phr.v) Göğüs germek, karşı koymak
  • Staple (adj) Temel, başlıca, ana, esas
  • Starchy (adj) Nişastalı, karbonhidratlı
  • Stare (v) Gözlerini dikmek, gözünü dikmek
  • Startle (v) Ürkütmek, korkutmak
  • Starvation (n) Açlık, açlıktan kıvranma
  • Starve (v) Açlıktan kıvranmak, açlıktan ölmek
  • State (v) Belirtmek, ifade etmek, söylemek
  • Statue (n) Heykel, statü, yontu
  • Stature (n) Endam, önem, kişilik
  • Statute (n) Kanun, statü, yasa
  • Statutory (adj) Kanuni, yasal, meşru, resmi
  • Steadily (adv) Düzenli bir şekilde
  • Steady (adj) Sağlam, daimi, devamlı
  • Steel (adj) Çelik, çelik gibi, katı
  • Steep (adj) Sarp, dik, yalçın
  • Stem (n) Sap, gövde
  • Step down (phr.v) İstifa etmek
  • Stereotype (n) Klişe, basmakalıp söz
  • Sterilize (v) Sterilize etmek, mikroplardan arındırmak
  • Sternly (adv) Sert bir biçimde, sert sert
  • Stewardess (n) Hostes
  • Stick up for (phr.v) Desteklemek, savunmak
  • Stick (v) Katlanmak, sokmak
  • Stiff (adj) Sert, katı, koyu, yoğun
  • Stimulate (v) Teşvik etmek, özendirmek
  • Stimulus (n) Dürtü, uyarıcı
  • Stipulate (v) Şartları belirlemek, şart koşmak
  • Stir (v) Kımıldatmak, hareket ettirmek
  • Stock (n) Stok, malzeme, sermaye, varlık
  • Stomach (n) Mide, karın
  • Storage (n) Depo, ambar, depolama, saklama
  • Store (n) Dükkan
  • Storey (n) Kat
  • Storm (n) Fırtına
  • Story (n) Makale, öykü, hikâye
  • Stout (adj) Tıknaz, yiğit, kahraman
  • Straight (adv) Düz, doğru, dümdüz
  • Straightaway (adv) Derhal, hemen
  • Strain (n) Özellik, soy, ırk, yük
  • Strangle (v) Boğmak, boğarak öldürmek
  • Strap (n) Kayış, kemer, tasma, şerit
  • Strategy (n) Strateji, taktik, savaş bilimi
  • Streak (n) Işın, şimşek, düzensiz çizgi, damar
  • Stream (n) Akarsu, çay, dere, akın
  • Strength (n) Güç, kuvvet, derman
  • Strengthen (v) Güçlendirmek, kuvvetlendirmek
  • Stress (v) Stres, bunalım
  • Stressful (adj) Stresli, gergin
  • Stretch (n) Uzatmak, germek, yaymak
  • Strew (v) Yaymak, serpmek, saçmak
  • Strict (adj) Sert, katı, sıkı, müsamahasız
  • Strike (v) Vurmak
  • String (n) Bağ, ip, kordon, sicim
  • Stringent (adj) Sıkı, dar, zorlayıcı
  • Strive (v) Uğraşmak, çabalamak
  • Strong (adj) Güçlü
  • Structure (n) Yapı, bünye, bina
  • Struggle (v) Mücadele etmek, çabalamak
  • Stuff (n) Şey, eşya, madde, hammadde
  • Stun (v) Sersemletmek, afallatmak
  • Sub (pre) Alt, ast, aşağı
  • Subconscious (n) Bilinçaltı
  • Subdivide (v) Bölmek, bir kez daha bölmek
  • Subject (n) Konu, ders
  • Submarine (n) Denizaltı
  • Submissive (adj) Uysal, itaatkâr, boyun eğen
  • Submit (v) Teslim etmek, sunmak
  • Subordinate (adj) Ast, alt, ikincil, bağlı
  • Subscription (n) Abone ücreti, aidat
  • Subsequent (adj) Sonraki, daha sonraki, müteakip
  • Subsequently (adv) Sonradan, daha sonra, sonra
  • Subsidize (v) Para yardımı yapmak, mali destek sağlamak
  • Subsidy (n) Devlet desteği, para yardımı
  • Substance (n) Madde, cisim
  • Substantial (adj) Önemli, gerçek, mevcut
  • Substitute (n) Yerine geçirmek, yerini almak
  • Substratum (n) Temel, alt tabaka, taban
  • Subtle (adj) Hoş, tatlı, ince, incelikli
  • Suburb (n) Banliyö, varoş, kenar mahalle
  • Subversive (adj) Yıkıcı, huzur bozucu, tahrip edici
  • Succeed (v) Başarmak
  • Success (n) Başarı
  • Successful (adj) Başarılı
  • Successive (n) Üst üste olan, peş peşe, ardışık
  • Succinct (adj) Kısa, özlü, az ve öz
  • Suck (v) Emmek, soğurmak, içine çekmek
  • Suddenly (adv) Aniden
  • Suffer (v) Acı çekmek, zarar görmek
  • Sufficient (adj) Yeterli, kâfi, yeter
  • Suffocate (v) Boğmak, boğulmak
  • Suggest (v) Önermek, teklif etmek
  • Suicide (n) İntihar, intihar eden kimse
  • Suit (n) Takım elbise
  • Suitable (adj) Uygun, münasip
  • Sullen (adj) Somurtkan, suratsız, aksi
  • Sum (n) Toplam, tutar, adet, yekun
  • Summarize (v) Özetlemek, kısaltmak
  • Summary (n) Özet, kısaltma
  • Summit (n) Zirve, doruk, tepe nokta
  • Summon (v) Çağırmak, çağırtmak, celp etmek
  • Sunlight (n) Güneş ışığı
  • Sunset (n) Gün batımı, güneşin batışı
  • Superficial (adj) Yüzeysel, iki boyutlu
  • Superficially (adv) Yüzeysel olarak
  • Superior (adj) Üst, üstün, yüksek
  • Superpower (n) Süper devlet, süper güç
  • Supersede (v) Yerini almak, yerine geçmek
  • Superstition (n) Batıl inanç, hurafe
  • Supervise (v) Gözetmek, nezaret etmek
  • Supervisor (n) Şef, müdür, yönetici
  • Supplant (v) Yerini almak, yerine geçmek
  • Supplement (n) Ek, ilave, tamamlayıcı
  • Supply (v) Karşılamak, sağlamak, gidermek
  • Support (v) Tutmak, desteklemek
  • Suppose (v) Farz etmek, varsaymak
  • Suppress (v) Bastırmak, zapt etmek, durdurmak
  • Supremacy (n) Üstünlük, büyüklük, egemenlik
  • Supreme (adj) En yüksek, en üstün, yüce
  • Surely (adv) Elbette, muhakkak
  • Surface (n) Yüzey, dış görünüş
  • Surge (n) Taşma, kabarma, dalgalanma
  • Surgeon (n) Cerrah, operatör
  • Surgery (n) Cerrahlık, ameliyathane
  • Surgical (adj) Tıbbi, cerrahi
  • Surpass (v) Geçmek, aşmak, üstün olmak
  • Surplus (adj) Fazla, fazla olan, artan
  • Surprise (v) Sürpriz yapmak, şaşırtmak
  • Surprising (adj) Şaşırtıcı, hayret verici
  • Surrender (v) Teslim olmak, teslim etmek
  • Surround (v) Etrafını çevirmek, sarmak
  • Surrounding (adj) Çevreleyen, kuşatan, etrafını saran
  • Surveillance (n) Gözetim, gözetleme, gözaltı
  • Survey (v) Bakmak, incelemek, araştırmak
  • Survive (v) Yaşamayı sürdürmek
  • Susceptible (adj) Hassas, duyarlı, alıngan
  • Suspect (v) Şüphe etmek, kuşkulanmak
  • Suspend (v) Asmak, askıya almak, ertelemek
  • Suspicious (adj) Şüpheli, kuşkucu, kuşkulu
  • Sustain (v) Desteklemek, taşımak, çekmek
  • Sustainable (adj) Devam ettirebilir
  • Swallow (v) Yutmak
  • Swamp (n) Bataklık
  • Sway (v) Sallanmak, sarsılmak, eğmek
  • Sweep (v) Süpürmek
  • Swell (v) Şişmek, kabarmak, büyümek
  • Swelter (v) Bunalmak, sıcak basmak, terlemek
  • Swift (adj) Çevik, hızlı, süratli, çabuk geçen
  • Swollen (adj) Şişmiş, şişkin, kabarık
  • Swoop (v) Saldırmak (kuş), üstüne çullanmak
  • Sympathy (n) Sempati, sevgi, ilgi, acıma
  • Symptom (n) Semptom, bulgu, belirti
  • Synthesis (n) Sentez, bireşim
Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce R Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
R Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Rabies (n) Kuduz
  • Race (n) Yarış, ırk
  • Radiant (adj) Parlak, ışık saçan, ışıl ışıl
  • Radiate (v) Yaymak, saçmak, ışın yaymak
  • Radiation (n) Işın, yayılma, radyasyon
  • Radical (adj) Radikal, kökten, köklü, Köksel
  • Raft (adj) Yığın, büyük miktar, sal
  • Rag (v) Paçavra, çaput
  • Rage (n) Öfke, gazap
  • Raid (v) Hücum etmek, baskın yapmak
  • Raise (v) Yükseltmek, büyütmek
  • Random (adj) Rasgele, gelişigüzel, tesadüfi
  • Range (n) Sıra, dizi, mesafe
  • Ransom (n) Fidye, fidye ile kurtulma, kefaret
  • Rapid (adj) Çabuk, hızlı, seri
  • Rare (adj) Ender, nadir
  • Rarely (adv) Nadiren, seyrek olarak
  • Rash (adj) Düşüncesiz, aceleci, sabırsız
  • Rate (n) Oran, kur, rayiç
  • Rather (adv) Oldukça, bayağı
  • Ratify (v) Onaylamak, tasdik etmek
  • Ration (n) İstihkak, yiyecek payı
  • Rational (adj) Mantıklı, oranlı, akla yatkın
  • Ravage (v) Mahvetmek, yıkmak
  • Raw (adj) Ham, çiğ, olmamış, pişmemiş
  • Ray (n) Işın, ışık huzmesi, iz
  • Reach (v) Ulaşmak, erişmek
  • React (v) Tepki vermek, tepkimek
  • Reaction (n) Tepki, reaksiyon
  • Reality (n) Gerçeklik, realite, gerçek
  • Realize (v) Fark etmek, farkına varmak
  • Rear (v) Büyütmek, kaldırmak, yetiştirmek
  • Reason (v) Düşünmek, muhakeme etmek
  • Reasonable (adj) Akla yatkın, mantıklı, makul
  • Reasonably (adv) Oldukça, makul bir şekilde
  • Rebel (v) İsyan etmek, başkaldırmak
  • Rebellious (adj) Asi, isyankâr, isyancı
  • Rebuke (v) Azarlamak, paylamak
  • Rebut (v) Çürütmek, aksini ispat etmek
  • Recall (v) Anımsamak, hatırlatmak
  • Recede (v) Geri çekilmek, geri gitmek
  • Receipt (n) Alındı, makbuz
  • Receive (v) Almak, teslim almak, kabul etmek
  • Recent (adj) Yeni, son, son günlerdeki
  • Recently (adv) Son zamanlarda, geçenlerde
  • Recession (n) Gerileme, durgunluk
  • Recharge (v) Yeniden şarj etmek, tekrar yüklemek
  • Recipient (n) Alıcı, alan kimse
  • Reciprocate (v) Karşılık vermek, karşılıklı olmak
  • Recital (n) Resital, solist konseri
  • Recite (v) Ezberden okumak, ezbere anlatmak
  • Reckless (adj) Kayıtsız, pervasız, düşüncesiz
  • Reckon (v) Hesap etmek, hesaplamak
  • Reclaim (v) İadesini istemek, geri istemek, geri çağırmak
  • Recognize (v) Tanımak, farkına varmak
  • Recommend (v) Tavsiye etmek, önermek
  • Reconcile (v) Barıştırmak, arabuluculuk etmek
  • Reconciliation (n) Barış, barışma, uzlaşma
  • Reconnaissance (n) Keşif, arama
  • Record (n) Kayıt, kaset
  • Recover (v) İyileşmek, düzelmek, toplamak
  • Recovery (n) İyileşme, düzelme
  • Recreate (v) Canlandırmak
  • Recruit (v) İşe almak, askere almak, toplamak
  • Rectify (v) Düzeltmek, doğrultmak
  • Recurrent (adj) Tekrarlayan, yinelenen
  • Reduce (v) Azaltmak, indirmek, küçültmek
  • Reduction (n) İndirim, düşürme, azalma
  • Redundant (adj) İhtiyaç fazlası, gereğinden fazla, gereksiz
  • Refer (v) Atıfta bulunmak, kastetmek, ima etmek
  • Refine (v) Rafine etmek, arıtmak
  • Reflect (v) Yansıtmak, aksettirmek
  • Reform (v) Reform yapmak, düzeltmek
  • Refrain (v) Kendini tutmak, kaçınmak, sakınmak
  • Refugee (n) Mülteci
  • Refuse (v) Reddetmek, kabul etmemek
  • Refute (v) Çürütmek, aksini ispatlamak
  • Regard (v) Dikkate almak, hesaba katmak, düşünülmek
  • Regime (n) Rejim, yönetim şekli, düzen
  • Region (n) Bölge, yöre
  • Register (v) Kayda geçirmek, kaydetmek
  • Regression (n) Geri çekilme, dönüş, gerileme
  • Regret (v) Üzülmek, pişman olmak
  • Regretful (adj) Pişman, üzgün, müteessir
  • Regular (adj) Düzenli
  • Regularly (adv) Devamlı, düzenli olarak
  • Regulate (v) Düzenlemek, düzenleme yapmak
  • Regulatory (adj) Düzenleyici
  • Rehearse (v) Prova yapmak, tekrarlamak
  • Reign (v) Hüküm sürmek, egemen olmak
  • Reinforce (v) Güçlendirmek, takviye etmek
  • Reinforcement (n) Takviye, destek, güçlendirme
  • Reiterate (v) Tekrarlamak, yeniden yapmak
  • Reject (v) Reddetmek, geri çevirmek
  • Rejuvenate (v) Gençleştirmek, yenilemek
  • Relate (v) Bağlı olmak, ilgili olmak
  • Related to (phr.v) Ait , ile ilgili
  • Relation (n) İlişki, bağlantı, akraba
  • Relationship (n) İlişki, ilgi, bağ
  • Relative (n) Akraba
  • Relatively (adv) Nispeten
  • Relax (v) Rahatlamak
  • Relay (v) Naklen yayın yapmak
  • Release (v) Serbest bırakmak, salıvermek
  • Relentless (adj) İnsafsız, acımasız, merhametsiz
  • Relevance (adj) İlgi, ilişki, alâka, uygunluk
  • Relevant (adj) Konu ile ilgili, alâkalı, uygun
  • Reliable (adj) Güvenilir, emin, inanılır
  • Reliance (n) Güven, inanç, itimat
  • Relic (n) Kalıntı, eski eser, yadigâr
  • Relief (n) Rahatlama, sıkıntıdan kurtulma
  • Relieve (v) Rahatlatmak, dindirmek, hafifletmek
  • Religion (n) Din, inanç
  • Religious (adj) Dindar, inançlı, sofu
  • Relish (v) Tadına varmak, beğenmek
  • Reluctant (adj) İsteksiz, gönülsüz, ağırdan alan
  • Rely on (phr.v) Güvenmek, dayanmak
  • Rely (v) İnanmak, güvenmek, itimat etmek
  • Remain (v) Kalmak, durmak, geriye kalmak
  • Remark (v) Belirtmek, söylemek
  • Remarkable (adj) Dikkat çekici, göze çarpan
  • Remarkably (adv) Dikkate değer biçimde
  • Remedy (n) İlaç, tedavi, deva, çare
  • Remember (v) Hatırlamak
  • Remind (v) Hatırlatmak
  • Reminiscent (adj) Hatırlayan, anan, hatırlatan
  • Remnant (n) Artık, kalıntı, bakiye
  • Remote (adj) Uzak, çok eski, çok uzak
  • Remove (v) Kaldırmak, çıkarmak
  • Render (v) Vermek, çevirmek, yorumlamak
  • Renew (v) Yenilemek, bakım yapmak
  • Renovate (v) Yenilemek, tamir etmek, onarmak
  • Renown (n) Ün, şöhret, şan
  • Rent (v) Kiralamak, kiraya vermek
  • Repair (v) Tamir etmek
  • Repeat (v) Tekrarlamak, tekrar etmek
  • Repetitive (adj) Tekrarlayan, tekrarlı
  • Replace (v) Değiştirmek, yerine koymak
  • Replica (n) Kopya, tıpatıp aynı, eşi
  • Replicate (v) Kopya etmek, aynını yapmak, tekrarlamak
  • Reply (v) Cevap vermek
  • Report (v) Rapor etmek, anlatmak, söylemek
  • Reportedly (adv) Söylendiğine göre
  • Represent (v) Temsil etmek
  • Reproduce (v) Çoğaltmak, kopyasını çıkarmak
  • Reptile (n) Sürüngen
  • Repulsive (adj) İtici, antipatik, iğrenç
  • Reputation (n) Ün, ad, şöhret, itibar
  • Repute (n) Ün, şöhret, ad, isim
  • Request (v) Rica etmek, istemek, talep etmek
  • Require (v) Gerektirmek, istemek
  • Rescue (v) Kurtarmak, muaf tutmak
  • Research (v) Araştırmak, incelemek
  • Resemble (v) Benzemek
  • Resent (v) Alınmak, içerlemek, gücenmek
  • Reservation (n) Rezervasyon
  • Reserve (v) Ayırmak, tutmak
  • Resident (n) Oturan, ikamet eden kimse
  • Residue (n) Artık, kalan, kalıntı
  • Resign (v) İstifa etmek
  • Resist (v) Direnmek, göğüs germek
  • Resistant (adj) Dirençli, dayanıklı
  • Resolutely (adv) Azimle, tereddütsüz
  • Resolution (n) Niyet, karar, önerge
  • Resolve (v) Karar vermek, karara bağlamak
  • Resort (n) Dinlenme yeri, mesire, tatil yeri
  • Resource (n) Kaynak, çare
  • Respect (v) Saygı göstermek, saymak
  • Respond (v) Cevap vermek, yanıtlamak
  • Response (n) Cevap, yanıt, tepki
  • Responsibility (n) Sorumluluk, mesuliyet, yükümlülük
  • Responsible (adj) Sorumlu, mesul, sorumluluk sahibi
  • Rest (v) Dinlenmek, mola vermek
  • Restful (adj) Dinlendirici, huzur veren, rahat
  • Restless (adj) Huzursuz, kıpır kıpır
  • Restore (v) Yenileştirmek, eski haline getirmek
  • Restrain (v) Alıkoymak, engellemek, tutmak
  • Restraint (n) Baskı, kısıtlama, engel
  • Restrict (v) Sınırlamak, kısıtlamak
  • Result (n) Sonuç, netice, son
  • Resume (v) Kaldığı yerden devam etmek
  • Retail (n) Perakende satış, perakendecilik
  • Retain (v) Alıkoymak, tutmak, sürdürmek
  • Retard (v) Gelişmemek, geciktirmek
  • Retire (v) Emekli olmak
  • Retired (adj) Emekli, inzivaya çekilmiş
  • Retirement (n) Emeklilik, emekliye ayrılma
  • Retrieve (v) Geri almak, kavuşmak, telâfi etmek
  • Return (v) Dönmek, geri dönmek
  • Reuse (v) Tekrar kullanmak
  • Reveal (v) Açığa çıkarmak
  • Revelation (n) Açığa çıkarma, vahiy
  • Revenge (v) Öcünü almak, hıncını almak
  • Revenue (n) Gelir, devlet geliri
  • Reverberate (v) Yansımak, yankılanmak
  • Reverse (adj) Ters, zıt, karşıt, aksi
  • Revert (v) Eski haline dönüştürmek
  • Review (v) İncelemek, gözden geçirmek
  • Revise (v) Gözden geçirmek, tekrar etmek
  • Revive (v) Canlandırmak, hayata döndürmek
  • Revoke (v) Yürürlükten kaldırmak, iptal etmek
  • Revolt (v) Başkaldırmak, isyan etmek
  • Revolution (n) Devir, devrim, ihtilal
  • Revolve (v) Dönmek, düşünüp taşınmak
  • Reward (n) Ödül, mükâfat
  • Rich (adj) Zengin
  • Rid (v) Kurtarmak, temizlemek
  • Ridicule (v) Alay etmek, gülmek
  • Ridiculous (adj) Gülünç, komik
  • Rife (adj) Yaygın, çok bulunan, salgın
  • Rigid (adj) Sert, katı, eğilmez
  • Rigorous (adj) Sert, sıkı, şiddetli
  • Rip off (phr.v) Kazıklamak, soymak
  • Ripe (adj) Olgun, olmuş, dinlendirilmiş
  • Rise (v) Kalkmak, yükselmek
  • Risk (v) Tehlikeye atmak, göze almak
  • Ritual (n) Dinsel tören, dini tören
  • Rival (n) Rakip, hasım
  • Rivalry (n) Rekabet, yarışma, çekişme
  • Rob (v) Soymak
  • Robbery (n) Hırsızlık, soygun
  • Robust (adj) Dinç, dirençli, kuvvetli
  • Role (n) Rol
  • Roof (n) Çatı, dam, motor kapağı
  • Root (n) Kök, köken, kaynak
  • Rotate (v) Dönmek, döndürmek
  • Rotten (adj) Çürümüş, çürük, bozuk
  • Rough (adj) Pürüzlü, pürtüklü, engebeli
  • Roughly (adv) Kabaca, aşağı yukarı
  • Round off (phr.v) Tamamlamak, sonunu iyi bitirmek
  • Round up (phr.v) Toplamak, kuşatmak
  • Round (adj) Yuvarlak, daire şeklinde, küresel
  • Route (n) Rota, yol, hat, güzergâh
  • Row (n) Sıra, dizi ,tartışma
  • Rub (v) Ovmak, ovuşturmak
  • Rubbish (adj) Saçma, aptalca, kalitesiz, çöp
  • Rude (adj) Kaba
  • Ruin (v) Mahvetmek, bozmak
  • Rule out (phr.v) Kabul etmemek, çıkarmak, almamak
  • Rule (v) Yönetmek, hükmetmek
  • Run down (phr.v) Kötülemek, küçük düşürmek
  • Run in (phr.v) Uğramak
  • Run off (phr.v) Kaçmak, firar etmek
  • Run on (phr.v) Devam etmek, ilerlemek
  • Run out of (phr.v) Kalmamak , tükenmek
  • Run out (phr.v) Bitirmek, tüketmek
  • Run over (phr.v) Ezmek, üstünden geçmek
  • Run through (phr.v) Ayrıntılar üzerinde durmak
  • Run up against (phr.v) Karşılaşmak
  • Run up (phr.v) Birden artmak, borcu artmak
  • Rural (adj) Kırsal, köy yaşamına ait
  • Rush (v) Acele etmek, koşturmak
  • Rust (v) Paslanmak, pas lekesi olmak
  • Rustle (v) Gıcırdamak, hışırdamak
  • Ruthless (adj) Acımasız, merhametsiz, insafsız
Kategoriler
İngilizce Sınav Kelimeleri

İngilizce Q Harfi İle Başlayan Sınav Kelimeleri

Sınav Kelimeleri
Q Harfi İle Başlayan Kelimeler
  • Quake (v) Sarsılmak, sallanmak
  • Qualified (adj) Nitelikli, kısıtlı, vasıflı
  • Quality (n) Nitelik, kalite, vasıf
  • Quantity (n) Nicelik, miktar, sayı
  • Quarantine (n) Karantina
  • Quarrel (v) Kavga etmek, atışmak, çekişmek
  • Quarter (n) Çeyrek, dörtte birlik bölüm
  • Queen (n) Kraliçe, sultan, sevgili,
  • Query (v) Sorgulamak, sorguya çekmek
  • Quest (n) Arama, araştırma, soruşturma
  • Questionnaire (n) Anket, soru kâğıdı, soruşturma
  • Quick (adj) Çabuk, hızla, hızlı, şipşak
  • Quiet (adj) Sessiz
  • Quintessence (n) Öz, en özlü kısım, özünün özü
  • Quit (v) Vazgeçmek, istifa etmek, çekilmek, bırakmak
  • Quite (adj) Oldukça, epey
  • Quota (n) Kota, kontenjan, pay
  • Quote (v) Alıntı yapmak, aktarmak